Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hiç edebiyat yapmayalım; adını koyalım. Hürriyet’in spor koordinatörü Ercan Saatçi’yi Galatasaray’a küfür ederken gösteren kaset rezaletti. Vatan Gazetesi Müdür Yardımcısı Gökmen Özdemir’in (müdürü İbrahim Seten’in direktifiyle), Galatasaray yöneticisini tehdit etmesi de rezalettir.
Şansal Büyüka gibi bir basın markasının, Mahmut Özgener gibi bir Federasyon Başkanı’nın olaya alt başlık olması ise çok büyük hata değilse, hepten rezalet.
Kaseti kim araklamış, niyeti neymiş, yemeğe kim kaçta gitmiş, telefon kavgayı sonlandırmak için bir girişimmiş; beni ilgilendirmez.
Sizi hiç ilgilendirmez. Gazeteyi satın alan, saygın insanların doğru haber ve yorumları için para verir. Kim kime madik attı diye değil. Gazeteci takip edendir, madik atan değil. Saygınlık düşerse, o gazeteler ancak kesekağıdı, “jurnalistler” jurnalci olur.
Bab-ı Ali’yi nasıl “ali baba” ile karıştırmamak lazımsa, İkitelli de bir saz modeli değildir. Gazetelerin ve gazetecilerin kümeleştiği adrestir. Orada gazeteler vardır. İçinde gazeteciler çalışır. Gazeteciler şarkıcı, menajer, eski futbolcu, son ütücü değil, meslek ilkelerini benimsemiş insanlar olmalıdır. İnanışa göre; dürüst ve mesafeli insanlardır. Akıllı ve eğitim almışlardır. En önemlisi, gazeteci doğmuşlardır. Ölene kadar öyle kalmak üzere... Mesleğini itibar ve güç için kullanmaz; sadece iyi yapar ve itibar, güç bu sebepten gelir.
Evet... Türkiye’nin son çeyrek yüzyılında her türlü etik konuda çıta düşmüştür. Ama çıtayı çomak niyetine kullanıp, onu bunu karıştırmak gazetecilerin görevi değildir.

Haberin Devamı

Aklanın, gelin
Bir spor gazetecisinin en son yapacağı melanet bir spor kulübünü tahkir veya tehdit etmektir. Spor gazetecileri dışında herkes yapabilir, ama onlar asla.
Aksi halde, işte bu: İplik pazara çıkar. Gazeteciler haber olur. Hem de “rezalet” başlığı ile... Veya Asliye Hukuk’ta yargılanırken.
Çömezlik çağımda, yaşıtım çömezlerle birlikte bir basın toplantısına gittik. Hepimiz endişeliyiz. O zamanın çok ünlü bir spor adamı açıklama yapacak. İçeri girdik, nazik spor adamı hepimize büyük üstad muamelesi yaptı. Basın toplantısından çıktığımızda çömez arkadaşlarımızın bir kısmı “büyük üstad” olduğuna inanmıştı bile. Sanki aynı münibüsle gelen veletler değildiler. Yürüyüşleri bile farklıydı. İnanmayanlar, bugün hâlâ gazetecilik yapıyorlar. Diğerleri nerededir bilinmez.
Demek o ki, gazetecilerin her türlü gücü ve şöhreti sanaldır. Hürmet, öncelikle çalıştığı gazeteyedir. Kendisi de hak ediyorsa, uzuuun yıllar sonra sahiplenebilir o ayrıcalıkları. Sahibi olsa bile abartıp farklı kullananların sonu hüsrandır.
Gazetelerin hazmedemeyeceği ilk şey, çalışanları yüzünden itibar kaybetmektir. Gazeteciler de bazı meslektaşlarının hatalarının bedelini ödemek istemez.
Bu yazının sebebi budur.
Ya aklanın gelin, ya da mesleğinize başka bir isim bulun lütfen.