Varsa bir hezimet, yakasına yapışılmalıdır. Fakat, Mehmet Atalay’ın “belediyelerin futbol aşkı” yakınmasının “haksız ve yersiz” olduğu anlamına gelmez bu.
Sapına kadar haklıdır; “Belediyeler futbola harcadıklarını amatörlere ayırsalardı olimpiyat kafilemiz 100 kişiye yaklaşırdı” fikrinde.
Sayın Topbaş’ın ima ettiği gibi “boşboğazlık” bir yana, “kariyer”, “gelenek” hesapları yapmadan kamuoyu ile paylaşılan tarihi bir “itiraf”tır.
“Tabu”lar spor üzerinden yıkılmıştır.
“Futbolla kötü kişi olmaktan korkmadan” veya “siyasetin ayarına bakmadan” oturup uzun uzun kafa patlatmak lazımdır üzerinde.
Çünkü “etik”, “adalet” ve “kamu yararı” boyutları “belediye futbolundan nemalananlar” dışında hepimizi rahatsız eden bir durumun ikrarıdır.
Belki de Türk Sporu’na en büyük hizmeti yaparak ve büyük bir ihtimalle kendi elini de yakarak, 21. yüzyılda Türk Sporu’nun kaderini etkileyecek “Ankara ve İstanbul’da halkın parasıyla finanse edilen milyonlarca dolarlık futbol takımlarına ihtiyaç mı var” sorusunu doğru zamanda, doğru yerden tekrarlamıştır Mehmet Atalay.
Hükümet’in spordaki en yüksek bürokratı tarafından aynı Hükümet’in yerel yönetimlerdeki en üst düzey siyasetçilerine ilk ve en büyük eleştiri olarak tarihe geçmesi bir yana, tepeden tırnağa mantıklıdır.
* * *
Evet... İstanbul ve Ankara Belediyeleri spora ayrılan kaynaklarını futbola yönlendirmeseydi 15 sporcu daha eklenirdi Pekin kafilemize.
70 milyonluk ülkeden 70 tane olimpik sporcu çıkaramayarak, daha yolda rezil olmazdık.
Bu tarihi tespit İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın dediği gibi “mazaret” değildir.
“Mazeret” uydurma bahanelere denir.
En büyük iki belediyemizin, yetenekli gençlerimiz atletizm, güreş, boks, halter ve takım sporları yapmak için fırsat beklerken yabancı futbolculara milyonlarca dolar transfer parası vermesi vicdanlarda nasıl izah edilebilir?
* * *
Sayın Topbaş, bize aldırmıyorsa Mehmet Atalay’a inanmalıdır.
Çünkü Mehmet Atalay söylediklerini İstanbul Belediyesi’nde yapmış, başarılı olmuş ve Genel Müdürlüğe yükselmiştir.
Hadi Mehmet Atalay’ı kulak arkası ediyor sayın Topbaş... “Hezeyan” deyip geçiyor.
O zaman, oturduğu koltuğun eski sahibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, futbolcu olmasına rağmen neden üçbüyüklere rakip bir takım kurmadı da amatörleri ihya etmek için Mehmet Atalay’ı görevlendirdi?
Sayın Topbaş sporu mu daha iyi biliyor sayın Başbakan’dan, siyaseti mi?
Belediye Başkanımız sayın Topbaş diyor ki:
“Biz sportif alanları yaparız, tesisler kurarız. Halkı spora yöneltiriz. Ama burada başarıyı sağlayacak olan ekip ve elemanları, yetiştiricileri, eğer ülkemizde yoksa dışarıdan sen bulacak ve getireceksin”
Tamam da... Belediyelere ait futbol takımları bu izahın neresinde peki?.
* * *
Aslında Genel Müdür’ü sayın Melih Gökçek’in yanıtlamasını bekliyorduk hepimiz!
Atak tavrı ve kıvrak zekası ile Ankaralı’nın futbola giden milyonlarca dolarını neden Türkiye’nin gurur ve dayanışma fırsatı olan “olası olimpiyat madalyasından esirgediğini” o da açıklamalı.
Hadi Anadolu belediyesi olsa, sosyal sorumluluk diyelim.
İstanbul’da, Ankara’da ne oluyor Belediye takımı? Neye hizmet ediyor.
Öyle bir kaynak varsa neden bir avuç yerli ve yabancı futbolcu yerine Türk Gençliği’ne tahsis edilmiyor?
Benim hayret ettiğim, Mehmet Atalay böyle bir fırsat yaratmışken belediyelerin futbol aşkını doğru dürüst tartışmamamızdır.
Hiçbir yorumcu çöp vergisini ödemedi mi yoksa?