Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hiç “şövalye” kalmadı mı bu dünyada? Tam da “en çok ihtiyaç duyduğumuz” yıllarda...
Ucu kendine dokunsa da toplumu için fedakârlık edecek, sinekten yağ çıkarmayı bir kenara bırakıp vatanı değilse bile vatandaşın huzurunu koruyacak, ince hesapları elinin tersi ile itip korkusuzluğunu ve asaletini gözümüzün içine sokacak hiç kahraman yok mu?
Bitti mi onlar?
Yoksa kıyafet değiştirip itibar ve nakit savaşçısı mı oldular?
“Büyük” lafı sadece para höyükleri ile insan kalabalıkları için mi var? Betonlar, kupalar mı büyük artık?
Sadece hastalık adı mıdır “büyük kalp”?
İslam Baba’nın “büyüklüğü tarif edilemez” tespitini duvara yazmakla olmuyor. Baba’nın o cümlesi “tarif edilemese de hissedilir” gerçeğine işaret ediyor.
Neden hissettirmiyor Fenerbahçe?
Mesela Fenerbahçe’ye yakışmaz mıydı şöyle bir cümle:
“Ali Sami Yen’deki derbinin seyircisiz veya seyircili oynanması bizim için fark etmez”!
“Enişten güzel mi?” diye soranları duyar gibiyim. Hatta kulakları sağır edecek bir uğultu... Onlar çok kalabalıklar. Ve işte yüzden “şövalyeler” az... Hatta kalmadılar.
Ve... Tarihi, kalabalıklar değil şövalye ruhlu liderler yazar.
Aptallık mı olurdu böylesi bir açıklama?
Gelin tartışalım:
On gün sonra ne olur bilinmez, ama bugün itibarıyla Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynasalar da Galatasaray favoridir. Çünkü kötü günler geçirmektedir Fenerbahçe. Hoca tercihinin, santrafor tercihinin, Brezilyalı tercihinin bedelini ödemektedir. Elbette böyle gitmeyecektir. Forması, tarihi ve gönül verenleri tepetaklak olmasına müsaade etmeyecektir.
Ama bugün Galatasaray favoridir.
Peki derbinin tarafsız sahada veya seyircisiz oynanması teraziyi Fenerbahçe lehine bozar mı?
Hayır... Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ı mağlup edip şampiyonluk iddiasını sürdürebilmesi tamamen kendi teknik direktörü ve futbolcularının aklını başına alması ile mümkündür; Galatasaray seyircisinin maçı evden seyretmesiyle değil.
İşte tam bu noktada Galatasaray’a seyircisiz oynama cezası verilmemesi Fenerbahçe’nin menfaatinedir!
Muhtemel bir şampiyonluktan kopmada, dikkatleri ve kızgınlığı Fenerbahçe yönetiminden alıp Federasyon’a, Ceza Kurulu’a, Galatasaray’a çevirebilir.
Diyelim ki, on gün sonra Fener kendine gelmiş...
O zaman seyircisinin önünde Galatasaray’ı mağlup edip şampiyonluğa yürümek, şampiyonluğun en az yarısı kadar önemli değil midir?
Bunu ben bilirim de koskoca Fenerbahçe’nin koskoca yöneticileri bilmez mi?
Günlerdir “Galatasaray’a saha kapama cezası gelmesin” diye dua etmiş olmalılar!
Bir de “şövalyelik” yaparak “Biz kuralların emrettiği sonuca razıyız” diyebilselerdi.
Veya “Seyircisiz derbinin tadı olmaz”!..
Futbolun “başbölen” haline geldiği şu iklimde böyle bir serinliği, ışığı, kardeşliği ucundan gösterebilselerdi bize...
O zaman Başkan üç yıl için söz verip birinci yılında foslasa bile kime ne?
“Fenerbahçe en büyüktür” diye - başta ben bu köşeden - herkes avazı çıktığı kadar bağırırdı.
Yazık... Bir fırsat daha kaçtı.
NOT: Bu yazıyı Galatasaray hakkındaki Federasyon kararı açıklanmadan yazdım. Ceza ne olursa olsun kelimesine dokunmayacağım.