Trabzonspor’un tarihi hatası nedir?.. Kendisinden daha büyük imkanlara ve paraya sahip rakipleriyle, “onların koyduğu oyun kurallarına göre” mücadele etmeye çalışmak.
Yıldızını kendisi yaratacağına, yıldız bulmaya uğraşmak. Önünü sonunu düşünmeden, kaybedilecek yerel yeteneklere acımadan, yabancı furyasına çala kaşık dalmak.
Dar bütçeli biri, zenginle malda/ mülkte/ giyimde/ kuşamda aşık atmaya kalkarsa ne olur?
Ancak “kötü bir taklit”...
Trabzonspor, medyasından yöneticisine, kadrosundan sistemine, üç büyüklerin “izdüşümü” gibidir bugün. Hem de daha küçük boyutta bir “izdüşüm”.
Zeka ve yeteneklerini kullanabilse- ki, Trabzon’da istenenden çok daha fazla var- hem rekabette eşitlik sağlar hem de futbol zenginlerinden biri bile olabilirdi.
Nereden mi biliyoruz?
Bir süre deneyip başarılı sonuç aldığı “öz kaynak” modeli hatırlardadır Trabzonspor’un.
Sonra ne olduysa oldu, üç büyüklerin tarzını benimsedi. Belki, yılların şampiyonluk özlemi rota değiştirtti Trabzonspor’a, belki seyircinin ilgisini köpürtmek isteği, belki seçim rekabetleri... Ya da böylesi daha kolay ve medyatik geldi.
Lakin... Bugün ayakta durabiliyorsa, Üç Büyüklere özenen tercihi sayesinde değil, öz kaynak sisteminin henüz tükenmemiş mirasını yediği içindir.
Yeni söylemiyorum bunları.
Yıllardır.
Ve en son söylediğimde en şiddetli itiraz, Trabzonspor asbaşkanı sayın Hayrettin Hacısalihoğlu’ndan gelmişti:
“Sayfayı doldurmak için yazıyorsunuz galiba”.
Ne yazık ki, bugün görevde değil sayın Hacısalihoğlu. Kulüp, iyi bir yöneticisini ve entelektüelini kaybetti.
Sebep “Başkan” mış...
“Dört Büyükler”de başkan demek sistem demek. Kulüp demek. Her şey demek.
Demek ki, Trabzonspor’un içinde yuvarlandığı sistemden benim gibi şikayetçi oldu ve şapkasını alıp gitti sayın Asbaşkan.
Geride şiddetli sarsıntılar bırakarak.
Ardından, Şenol Güneş Hoca’nın bile aklına “istifa” niyeti düşmüşse, sonra vazgeçmişse ve geçen gün çıkıp rakiplerini şampiyon ilan etmişse, kimya bozulmak üzere demektir Trabzonspor’da.
Şenol Hoca “En iyi kadro Beşiktaş’ta” diyorsa, oturup düşünmesi lazım Karadeniz sahilindekilerin.
Neden en iyi kadro Beşiktaş”ta mesela?
Çünkü, en büyük parayı onlar ayırdılar transfere.
Paran varsa kadron iyi yani!.. Trabzonspor’un özkaynaktan gelen teknik direktörü, bunu kabul etmiş, içselleştirmiş bir durumda.
Eskiden öyle miydi Trabzonspor’un zihniyeti?
Rakipleri dolarları bastırır ünlü futbolcuları alır, Trabzonspor Karadenizli çocuklarıyla kök söktürüp şampiyon olurdu. Kendi yağıyla kavrulan Trabzon kavurması gibi hem gözü hem hem mideyi doyururdu. Futbol bayram gibi bir şeydi.
Bugün... Bazen bayram, bazen karabasan.
Yarın... Meçhul!
Ne zaman ki, “bas parayı al futbolcuyu” yöntemini benimsedi Trabzonspor, o gün şampiyonluk ümidi kalmadı!
En azından teorik olarak öyle...
Çünkü parası daha bol olanları, daha az paralının alt etmesi mümkün gelmemeli “paraya dayalı sisteme” inanan ve uygulayanlara.
Aksi olursa, benimsedikleri sistemin doğru olmadığı ortaya çıkar ki, bizim söylediğimiz de odur.
İşin aslı; Türkiye’de dört Real Madrid olmaz. Pasta kafi değil.