Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dile kolay… Tam on sezondur Sarı-Lacivert bayrakları rüzgarla yıkayarak caddelerde Fenerbahçe Marşı söylemek yerine, üzgün ve mahcup şekilde “Bir Kupam Bile Yok” şarkısı mırıldanan Fenerbahçe, nihayet bir kupanın kulpundan tuttu.
Hem de geçen sezonun Türkiye Kupası sahibi Sivasspor’u eleyerek finale çıktı. Henüz “Şeytan’ın Bacağını Kıramadı” ama “çatlatmıştır” muhtemelen!
Lig şampiyonluğunun hayalini bile kurmak zorken Avrupa’ya yan kapı açan Kupa şansı, ziyafet değil ama Fenerbahçelinin midesini bastırır bir yandan.
Aslında Fenerbahçe Sivas’taki ilk maçta finale çıkmıştı!.. İyi oynamamıştı ama sanki beraberliğe razı Sivasspor ile golsüz tamamlayarak hesap kesimini Kadıköy’e bırakmıştı. Yani, Fenerbahçe’nin elini ayağına dolayan “kendi sahasında önemli maç stresi” Trabzonspor galibiyeti ile geride kalmış Kadıköy’e…
Bu kez de bekleyerek, savunarak, temkinli oynayarak şansını penaltılarda denemek planlamış bir Sivasspor vardı karşısında.
Özellikle maçın başında… Fenerbahçe ağır baskı yaparken.
Uzun süre yarı sahasından bile çıkmayan Sivasspor karşısında Fenerbahçe üstündü, topa hakimdi, tempo ve baskı yapıyordu ama Batshuayi kaleden uzak kalınca, gezgin santrafor Valencia orta sahaya sarkınca, sağda Arda, solda İrfan Can içeri girip oyunu genişletemeyince ilk yarıyı Batshuayi’nin 8. dakikadaki tek pozisyonuyla kapattı Fenerbahçe.
Yine tempo/baskı ile pozisyon dengesini tutturamadı Fenerbahçe.
Oysa, Fenerbahçe’nin sürdürülmesi imkansız temposu yavaşladığı ilk yarının son bölümünde iki net bir de serbest vuruştan üç gol pozisyonu yakaladı Sivasspor.
Yani ilk devrenin patronu Riza Çalımbay’dı ve onun istediği oldu. Hem de sakatlanan Gradel tehlikesi yerini Ahmet Musa’ya bırakmasına karşın.
Fenerbahçe iyi futbolu verimli hale getirecek -Valencia’nın ceza sahasına daha çok girmesi, her atakta Ferdi’nin bile rakip kale önünde olması gibi- birkaç kritik uyarı ile çıkmış olmalı soyunma odasından.
Çünkü, ikinci yarı Batshuayi’nin kaleci Ali Şaşal ve direkten dönen topun tekrar Fenerbahçe atağına dönmesi ve en sonunda Ferdi’nin kaleye göndermesiyle 1-0 başladı.
Artık oyunun planları da değişti ve Sivasspor da gol aramak zorunda kaldı. Bu da Fenerbahçe forvetlerine açık alan anlamına geliyordu ki, geniş alan ustası Valencia’nın şık pası Batshuayi’nin golüyle skor iki farka yükseldi hemen.
2-0’dan sonra bu sezon 51. maçını oynayan Fenerbahçe’nin yine gol aramaya devam etmesi futbolcuların kupayı ne kadar istediklerini gösteriyordu sanki.
Son çeyrekte sert şutu direkten döndükten sonra Valencia ve İrfan Can Kahveci çıkarken Rossi ile King girdi. Sivas’ta ise Çalımbay, Yatabare ile gol şansını arttırmaya çalışırken, sağ bekte yetersiz kalan Robin Yalçın yerine Alaaddin’i koydu, risk aldı. Son şansını kullandı. Ancak Batshuayi’nin al da at diye verdiği pası kaleye gönderen King skoru 3-0 yapınca Fenerbahçe finale kaldı.
Aslında Türkiye Kupası yarı final ikinci maçının ortaya çıkardığı ilginç bir durum daha var… Fenerbahçe takımı “yakın ödülü” görünce daha yürekten oynuyor sanki. Galatasaray derbisinde şampiyonluk gibi “manevi bir ödül” fiilen ortadan kalkmışsa “maddi ödülü” etraflıca düşünmeli Fenerbahçe yönetimi.