Çeyrek kilometre uzunluğunda, orta boy bir ada ebadında Bismarck, 1941’de av aramak için denize açıldığında Dünya titremişti.
O güne kadar inşa edilmiş en güçlü ve tehlikeli savaş gemisiydi bu çelik dev. En amansız silahlarla donatılmıştı.
Atlantik’in mutlak hakimi olmaya adaydı. Denizlerin tanrısıydı. Batırır, yok eder, ama batırılamazdı!..
Veya Alman halkına öyle anlatılmıştı.
Bismarck, birkaç gün içinde kendinden önceki efsaneler, İngiliz amiral gemisi Hood ve Prince of Wales’i tarihe gömdü.
Almanya ayakta, gurur göklerdeydi.
Ama daha onuncu görev gününde, tepesine üşüşen İngiliz gemilerinin marifetiyle o da Atlantik’in karanlık sularında kayboldu gitti.
Komutanı Linderman ile birlikte.
Felaket ötesi bir şeydi Almanya adına. Sadece Bismarck batmamıştı, onu üreten, seven, yücelten, hatta ona tapınan Alman halkını da sürükleyecekti az daha arkasından.
İnsanlar şoktaydı. Sokaklarda ağlıyorlardı.
Almanya’nın ilk tepkisi “Almanya” adındaki Bismarck sınıfı kruvazörlerinin adını değiştirmek oldu.
Batmaz dedikleri Bismarck, okyanusun tabanında balık yuvası olmuştu. Ya aynı felaket “Almanya”nın başına gelirse?
“Almanya” batmış olacaktı o zaman!..
O kadarını 1940’ların Alman halkı bile kaldıramazdı.
Kıssadan hisse...
Güçle, kuvvetle, memleketle, milletle özdeşleştirilen her şey daha büyük güçler karşısında risk altındadır biline...
O nedenle... Milli Takımımızı reddedemeyeceğimize veya adını değiştiremeyeceğimize göre, İspanya maçından önce günde yirmi kere “Biz ülkeyiz, biz milletiz, biz seksen milyonuz” diyen Fatih Hoca, bugün seksen milyonun mağlubiyetini omuzlamak zorunda.
Bismarck’ın komutanı Linderman gibi.
Bakın ben adı “Terimci”ye çıkmış yazarlardan biriyim. Çünkü Terim’in doğru yaptıklarını yüceltmekten çekinmedim. O daha çok doğru işlere imza atmışsa ben ne yapayım?
Ama bu aşamadan sonra Terim’in, Milli Takım’la vedalaşma zamanı geldiğine inanmaktayım.
Belki gerçekten “Terimci” olduğum için... Eylül’e kadar feci şekilde yıpranmasın diye... Afrika’ya gidemediğimizde “yollanmasın” diye.
İki İspanya yenilgisi üzerine yazmıyorum bunu.
İspanya’ya yenilen ne ilk milli takımız, ne son olacağız.
Lakin savaşa soktuğu her bireyin vebali komutanda olduğu gibi, Fatih Terim’e çok hesap soracak insan var sırada. Gerilecek ortalık. Yine siperlere girecek Milli Takım.
Sonra...
Afrika’ya gidemezsek medya yüzünden, gidersek medyaya rağmen.
Yıllar sürecek yeni bir hesaplaşma.
Ben bıktım.
Umarım Terim de bıkmıştır ve burada koyar noktayı. O görevini çoktan ve çok iyi yaptı.
Zaten onun aradığı haftalık heyecan Avrupa’da... Sevilla da istiyorsa. Gitsin, yine gurur duyacağımız bir Fatih Terim olsun oralarda.
Burada didişmek istemiyoruz çoğumuz.
Seksen milyon hepimize milli formayı o giydirdi, ama iş hesaplaşmaya geldiğinde seksen milyonumuz da savcı koltuğuna oturmak istemiyoruz.
Futbolda başarıya prim, başarısıza ceza varsa... Milli Takım da başaramamış gözüküyorsa... Terim’in cezasını Terim kessin, Terim’le bizim aramızı bozmasın.