Ne hale geldik anlayın. “Hiddink’in yerine Türk Hoca tercih edilmeliydi” bile diyemiyoruz; “Yerli Hoca” diyoruz.
“Yerli”... Kızılderili gibi.
Okları da, Cumhuriyet’in temel ilkeleri!
Ona bile itiraz var:
“Seni gidi yerli hocacı Arnavutluk özentisi seni”.
Yalakalık, aşağılık duygusu, züppeliği de aştı bu “yabancı” işi; açıkça kötü niyetli bir “ayrımcılığa” döndü. Yerli ile yabancıyı kıyasladığınız anda kafadan “ilkelsiniz”. Yabancının amele pantolonuna bir aylık asgari ücret veren, çok “modern”!
Yapmayın, etmeyin. Kendi insanınızın değerini bilmiyorsanız, hesabı doğru yapın bari.
“Sus; globalizm düşmanı”!
Yahu, elektronik sektöründe sıçramak istiyorsanız Japon’la iş yapacaksınız. Çelik sanayinde kapıları ya Amerikalılara ya Ruslara açacaksınız.
Ama futbol bu... Türk hocalarla Dünya üçüncülüğü ve Süper Kupa kazandığınız, yabancı hocalarla Edirne’den burnunuzu bile çıkaramadığınız futbol. Üstelik o futbolun “Milli” takımı.
Utanmıyor musunuz Hiddink’in kölesi olmaya.
Adam ne istese alıyor. Üstüne üstlük, işe başlayana kadar araya “ekstra” alıyor. Gidip Fildişi Sahili’ni çalıştıracakmış Dünya Kupası’nda!..
Neden?.. Bizimle kontratı Ağustos’ta başlayacakmış.
Kardeşim, overlokçu mu bu adam; gelsin kontrat günü makinenin başına geçsin?.. Duvar ustası mı; seninle randevusuna kadar başka duvarlara sıva çeksin?
Mesleğinin yüzde doksanı, malzemeyi tanıması ve seçmesi. O malzemeyi o işe nasıl uyarlayacağına kafa patlatması. İşin içinde olması, bilmesi, sahiplenmesi. Onunla yaşaması.
Hamburgerci açar gibi, “Franchising” mi aldık biz “Hiddink” markasından?
Kim çalıştırıyor Milli Takımı?
Hiddink.
Nerede?
Galiba Rusya’da. Aslında Rusya’daki işlerini Hollanda’dan hallediyor. Fildişi Sahili ile birlikte Güney Afrika’ya gidecek. Fırsat bulursa bize de uğrar.
Resmen aşağılıyor bizi.
Geçen gün dertleşiyorduk Fatih Terim Hoca’mla... Yıllar önceki Güneydoğu gezimizden bahsedip rahmetli Gündüz Tekin Onay’ı yad ediyorduk. Konuyu değiştirdim ve sordum:
-Hocam, Diyelim ki Mısır Milli Takımı’nın başına geçtin. Oradaki futbolu, futbolcuları tanımak, izlemek, seçmek ve bir takım oluşturmak için asgari kaç ay lazım?
“Epeyce” dedi ve durdu. Cin gibi adam; lafın nereye gideceğini biliyordu. Üsteledim:
- Hiddink üstün zeka demek. Bilmeden, tanımadan, uzaktan Milli Takım seçecek ve çalıştıracak.
Güldü. “Yardım ederler ama” dedi. “Yardım ederler”.
Galiba Oğuz Çetin’e sitem ediyordu!
-Hocam, yardım dediğin işin anası... Yardım eden, gerisini de yapar, kendisi alır parayı.
Kapattı konuyu...
“Ailen nasıl ailen”?
Hiddink’in beşte biri parayı alan Terim, maaşı yüzünden TBMM’de bile eleştirilirken, bir ömrün birikimi ile yetinmeyip sabahtan akşama kadar Milli Takım için mesai veriyordu.
Halefi, Fildişi peşinde.
Milli Takım Amerika’ya gittiğinde, o Afrika’da olacak.
“Olmaz” desen, bizim yarım porsiyon globeller ortaya çıkacak; “Hiddink’e laf edenin dili yanar” diyecek.
Ne diyelim..
Terim “yerli” idi.
Hiddink “General Caster” sanki... Müstemleke generali.