Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Futbolun en okkalı, en malumatlı temennisi nedir? “Siyaset girmesin”!
Geçin...
Siyaset futbola rahmet okutuyor son dönem. Futbol siyasetten feyiz alıyor.
Birbirini besliyor, birbirine referans oluyor bunlar.
Çelmeler, arkadan müdahaleler, operasyonlar, kavga, gürültü, gerginlik... Şu sıralar “Kim kazanacak” diye beşer penaltı çekiyorlar Ankara’da koca adamlar.
Bir zamanlar bizim gibi “Yapmayın, etmeyin” diyen siviller, aynen bizim gibi hem azınlıktalar, hem de çok geç kaldılar.
* * *
Futbolu siyaset mi bozdu, bu güzel ülkeye pusulasını şaşırtan unsurlardan biri de futbol muydu; orası diyalektik bir konu.
Kesin olan şu ki, futbolla siyaset arasında imamla cemaat ilişkisi var. Her musibet birinde “deneniyor” diğerinde “uygulanıyor”.
Komplo teorileri ise at başı gidiyor futbolda ve siyasette.
İşte Bafra’daki hadise.
Eli silahlı bir “ekip” Yargıtay’a dalar gibi giriyor içeri ve rasgele sıkıyor.
Yorum:
“İddaa yüzünden cinayet işleniyor”!
Yahu Sebatspor-Kayseri şike meselesi mi bu, pat diye söktünüz konuyu? Vuranı mı tanırsınız, öleni mi? Siz nerenin savcısısınız kardeşim? Piriniz kim sizin?
İşte, cinayetlerin “simit” yüzünden işlendiği ortaya çıktı.
“Mr. Smith” değil, bildiğimiz susamlı simit.
* * *
Hem futbolda, hem siyasette “gerçek” çok basit geliyor bize. Kendimize yakıştıramıyoruz.
Kim bilir, belki de yapılan işin aptallığını hazmedemiyoruz ve bir üst zekanın ürünü olmasını diliyoruz.
Tıpkı futbolda bir hakemin atanması, bir oyuncunun atılması, saha kapanması, Tahkim’in cezayı azaltması-çoğaltması gibi.
“Vardır bir niyetleri”!
Bafra Belediyespor basıldı; “İddia mafyası”...
Kimle bağlantılı? Türk mafyası. Yani Gladio’nun sokak taşeronu... Kontakları kimler? Size söyleyeyim; Doğu Perinçek’in ofisine gittiğimde sehpada boş bir iddia kuponu duruyordu.
Alın size üç televizyon programı, beş köşe yazısı.
* * *
Sükunet lazım bize. Hem futbolda hem siyasette. Bir de ülkemizi ve insanlarımızı kategorize etmek yerine tanımak...
Bakın size Bafra’yı, Bafralı’yı anlatayım:
Ben gençliğimde bir ay kalmıştım orada... Cumhuriyet Meydanı’ndaki Okan Büfe’de “ağzı büyük” denilen Kızılırmak balığı ile kafa çekerken bile “en büyük kibarlığın” mermi ikramı olduğunu görüp, tetikleri de kalpleri kadar hassas insanlar olduğunu anlamıştım Bafralılar’ın. İnanılmaz derecede iyi, candan, misafirperver, vatanseverdiler ama bir cümle ile parlayıp bir şarjör boşaltmak gibi kötü alışkanlıkları vardı.
Ama Türkiye “komple” komplonun içindeydi ve sorunlar basitliğine inat “dehşetengiz sarmallar”la izah edilmek zorundaydı.
* * *
Bitmez bu “sevda”... Şimdi ortaya “Bafra sanıkları Galatasaraylı, savcı Fenerbahçeli” lafı gelirse şaşırmayın.
O kadar suyu çıkmış futbolun ve siyasetin. Yargı da ıslanacak çaresiz, Federasyon da, MHK de.
Futbola siyaset girmesin diye tepinirken siyaset hakemsiz futbola dönmüş bile.
Bir adım sonrası, aynı siyasi enstrümanları futbola taşınması.
Bakın, saygıdeğer Adalet Bakanımız Mehmet Ali Şahin’in AKP kapatma davasına ilk yorumu ne oldu?
“Oyumuzu artırır”!
Bu bir bakanın değil, kulüp yöneticisinin tavrıdır. Şampiyonluk yolunda taraftarı kenetlemek isteyen ve “Futbol yanmış ne umurum” diyen “makbul” bir yönetici.
Sayın Şahin çok kaliteli bir insandır. Lakin ne yazık ki, Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı sürecinde futbolun içinde kaldı.
Anladınız mı futbolla siyasetin etkileşimini?