Futbol Federasyonu’na yeni bir başkan seçilmesine sayılı günler kala, çıkması kuvvetle muhtemel bir skandalı yazdım... Kimse oralı olmadı.
Ne futbolu yönetenler, ne futbol yazısıyla ekmek yiyenler.
Yoksa gazetenin uzanamadığı ıssız bir tatilde midirler?
Bakın, rahmetli Hasan Doğan’ın seçildiği Genel Kurul’u takip eden FIFA ve UEFA gözlemcileri bizi aşağıladılar...
“Futbolunuzun kanunla yönetildiğini yeni öğrendik” dediler.
Avrupa’daki merkezleri, yeryüzündeki bu “tek” uygulamanın derhal değiştirilmesini istediler.
Hatta emrettiler!..
Apar topar “Ana Statü” hazırlandı, Genel Kurul’da kabul edildi ama bir türlü TBMM’den geçemedi.
Olası erken seçim ihtimaline karşı milletvekillerine “Bir yılda kıyak emeklilik” kanununu, komisyonlardan jet hızıyla uçuran TBMM’den...
Neden?..
Hükümet’le yolları kesişmeyen adaylar çıkar korkusuyla. Çünkü oy dengeleri değişecek Ana Statü ile.
Yeni seçim geliyor; yine “Kanun”un gölgesinde...
FIFA ve UEFA yerse!
Yemezse; skandal...
“Bu seçimi geçerli saymayız”dan tutun, utanç verici sitemlere kadar her şeye hazır olun.
Yazdığım buydu.
Yanıt ne olabilirdi?
“Haklısın”...
Veya “saçmalama”!
Yok mu böyle ihtimal; yoksa bana mı inanmadılar?..
O zaman sayın Şenes Erzik’e sorsunlar bakalım, Ana Statü’süz Federasyon seçiminin geçersiz sayılıp uluslararası bir skandala adımızı yazdırma ihtimalimiz ne kadar?
Hadi siyasetçisi, bürokratı, karayeli-imbatı iyi kokluyor... Ama medya?..
Şu kadarını söylemek için bile “Parti Kapatma Davası”nın gidişatını bekliyorlarsa, bunun adı yalakalık ötesi bir acı.
Skandal çıktıktan sonra konuşacak olanlara benim de söyleyeceklerim olacak ama biraz ağır kaçacak.
Ya oteli değiştir, ya kafayı
Bu sefer Beşiktaş’ın Avusturya’da kamp yaptığı otel “çıplaklar kampı” çıktı. Daha doğrusu benziyormuş!..
Kaplıcalı, termal havuzlu otele gidersen, çevrede smokinli beyler ve abiye bayanlara rastlama ihtimalin yok ki...
Hamama giren terler... Termale giden peştemalla gezer. Peştemalların yüzölçümü ise kültürlere göre büyür, ufalır veya yok olur. Bu bir doğa kanunudur.
Yaş ortalaması 23-24 olan genç adamlar, ailelerinden / sevgililerinden ayrılıp götürüldükleri kampta “nü” yabancılarla yan yanaysa, bu da haberdir.
Peki haber Milliyet’te çıkınca ne oldu?
Kulüp idarecileri haberi yapana kızdılar...
Yahu sezon öncesi Beşiktaş’a yüklenmeyeyim diyorum ama Beşiktaş’ı yönetenlerin basireti bağlı galiba.
Ya oteli değiştireceksin ya aldırmayacaksın. Haberi yazana tepki koyarak “aldırmama” hakkını kaybettin. Yani sen Beşiktaşlı futbolcuların çıplak insanlarla aynı otelde kamp yapmasının duyulmasını istemiyorsun; bu durumu onaylamıyorsun. Kim seçti o oteli; ben mi?
Komşulara zorla don giydiremeyeceğine göre; ya oteli değiştir, ya kafayı.
İşini yapan; hem de çok iyi yapan Milliyet muhabirinden ne istiyorsun?
Her hamleleri saçma.
Uğursuz forma olur mu?
Sevgili Volkan Karsan, Galatasaray Televizyonu’nda bombayı patlatmış:
“Fenerbahçe´nin sarı-lacivert rengi, Galatasaray´ın ‘uğursuz´ diyerek bıraktığı renkler” miş!
Kaynak; Ömer Besim Koşalay’ın 1937 yılında Ali Sami Yen ile yaptığı röportaj...
İfade net:“Sarı-kırmızıdan önceki renkleri, kırmızı-beyaz idi. Sonra da koyu lacivert ve sarı idi. Fakat futbolcular Baltalimanı maçında bu formayla sahaya çıkıp yenildiler. Bu formanın kendilerine uğursuz geldiğine inandılar. Ardından, Galatasaray’dan ayrılan bir grup Fenerbahçe’yi kurdu ve Galatasaray’ın uğursuz saydığı bu formalar da Fener’in oldu”.
Volkan Karsan’ın GSTV’deki “Sultani’den zirveye” programına konuk olan Galatasaray Müzesi Müdürü Ali Oraloğlu da bu iddiayı desteklemiş ve iş bitmiş.
Ne diyelim; tarih söylüyorsa doğrudur. Üstelik Volkan Karsan üstün yeteneklerini Galatasaray’ın hizmetine adamış bir medya “gurusu”dur. Boş konuşmaz.
Lakin, bu tarihi tespit ortaya başka bir gerçek çıkarıyor:
Fenerbahçe’nin geldiği noktaya bakarsak, uğursuzluk renklerde değil, o gün formayı giyenlerde olmalıdır.