Taraftarın kralı... Bir sürü şampiyonluk kupası... Anadolu’nun medar-ı iftiharı... Peki neden “Üç Büyük”ten birini kaydırıp koltuğuna kurulamıyor Trabzonspor? Neden “dördüncü” apoletine fit oluyor?
Cevabı, Trabzonspor Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu’nun Mustafa Denizli’yi verdiği tepkide saklı.
Hatırlayalım, ne demişti Denizli:
“Trabzon-Bursaspor gol atan galip oynamışlar”!
Neden?..
Çünkü soru “Trabzonspor +6’da attığı golle kazandı, ne diyorsun” şeklindeydi. Aynı anda maçı olan Denizli’nin “espri” yapmaktan başka çaresi var mıydı? Ne bilsin uzatmanın biraz “uzun” sürdüğünü.
Sen misin şaka yapan... Hacısalihoğlu aç,tı ağzını yumdu gözünü:
“Vali olmuşsun, ama adam olamamışsın”!
Bu lafı, oğluna “Sen adam olmazsın” diyen bir babanın, oğlu şatafatla karşısına çıkıp “Gördün mü” deyince söylediği rivayet edilir.
Aslında bir insana babasının bile söylemesi biraz ayıptır ve böyle bir babası olan evladın adam olma şansı çok azdır ama “kıssadan hisse” meselesi.
Peki, Asbaşkan Hacısalihoğlu ve onun ait olduğu ekolün “orantısız” tepkileri mi “Üç Büyük”ten birini kaydırıp koltuğuna kurulmasına engel oluyor Trabzonspor’un?
Hayır... Sadece bu değil.
Böyle aşırı tepkiler, tepeden başlayıp tribüne kadar iner ve tribünden başlayıp tepeye kadar çıkar. Fasit daire haline gelir. Gelenekselleşir. Doğal ve gerekli olduğu sanılır zaman içinde... Aynı hırçınlık futbolcunun, hocanın performansını çok kötü etkiler. Hem de en kritik anlarda.
Trabzonspor’un bu “küpüne zarar” durumunu kim düzeltebilir?.. Yönetim... Lakin tuz da kokmuştur.
Ama bu kadar değil.
Sayın Hacısalihoğlu’nun örnekteki “adam olamayan oğlu” vali yapması bence daha önemli.
Bakınız, bu lafı her Türk vatandaşı gibi ben de bilirim. Bir kere bile “adam olamayan” çocuğun, sonunda eve “vali” olarak döndüğünü duymadım.
Zamana, zemine ve dile getiren ebeveynin sandıktaki tercihine göre Sadrazam olur, Cumhurbaşkanı olur, Başbakan olur, Bakan olur, profesör olur, zengin olur, ama vali duymadım.
Trabzonspor’un sorunu, “dobralık”, “delikanlılık” ile güncel dengeleri “çekingenlik” ölçüsünde gözetmenin atbaşı gitmesidir. Fakat herkes sadece “dobralık” ve “delikanlılık”ın vitrinde olmasını istemektedir. Bunu “büyük” olmanın şartlarından biri zannetmektedirler.
Ya büyük konuşmayacaksın ya da kimseyi üzmekten çekinmeyeceksin. Valilerimize ayıp olmadı mı yani?
Futbolu hem inciterek kucaklıyor Trabzon, hem de endişeli...
Bir “Büyük” olacak kadar özgüvenli değil en azından. Teknik direktör tercihinde bile sayın Bakan’ın etkisinden söz ediliyor mesela.
Her şey olsa da helva olmuyor işte.
Tükenmez bilgi ve enerji
Metin Tükenmez’den bir zarf geldi, içinden kitap çıktı. Normal değil mi?.. Ama iki kitap birden! Tükenmez Hoca’nın böyle tükenmez bir spor sevgisi, bilgisi ve enerjisi vardır işte. Ne mutlu bana ki, iyi dostumdur. Eserlerden birincisi “Fatih Terim İmparator mu Çavuş Mu”... Tarihe kayıt düşen çok tartışılacak bir kitap. İkincisi “Toplumbilim Ve Spor”... Sporun pozitif bilimlerden cinsiyete, insan davranışlarından dine kadar yaşamın içindeki yerini, evrelerini inceleyen yorumlayan bir başyapıt. Ben neresinden alıntı yapacağımı şaşırdım, en iyisi kitapları alın.