Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hani hep diyoruz ya; “Futbola siyaset karışmasın” diye... Sanmayın ki, futbolu koruyup, gözetmeye çalışıyoruz sadece!..
Asıl siyasetçilerimizi sakınıyoruz.
Dikkat edin; futbolu yönetmek / kontrol altına almayı geçin, sadece onunla ilgili fikir beyan eden, bir penaltıda bir kartta görüş zikreden siyasetçi bile yanıyor. Karizma çiziliyor.
En son Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç. Şike cezalarına indirim yasası Çankaya’dan dönünce “Bir daha meclise getirmeye cesaret edemezler” dedi, bir haftada pişman oldu:
“O cümlem affedilmez bir hataydı”!
Aslında sayın Arınç’ın bir suçu yok. Politikacılar memleket meseleleriyle uğraşmaktan futbolun iç dinamiklerini anlamaya, tribünlerin nabzını tutumaya fırsat bulamıyorlar. Parti aidiyeti, kulüp aidiyetine yer bırakmıyor belli ki.
Oysa sokaklar öyle mi?
Bir de siyasetçilerden siyasi yazarlara kadar hepsinde “futbolu küçümsemek, sadece oyun saymak, orada yanlış yapma, saçmalama lüksünün olduğunu düşünmek” gibi büyük bir hata var.
Milyarlarca dolarlık bir sektöre bir politikacı nasıl yanlış yerden dalar?
Sadece bir kulübün bile bir partiyi iktidara taşımaya yetecek kadar geniş kitlelerin sevgisiyle payandalandığını anladıklarında duvara tosluyorlar.
Ve son olarak; Spor Medyası’nın bu ülkedeki en örgütlü, yaygın ve en bağımsız eleştiri yapabilen, çünkü futbolun “partiler üstü” olduğunu düşünen zinde bir kalabalık olduğunu kavrayınca pişman oluyorlar.
Bir siyasetçi kitlelerin önünde duramaz, ancak uzlaşabilir, onlara akacak kanallar yaratabilir ve en sonunda sorunlarına çözüm getirmekle mükelleftir.
“Organize kitlelerin” feriştahı ise futbolda.
Politikacılar için de en iyisi karışmamak galiba.
Bırakın futbol gülerek, eğlenerek, acı çekerek, gerekirse çatır çatır kavga ederek kendi meselelerini halletsin.
Araya girmeyin; eliniz yanar. Yanıyor nitekim.

Haberin Devamı

Seyirci neden azaldı
Rivayet muhtelif... Ama birinci sırada “operasyon”! Maçlardaki tribün boşluklarını, izleyicinin şike operasyonu yüzünden futboldan soğumasına bağlayanlar çoğunlukta.
Keşke öyle olsa!.. Olaylar aydınlandıkça, suçlular cezalandırıldıkça seyirci döner yine.
Peki ya ekonomik nedenlerdense?..
Bakın, sevgilisiyle, çocuğuyla, arkadaşıyla maça gitmenin bedeli, en ekonomik yollardan asgari ücret kadar. Peki bu vatandaşlar haftada kaç maça yetişecekler? Eksik olmasın Federasyon, 2,5 günde bir maç var.
Yakında daha da kötü olur görürsünüz. Kredi kartından para çekmek de zorlaşıyor. Ya bilet fiyatlarını azaltacaklar kulüplerimiz ya da tribün boşluklarına şaşmayacaklar.

Haberin Devamı

Teşekkür etmeliyiz
Sezarın hakkı sezara, Beşiktaş’a, Galatasaray’a, hatta İBB’ye, Kayseri’ye teşekkür etmemiz lazım!..
Neden?..
Bizi ve gündemi şikelerden, tapelerden, mahkemelerden, Metris’ten alıp futbolun güzelliklerine taşıdıkları ve “sahadaki esas macerayı” hatırlattıkları için.
Fenerbahçe’de bu teşekküre dahil olabilirdi, ama bir türlü kurtulamıyor saha dışı dertlerden. Belki en ağır travma onda olduğundan sarı-lacivert gündemde “operasyon, skandal” gibi işler ikinci sıraya bir türlü inmiyor; yine futbolun marazlı yönleri birinci sırada kalıyor.
Şimdi de Emre Belözoğlu...
Benim yanıldığım konuların başında gelir Emre... Baba olunca sinirlerinin kulak memesi kıvamında yumuşayacağını sanmıştım, aldanmışım. Artık “dede” olduğunda durulur herhalde.
Ya Aykut Hoca... Şu futbol dünyasında bir teknik direktör kendisine hakaret eden futbolcusuna yönetim marifetiyle ceza bile veremeyip, rezil olacaksa; en son Aykut Kocaman olmalıydı.
En ilkeli Hoca ilk oldu.
İlla teşekkür etmek istiyorsanız Fenerbahçe’ye; bunca şeye karşın ayakta durabildiği için edebilirsiniz.