Milli maçların arefesinde milli forma içindeki birine, bir yazar yüklenecek. Terim veya futbolcular köpürecek, yanıt verecek ve Dünya’nın her yerinde iki rakiple oynanan maç “üçgen”e dönecek...
Milli Takım - rakip takım - yazar!..
Haşema Şeytan üçgeni (Bermuda’dan sıkıldım da)...
Öyle bir “şeytanlık” ki, “dik” kenarı bazen İrlandalı, bazen Belçikalı olan bu üçgen Pisagor’u bile bozar.
Bir zamanlar ilginçti, ama artık suyu çıktı.
Herkes biliyor ki, “yazara şöhret / Milli Hoca ve talebelerine mağduriyet” getiren bu tezgahtan aslında iki taraf da memnundur ve geri kalan her TC vatandaşı dekordur.
İşte son hadise...
Hıncal ağabeyimiz verip veriştirmiş Emre’ye...
Ne zaman?
Ermenistan maçı bitip Belçika maçı başlamadan. İki arada bir derede.
Yarından sonra önümüzde koskoca bir “5 ay” var, ama zamanlamayı böyle tayin etmiş Uluç usta:
“Emre’de liderlik vasfı falan yoktur. Arda, Emre’yi futbol diye oynar”.
Hay hay...
Herhangi bir tarihte, sadece gamzeleri ortaya çıkarmaya yarayacak bu tespitin önemi, zamanlaması ve muhatapların tepkisi sadece.
Aynı laf Türkiye’deki her kahvehanede bir defa söylenmiştir en az. Yani yüz binlerce kere.
Buradaki fark, “tarih ve saat”... Bir de “hıyarım var diyene tuzla koşmak”!
Gerisi Yeşilçam senaryosu gibi.
Gazeteyi okuyan Emre’nin annesi kriz geçirmiş ve Emre’yi kamptan eve yollamak zorunda kalmış Terim.
Turgut Özakman’ı kıskandıracak kurgu... Milli göreve hazırlanan delikanlı, “zalim” yazar tarafından hasta edilen validesini teselli ediyor!
Sayın Terim olayı böyle koyuyor Türkiye’nin önüne.
Bırakın kimin halkı olduğunu şimdi. Siz Hıncal ağabeyin etkisine bakın. Bir kere annelere kadar okutuyor yazısını. İki satırla Milli Takım’ı dağıtıyor. Doğru veya yanlış; gücü tescilleniyor bir kere daha.
Ya Terim...
Bir yazarın fikriyle, Kadıköy’de Belçika’ya yenilse bile “haklı” hale geliyor.
Medya karıştırmış güzelim Milli Takım’ı... Lideri perişan etmiş... Hocanın sinirlerini oynatmış!
Kazanırsa buna rağmen, kaybederse bunun yüzünden!
Pası gole çeviriyor Terim... Koskoca Dünya Kupası grup maçından önceki basın toplantısını, sürükleyip bir gazetedeki bir yazardan şikayete getiriyor.
Peki biz...
Bize ne bu zamanlaması bozuk, ucu sivri yazılardan ve Terim ile Milli Takım’ı maça çıkmadan bozmasından?
Ne yapalım yani Emre’nin annesi spor yazarlarını çok sıkı takip ediyor ve fena halde etkileniyorsa.
Okumasın.
Okuyup da hastalanıyorsa, Terim bize söylemesin... Yazana anlatsın.
Bıktık... Sıkıldık... Usandık; hiçbir yaratıcılığı olmayan ve sürekli tekrarlanan bu senaryoda dekor olmaktan.
Yine milli maç; yine Haşema Üçgeni.
Ben bıktım şahsen “o mu haklı, öteki mi” diye kafa patlatmaktan.