Maltepe Üniversitesi Kampüsü’nde başlayan Türkiye Şampiyonası ve Milli Takım seçmelerinde 20 seyirci vardı. Onlar da aileler.
Bugüne kadar yüzme izlemek için bilet almış tek bir Türk vatandaşı gösteremezsiniz. Bedava olmasına rağmen, her türlü şampiyona, sadece yüzücülerin ailesine yapılır burada. O zaman
Abdi İpekçi’nin dibini oyup niye havuz yapıyorsunuz?..
Kime?..
Bu bir Türkiye Şampiyonası... Milli Takım seçmeleri de cabası...
Misak-ı milli sınırları içinde bir spor branşının en büyük organizasyonu, zirvesi, sonu yani. Ötesi yok!
Peki kaç seyirci var?
Yaklaşık 20 civarı... Tamamı sporcuların ailesi. O aileler ki, parasıyla-zamanıyla-emeği ile kölesi olmuşlar zaten bu sporun.
“Sporcular” dediğimiz gencecik kızlar, anasından babasından bin beter... Güne altı saat çalış. Şampiyona öncesi birbuçuk saat makyaj. Saçları pasta jölesiyle yapıştır. Ne o, spor yapıyorlar.
Sayıları 100 kadar... Evet tüm Türkiye’de 100...
Bu hesapla Türkiye’de toplam 400 seyircisi var bu spor branşının. O da sporcu başına 4 kişilik aile hesabıyla. Büyükanne/büyükbaba vefat etmişse, daha az. Burası Türkiye.
Branş; senkronize yüzme.
Hani televizyonda rast gelince “vay anam vay” nidalarıyla bakıp “Yahu kardeşim bunlar insan değil balık” analizleri getirdiğimiz havuz sporu var ya; o.
Estetik, müzik, spor değil sanat sanki.
Yahu, yarışmalarda çalan muhteşem müzikleri hoparlörden sokağa versen, daha çok kalabalık gelip dinler.
Ama mekan Maltepe’deyse, Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş formalarıyla tribünde birbirine girmek mümkün değilse, kimse yüzüne bile bakmıyor.
Evet... Hiç kimse... Ne “sporseverler”, ne “yüzme meraklıları”, ne “senkronize hayranları”, ne de “medya”... Maltepe Üniversitesi Kampüsü’nde, muhteşem havuzda bir gazeteci, bir televizyoncu yok ortalıkta. Anadolu ajansının en kıdemsiz muhabiri ve ben. O kadar.
Senkronize yüzme bu kadar tek başına da “yüzme” farklı mı?
Resmi rakamlara göre Türkiye’de futbol hariç 1.606.531 sporcu var. Faal yüzücüler, toplam 4.709... Türkiye’deki kulüp sayısının 9.909 olduğunu bilirseniz, her iki kulüp başına bir yüzücü düştüğünü hesaplayabilirsiniz.
Seyirci mi?..
Bugüne kadar yüzme izlemek için bilet almış tek bir Türk vatandaşı gösteremezsiniz. Bedava olmasına rağmen, her türlü şampiyona, sadece yüzücülerin ailesine yapılır burada.
O zaman Abdi İpekçi’nin dibini oyup niye havuz yapıyorsunuz?.. Kime?.. Tribünlere askeri okul öğrencilerini mi dolduracaksınız yine? Avrupa Şampiyonası bizim neyimize?
* * *
Arkadaşın arkadaşının kızı senkronize yüzmede Türkiye şampiyonasına katılacak olmasa benim de haberim olmayacaktı.
Gittik gördük de “yüzme ile yüzleştik” çok şükür.
Açıkça yazıyorum... Türkiye’de futbol ve bir-iki branş dışındaki sporların tamamı “Sağlık İçin Spor” federasyonuna bağlanmalı. Çünkü tamamı “kapalı devre”... “Kendin pişir kendin ye”...
Konumuz senkronize yüzme olduğuna göre, 10 yaşındaki sporcu Buse Kamber’e ve annesi Yonca Kamber’e kulak verin:
“Hiç kimsenin ilgi duymaması bizi üzüyor. İçimize kapanıyoruz. Kızım Türkiye’de bu sporu yaparak uluslararası bir noktaya gelemeyeceğini çok iyi biliyor. Belki tahsil hayatında bir burs alıp, ödülünü görebilir bunca çalışmanın”.
Buse’nin yaşı küçük ama çok iyi biliyor, “Kurban derisi” yüzenlerin, havuzda yüzenlerin 500 katı olduğunu. (2 milyon küçükbaş, 600 bin büyük baş kesiliyor her bayram).
Buse boş değil... Buse de tüm takım arkadaşları gibi aynı zamanda çok iyi piyano çalıyor mesela. Dersleri çok iyi. Bu arada profesyonel bir futbolcu kadar çalışıyor yaptığı spora... Kim biliyor Buse’yi?
Annesi, babası, bir de ben öğrendim şimdi.
O zaman kimse aksini iddia etmesin; senkronize de, yüzme de, tıpkı diğer 30-35 branş gibi “yapan insanla o spor arasında” bir ilişki. Kimse “bizim sporcumuz”, “iftiharımız” falan demesin kazara başarılı olurlarsa.
Hoca Nazlı Dede’ye soruyorum:
-Milli takım seçmesinde başarılı olana somut bir şey var mı? Mesela tanesinin 250 lira olduğunu öğrendiğim ve yılda üç tanesi eriyen mayo falan?
-Valla verirler belki!..
Belki... Bütçe yeterse... Mayo...
Abdi İpekçi gibi mücevher taşının dibini oyup havuz yapan ve orada seyircisi olmayan yüzmenin Avrupa Şampiyonası düşleyen akıllara, para harcayanlara bravo!
Yine de enseyi karartmayın... Fenerbahçe Kulübü, senkronize yüzmede Mısır’ı Pekin Olimpiyatları’na taşıyan Anya’yı koymuş takımın başına... On yıla kalmaz senkronize yüzmede de bir kulüp rekabeti başlayabilir ve çok sürmez bayraklı fanatikler senkronize yüzme müsabakalarında üçlü çektirip etrafa bozuk para saçabilir!
Yüze yüze kuyruğuna geleceğiz bu işin de!