Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki hafta boyunca Ertuğrul Sağlam’la “empati” kurmayan kalmadı!.. “Ben olsam giderim”.
“Ben olsam kalırım”.
“Onurunu kurtarması lazım”.
Peki Yıldırım Demirören ? Var mı onun ayakkabılarını giyip de düşünen?
Yok...
Çünkü “kompleks” diz boyu. Bir de dağları bekleyen korku...
“Yakın” adamları dışında herhangi bir başkana “haklı” demek için yürek lazım Türkiye’de. O “yakınlar” da aslında başkanları mahveden kişiliksizler. Kalemleriyle, mikrofonlarıyla, tükürükleriyle bugün ona, yarın başkasına hizmet verecekler.
O zaman... Ölçülü bir uzaklıktan her yaptığını eleştireceksin başkanın.
Başkan güçlü... Başkan zengin... Koca bir camianın başı.
Eleştirdikçe itibar kazanacaksın.
*                *                   *
Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterirken, hiç mi doğru iş yapmaz bir başkan.
Koyun elinizi vicdanınıza, karar verin.
Yıldırım Demirören hangi eylemde bulunmalıydı takım gözünün önünde ufalanırken?
Avrupa uçmuş... Takım uyuşmuş. Hoca’nın balansı bozulmuş.
Beşiktaş’ın “sabıka”sında beş haftada moleküllerine bölünme gibi bir kayıt da var. Yani Lig de tehlikede.
Ne yapacaktı yeni hoca arayışına girmeyip?
Kurban mı kesecekti Eyüp Sultan’da?
*                *                   *
Nereden baksanız “Lucescu görüşmesi” son derece stratejik bir hamleydi Başkan Demirören’in!..
Şaşırmayın.
Bakın size Prof. Mahir Kaynak’ın ABD’nin başkan  seçimiyle ilgili saptamasını aktarayım:
Sordular Kaynak’a; “ABD siyahi bir başkana hazır mı”?
Yanıtladı:
“Mesele Obama’nın seçilmesi değil ki. Cumhuriyetçi John McCain seçilsin istiyorsanız karşısına Demokrat  aday olarak Barack Obama ’yı koyarsınız”!
Yani hedef Beşiktaş’ın başına Lucescu’nun gelmesi değildi.
Teknik direktörlüğüne değil, baskı altında doğru kararlar vermesine artık güven kalmayan Ertuğrul Sağlam’ın o koltuğu boşaltmasını sağlamaktı.
“Rezalet”.
Hayır efendim; yetki ve sorumluluk Başkan’ın. Ertuğrul Sağlam ile devam etmek istemiyorsa kararına saygı duymak lazım.
*                    *                  *
“Ama yöntemi çirkin”!
Hayır efendim... Buna krizi yönetmek denir.
Bir karar vermek. Ve en az hasarla kararı uygulamak.
Hakkı yok mudur yönetimin, başkanın?
Yönteme gelince...
Hani “B”, “C” planları olması lazımdı bir futbol adamının?
Eğer Sağlam ile yolları ayırmayı kafaya koyduysa, bundan başka hangi girişim perişan etmezdi Beşiktaş’ı?
Göreve gelmesini bırakın. O süreçte mesela Mustafa Denizli yanıt verir miydi Demirören’in görüşme teklifine...
Verse... Saygınlığı kalır mıydı”genç meslektaşının ayağını kaydıran” durumuna düşen Hoca’nın?
Lucescu uzakta.
Başkan’la ne konuştular o da belli değil.
Ama sonuç ortada: Beşiktaş’ta teknik direktörlük koltuğu boşaldı.
*                *                   *
İyi mi oldu, kötü mü o ayrı mesele.
Lakin, Başkan Demirören teknik direktörünü değiştirmek istiyorsa en doğru hamleyi yaptı.
Ertuğrul Sağlam da “Adam gibi adam” olarak geldiği Beşiktaş’tan aynı şekilde ayrıldı.
Kimse kalıcı değil. Yönetim değişir, bir gün yine gelir. Bugün gitmesi gerekiyordu gitti.
Gönderilmemeli miydi?..
Onun hesabını verecek olan da Başkan.
Beşiktaş Başkanı olun, siz göndermeyin.