Bu bir eleştiri yazısı değildir. Hatta tam tersi... Bir yandan eleştirirken Türkiye’nin en başarılı hocası Fatih Terim’in “istikrar abidesi” olduğunu da kanıtlayabilir.
İstikrar denilen davranış şekline her zaman “olumlu” anlamlar yüklenmeyeceğini biliyoruz elbet. Lakin nereden baktığınıza bağlıdır bu meret!
Terim’le iş yapıyorsanız, heyecana da alışacaksınız, ilginçliklere de, hırsa, motivasyona, düşük yoğunluklu kavgaya da...
“Ben merkezlilik” onun olacak, siz “sen merkezlilik”le idare edeceksiniz!
Bir tanesini bile “geride kaldı” diye hesaplarsanız, ofsayta düşersiniz.
Bakınız, Fatih Terim, üçüncü teknik iktidarını idrak edip Süleyman Demirel’in “iktidara gelip gitme” rekoruna bir adım daha yaklaşırken “Zaman hepimizi geliştiriyor” dedi, ama can çıkmayınca huy çıkmıyor galiba!..
Nereden mi anlıyoruz?
Batuhan Karadeniz’den.
Batuhan, üstün fiziği, tekniği, oyun zekası ile bir yıldız olması gerekirken “davranış biçimi” yüzünden “sorunlu futbolcular” kategorisinde çakılıp kalan bir topçudur.
Peki, Terim neden ısrarla istemektedir onu?
Çünkü Batuhan’ın kötü alışkanlıklarını yontup içindeki sanat eserini çıkarmak, sonra futbol galerisinde sergilemek ve hem Batuhan’la hem kendisiyle iftihar etmek niyetindedir.
Oturup hesaplamamışsa bile huyu ve içgüdüleri emretmektedir bunu.
Apaçık risktir.
Risk, Terim’in ailesinden sonra en çok sevdiği şeydir.
En azından eskiden öyleydi. “Artık olgunlaştık” dedi... Ama Terim hep eski Terim. Değişmişse Fatih Terim olmaz ki.
Ne bileyim. Belki de bu istikrarı yüzünden saygı duyar, severiz kendisini.
Futbol tatildeyken bile heyecan yaratan kaç hocamız var şunun şurasında?