Ağır çekimde rakibe ağır hasar vermediği anlaşılsa bile kimse acımaz “boşver gelişi sarı kart adamın” derler ya çift taban dalana... İgor Tudor’un Galatasaray’a gelişi de “faulün dik alasıydı” zaten.
O yüzden yönetimden göreceği “kırmızı kart” bizi bağlamaz.
Ayrıca“pozisyonu” kare kare izlenince ortaya çıktı ki, rakibe bir şey olmamış ama Galatasaray yıkıcı darbeler yemekte!
Kızabilir misiniz De Jong’a, Podolski’ye, Sneijder’e?..
Tudor için “ya o, ya biz” demelerini sadece kenarda oturan veya beğendiği mevkide oynayamayan futbolcu kaprisine bağlayabilir misiniz?
Tam tersine; takdir etmelisiniz!
“Bu adamla olmaz” diyerek ellerini, ayaklarını, kendilerini taşın altına koyuyorlar.
Sonuçta Tudor yönetimin tercihi ve De Jong’un, Podolski’nin Sneijder’in muhtırası “ayartılmış komşu kızına” gözükse de laf babasına gidiyor.
Art niyetsiz bakarsanız, “elebaşı” Sneijder bu takımın “gölge teknik direktörü” olmuş bir sezondan fazla... Hala kendini sorumluluk sahibi hissetmesi hem doğal hem görevi. Bravo Hollandalıya!
Neyse... Anlaşılan o ki, Saraya komployla arka kapıdan sokulan İgor Tudor Paşa’nın Divan-ı Hümayun’u darmadağın etmesi ardından kellesi ile vedalaşma vakti gelip çatmıştır.
Asıl bundan sonrası önemli...
Çünkü sadece Galatasaray’ı değil, başka takımları hatta tüm ülkeyi ilgilendirecek sonuçları olabilir Galatasaray’daki sportif isyanın.
Baksanıza... “Sporcuya dayalı sistemi ortadan kaldırmak için” peşine düşülen İgor Tudor’u, sistemi falan geçin; sporcular ortadan kaldıracak sonuçta.
Tudor gidince ne kurtarabilir Galatasaray’ı futbolcu tahakkümünden ve sahadaki saçmalıklardan?
“Otoritesi malum”, “futbolu garantili” bir teknik direktör, değil mi?
O özelliklere sahip bir Avrupalıya parası yetmeyecek ve yeni bir riske kredisi kalmayan “ayartma” antrenmanlı Galatasaray yönetiminin gideceği ilk adres Fatih Terim’dir.
Has Galatasaraylıya damardan girer, bitirirsin işi:
“Kurtar bizi”!
Reddedebilir mi?
İşte o zaman ayıklayın pirincin taşını!..
İflasa sürüklediğine aldırmayıp, takım debelendikçe yönetimin tepesinde Demokles’in Kılıcı gibi sallanan Ünal Aysal’ın dönme ihtimali bile Terim’in kimyasını bozacaktır muhtemel toparlanma süresinde... Bir demeci yetecektir.
Ayrıca, başta Arda olmak üzere 6-7 milli futbolcuya karşı verdiği otorite mücadelesini kaybedip gelmiş bir Fatih Hoca olacaktır Galatasaray’da.
Koltuğu boşalan Ay-Yıldız piyasası hareketlenecektir öte yandan. Futbol mühendisleri derhal harekete geçecek, Şenol Güneş’e milli takıma gelmesi için baskı yapacaklardır.
Alın size hiç yoktan huzuru kaçmış Beşiktaş.
Beşiktaş’ın huzuru kaçacak da Şenol Günel pek mi keyiflenecek?
Sanmam... Güneş, muhtemel “üç yıl üst üste şampiyonluk” şansını ve futbolun altın kemerini yitirdiğini düşünecek, bir hocayı yemiş milli futbolcuların başına geçmiş olacaktır. Onlarla arası iyi olsa “şaibe”, olmasa “gerilim”...
Beşiktaş ise Güneş’in kaldığı yerden devam etse “kendine yediremeyecek” değiştirse “sonu belirsiz maceralara” girecek birilerinin elinde sarsıntılı, sıkıntılı döneme girecektir.
Beşiktaş seyircisi faturayı Şenol Güneş’li Federasyona kesecektir.
Igor Tudor’un Galatasaray’a gelişi “faul”dü ama gidişi “domino taşı” etkisiyle maçı iptal ettirecek olaylara neden olabilir Galatasaray Yönetimi’nin stratejisine göre...
İşin Tudor’la yürümeyeceği belliyse...
Gözünü seveyim Galatasaray Yönetimi Terim’in kapısını çalmasın, yakasını bıraksın.
