Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Eleştiri iki şekilde yapılır!
Birincisi, bodoslama... İkincisi, Fatih Terim’inki gibi.
Nazik ve dolaylı...
Meselenin kendisini bağlayan tarafıyla alakalı.
Hangisi daha ağırdır diye sormayın. Lafa, söyleyene ve haklılığına göre belirlenir özgül ağırlığı.
Ne dedi Terim:
Milli futbolcuların en büyük sorunlarının sakatlıklar ve “ligdeki başarısızlıklardan kaynaklanan psikolojik baskı” olduğunu söyledi!
Anahtar cümle bu; “Ligdeki başarısızlıklardan kaynaklanan psikolojik baskı”.
Resmen, malzemeyi bozup yolluyorsunuz diyor kulüplere. Resmen bozuk çalıyor:
“Biz burada uğraşıyoruz, morallerini düzeltelim diye”!
Sorsanız Terim’e, bir kelime alamazsınız Fenerbahçe ile ilgili.
Galatasaray için imada bile bulunmaz.
Beşiktaş’ın Trabzonspor’un ne oyunlarına ne skorlarına karışmaz.
Ama, Milli Takım’daki futbolcuların durumlarını değerlendirirken, apaçık dile getirdi.
Çünkü mecbur. Milli Takım’ın sorumlusu, eğrisini doğrusunu anlatmalı işin. Biz de bilmeliyiz gidişi.
Açık olmalı.
Gizlisi saklısı kalmamalı.
Belki de dayanamadı:
“Futbolumuzun yıldızları, oynadıkları büyük kulüpler dibe vurunca Milli Takım’a moral bozukluğu ile geldi”.
Elbette bu kelimelerle değil... Ama meali bu.
Artık siz ne isterseniz katın içine. Kocaman kulüpler iyi yönetilmiyor mu, teknik direktörler işi bilmiyor mu, yöneticiler uyuyor mu, neyi isterseniz.
Dolaylı, molaylı... Terim’in Milli Takım macerasında en keskin eleştiridir bu.
İşin kötü tarafı, Fatih Hoca sonuna kadar haklı.
Bazı büyük kulüplerimizin yaptığı, sadece kendi malına zarar vermek değil; ulusal değerlerimizi de kötü kullanıp hepimizin bütçesinden yemek.
Demek ki, kötü yöneticinin, beceriksiz hocanın zararı o takımın taraftarı ile sınırlı değil.
Hepimizin sorunu olmalı... Ki gün geliyor, oluyor işte.
‘’Bazen takımlar antrenörü, bazen de antrenörler takımı yaratır. Ben takım yaratmaya çalışıyorum. En kötü ihtimalle, İspanya’ya karşı her iki maçımızda da yenilsek bile kalan 4 maçımızı alarak Türk Milli Takımı’nı hak ettiği yeri aldıracağız. Ülkemizde oynadığımız oyunların çok dışında bir oyun oynayacağız”.
Ne anlıyorsunuz bu Fatih Terim açıklamasından?
Ben anladığımı yazayım:
“Bu Ligin çıtası İspanya’yı geçecek kadar yüksek değil. Ancak ülkemizdeki futbolu aşarsak, onun çok üstünde bir oyun ortaya koyarsak puan alabiliriz. Fakat ümidim yok. İspanya maçlarını kayıp sayıp sonraki dört maçımıza konsantre olmalıyız”!
İşte bu kadar vahim.
Bugüne kadar Terim’de hiç böyle umutsuzluk hissetmedim.
Hatta, maç oynanmadan mağlubiyete göre pozisyon aldığına hiç şahit olmadım!
Nereden mi çıkarttım?
Birincisi, “Adamların yedeği bile Liverpool” tespitinden...
İkincisi, “Ben kimsenin tasarruflarına karışmıyorum, o zaman kimse de benimkine karışmamalı” cümlesinden.
Yani, “İspanya maçlarından sonra herkes yakamızı bırakmalı ki, sonrakilere bakalım” demek istiyor.
Umalım, ben abartmış olayım.