Bakmayı bilince ve niyet iyi ise en büyük felaketlerde/en ağır travmalarda bile “soylu duruşlar mert çıkışlar” görebilir, dibe vurmuş yaşama sevincinizi tazeleyip, eriyen dayanma direncinizi pekiştirebilirsiniz.
Tam zamanıdır. Mutlaka denemelisiniz!
Çünkü futbolun içinde debelendiği bu “şikeli ve çileli” günleri başka türlü atlatamaz ve futbol sevginizin nefrete dönüşmesinin önüne geçemezsiniz.
O nefret ki, her şeyin sonu demektir.
* * *
Mesela, Beşiktaş’ın “kupa iadesi” ilaç gibi gelmişti.
Futbolun marka değeri nerelerde sürünüyor bilinmez, ama Çarşı’nın marka değeri tavan yaptırmış, güne ağzında acı yüreğinde sızılı başlayan nice futbolsever biraz nefes almıştı. Beşiktaşlı olmayanlar da dahil.
Yeni soylu duruşlar/mert çıkışlar var şimdi.
Sahipleri:
Mustafa Denizli...
Ünal Aysal.
* * *
Şu memleketten kazandığı paralarla “en zengin Almanlar” listesini zorlayan Christoph Daum, Tayfut Havutçu “ölmeden” Beşiktaş üzerinde dairesel turlar atarken, Mustafa Denizli diye bir adam, tüm kariyerini bir tarafa koyarak “Beşiktaş’ı sıkıntılı gününde yalnız bırakmam. İleride Tayfur’un suçsuzluğu ortaya çıktığında da görevi hemen devrederim” cümlesini kuruyorsa...
Şu futbolumuz ne kadar kirlenirse kirlensin sesi çıkmayan dürüst insan unsurumuzun “kiri temizlemeye muktedir olduğu” fikri doğmuyor mu kafanızda.
Umut dediğiniz ne ki, böyle bir inanç işte. Bu inanca önayak olanlar sağ olsun!
* * *
Ünal Aysal... “Denizlispor- Fenerbahçe maçında teşvik varsa Federasyon bizi de araştırsın” şovalyeliğini, istedikleri kadar “şov maksatlı” veya “rakibi köşeye sıkıştırmak amaçlı” olarak değerlendirsinler, futbol tarihimizin yaşadığı en büyük yüzleşme ve onu takip edecek muhtemel temizlenmede, elini taşın altına koymaktan çekindiğini kim söyleyebilir artık Galatasaray’a/Ünal Bey’e?..
Taraftarlığı boş verin, mutlu etmiyor mu bu sizi.
Bugünlerde bir avuç mutluluk bile önemli... Sebep olanlar sağ olsun!
* * *
Varsın alkıştan ellerimiz yorulsun... Onlar yapsın yeter ki.
Şu kritik günlerde “takım kimliği” falan önemli değil; “Kulüplerüstü” bir kulüp var şimdi:
Adı, “Temizfutbolspor”!..
Yerli-yabancı, başkan, futbolcu, tekstilci, ev hanımı, aşçı; isteyen herkes transfer olabilir.
Her kim ki, bu takım adına konuşur/koşturur/gol atar/savunma yapar; başımızın tacıdır.
İşimiz “eleştiri” olsa da günün mana ve ehemmiyeti, kamunun zihin sağlığı nedeniyle hepsini yüceltmek ve örneklerin çoğalması için efor sarf etmek yeni misyonumuzdur.
Başkan’ın avukatı
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın avukatı Faik Işık’ın, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’na verdiği şikayet dilekçesinin altına imza atmak için ne Fenerbahçeli olmaya gerek var ne de Aziz Yıldırımperver...
* * *
“Futbol Federasyonu; sanıkların ve savunma avukatlarının bilmediği suçlamalar ve dökümanlardan haberdar olma noktasında ayrıcalığa sahip değildir”
“Kozmik odaya, astrolojik veriler getirilip kozmonotlar tarafından incelenmediğine göre gizlilik kararlarının maymuncuk olarak kullanılmaması gerekmektedir”
“Akın’ın açıklamaları dikkate alındığında, sorguda yasak usullere başvurulduğu iddiasının incelenmesini ve başka savcının görevlendirilmesini talep ediyoruz”
* * *
Hepsine eyvallah da...
Müvekkili ve tarzı nedeniyle medyada bu kadar geniş yer bulan sayın Işık, her ağzını açtığında başkalarından şikayet edeceğine “neye inanacağını şaşırmış” koskoca Fenerbahçe camiasına, Başkanın “ak mı/kara mı/ gri mi” olduğu konusunda ipucu verse de Fenerbahçe “kükreyecek mi/susacak mı” onu bilse.
Diğer takımların, federasyonun, savcının, emniyetin hatası, şike yapılmışsa yok saydırmıyor ki.