Ne kadar acı... Bugün oynanacak Estonya milli maçı, iyot gibi açığa çıkardı ikiyüzlülüğümüzü!..
“İkiyüzlü” ağır bir sıfat ama yaşadığımız gerçeklerin yanında hafif kalıyor.
“Arzu eder görünüp”(Başarı / Huzur) aslında istemeyenleri, “Nefret eder görünüp” (Kavga / Hezimet) gerçekte olsun diye yanıp tutuşanları anlatacak başka bir kelime aklıma gelmiyor.
Artık belli oldu ki, bizim Milli Takım’la, Milli Maç’la, hatta futbolun milli olanıyla hiçbir alakamız yoktur... Dünya ve Avrupa şampiyonalarında seyahat, bağırıp çağırma ve bolca dedikodu ihtimali olmasa, o turnuvalar da angarya.
Bizi yerlerde sürünmek coşturur.
İlgimizi boğuşma çeker.
Skandal meşgul eder.
* * *
Milli Takım’ın hocası medyayı düelloya davet etmiyorsa...
Milli futbolcular siyasi, dini mesajlar vermeyip işlerine bakıyorsa...
Sakatlık problem olmuyorsa...
Takım gençleşirken kan kaybetmiyorsa...
Kısaca “maraza” yoksa, rakip zayıfsa ve işler yolunda gidiyorsa, bırakın ilgilenmeyi konuşacak konu bile bulamıyoruz Milli Takım hakkında.
* * *
Haaa bir tane var; “Sözleşme”!..
Ne zaman imzalanacak Fatih Terim’in sözleşmesi?
Sana ne; “Maliyeci” misin?.. Federasyon da Terim de “devam” diyor.
Allah’tan sürüncemede kalıyor imza!
Ya atarlarsa?..
Bugün Estonya’yı yenersek, yarın sözleşme imzalanırsa... İşte o zaman Fransa Milli Takımı’ndan farkı kalmayacak bizimkilerin. Ama Türk Halkına göre Fransız takımı.
Bitecek mevzu. Badmington Milli Takımı’ndan beter olacaklar.
Başta Fatih Terim hepsi biliyor.
Beni ne korkutuyor biliyor musunuz?..
Sonuçta insan onlar da.... Hem de “ilgi bağımlısı” insanlar. İster misiniz bilinçaltları kontrolü ele alsın ve Estonya maçında bir kaza yaşayalım?
İyi ya da kötü; üç ay boyunca gündeme asılı kalırlar!..
Sabıkalı spor : Golf
Sadece futbolda mı “içten pazarlık”?..
İçimizde!..
Bakın, golf sporunun en prestijli organizasyonu Dünya Şampiyonası’nı aldık geçen gün. 2012’de Belek’te...
Türk Sporu’ndaki tartışmasız en başarılı federasyon başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun Avustralya’da göbeği çatladı İtalyanları geride bırakmak için.
Zaten sıfırdan aldığı golfte, her adımı ayağındaki prangaları kıra kıra atabildi Ağaoğlu. Doğu ve Güneydoğulu çocuk yetenekleri milli takıma taşırken bile golfü zengin sporu olmaktan çıkardığı için kaymak tabakayla savaştı.
Ama Avustralya’daki sınavda ayağına dolanan “postmodern” bir şey vardı...
Türkiye’den telefonlar!..
Ne yapmaya çalışıyorlardı Golf Federasyonu Başkanı’na biliyor musunuz?
Aktütün saldırısı sırasında golf oynadığı ve şehitlerden haberi olmadığı için eleştirilerin hedefi haline gelen Org. Babaoğlu ile ilişkilendirilmeye uğraşıyorlardı.
Üslerde kurulduğu iddia edilen golf sahalarından haberi var mıydı?
Kimbilir, belki de Ağaoğlu ikna etmişti Paşa’yı!..
“Golf” sadece bir sporun ismi olmaktan çıkmış suç çağrıştırır olmuştu... “Glok”tan farkı kalmamıştı. Sabıkalı kelimeydi, başında da Ağaoğlu vardı!
Dünya Şampiyonası o koşullarda geldi Belek’e.
Çok sevindik!
Soruyorum size “ikiyüzlülük” ağır laf mı?