Fanatik’in önceki günkü “çok özel” ve çok güzel haberi, transfer denilen sportif ticaretin “çok özel” durumlarına çarpıcı bir örnekti.
“Taksitle 2,3 milyon euro” fiyatı fazla bulunup reddedilen Zapotocny, beş ay sonra “4,5 milyon euroya” alınmış Beşiktaş’a. Belgeli...
Peki ne denir buna?..
İsraf mı, insaf mı, ayıp mı?..
Tüyü bitmemiş yetim hakkı... Dövizi nereden topluyorsunuz; sokaktan mı?
Deniyor ve denecek tabi.
Şimdi Ters Köşe’den farklı bir boyuta bakma zamanı.
* * *
Transfer bir çeşit sportif ticaretse...
Ticarette kâr/zarar hesabı, hammaddenin/malın alışında değil nihai bilançoda hesaplanıyorsa...
Şu anda “beceriksiz”” damgası vurmak ne mümkün bu ticareti yapanlara?
Örnek mi...
Benim Orta Anadolu’da atadan kalma arazinin metrekaresi bir lira etmezken biri çıkıp yirmi lira verse “enayi” olur değil mi?.. Peki, ya teminat gösterip kredi alır ve o parayla baraj inşaatına başlarsa, köşeyi dönerse?.. Kazıp altın bulursa?
Bir lira etmeyen bir metrekareye yirmi lira verip bu sayede yüz mislini kazanırsa; yine “enayi” midir?
Zapotocny ilavesiyle kazanılması muhtemel bir şampiyonluğun, bir Avrupa başarısının fiyatı nedir?
Tersi olursa...
Onun hesabını ticareti yapan verir.
Ama ticaret şirketi zarara soktuğunda. Kâr/zarar hesabından sonra.
Zaten Zapotocny transferinde kamuoyunu irkilten, “aradan nemalananlar var mı” şüphesidir.
Ticareti hoş görmek başka, avantadan tiksinmek başka.
Avantacı varsa, bulunmalıdır. Burnundan getirilmelidir.
Lakin hangi futbolcunun pahalı, hangisinin ucuz olduğuna karar vermek, çok bilinmeyenli denk lemi çözmek değil sonucu tahmin etmektir.
Büyük ihtimalle yanlış çıkar.
* * *
Bitmedi...
Transferin “çok özel” durumuna bir örnek de Fenerbahçe’de yaşanmaktadır.
Alex’in, Deivid’in, Lugano’nun sözleşmesi sona erecek ya...
Bastırıyor bazılar:
“Bir an önce atın imzayı”!
Neden?..
“Eşdeğer adamları almak için verilecek bonservis parası, Alex’in, Deivid’in, Lugano’nun fazladan para taleplerini katlar”!
Son derece doğru değil mi? Tamamen matematik ve mantık kuralları içinde.
Lakin transfer denilen “sportif ticaret”, farklı bir bilmece.
Bakınız... Fenerbahçe’nin para kaynaklarından bir tanesi ve belki de en önemlisi nedir?
Fenerium... Forma satışı.
Kim sattırır formayı?
Alex, Deivid, Lugano, Fenerbahçe’nin cüzdanına fazla yük getirmeden kaldıklarında, yeniden forma sattıracaklar mıdır sizce? Yoksa eski formalar yıkanıp ütülenecek mi?
Siz diyorum ama sözüm “onlar”a...
Bugün “fırsatı kaçırmayın, imzalayın” diyenler, Alex’in bonservisini forma satışlarının ödediğini gerine gerine anlatanlardır.
Demek ki “ticari” açıdan göründüğü kadar efektif değildir eski futbolcuların sözleşmesini uzatmak.
“Futbolcu çok faydalıdır” o başka... Ama ucuz demesin kimse.
Kulüp açısından, nispeten az para ödediğin futbolcu mu ucuzdur, tamamını taraftara ödettiğin mi?
Özetle... Futbol bir gayya kuyusu. Ticaret ondan beter.
Hele futbolun ticareti “transfer”...
Çok bilmişlik etmeyelim, biraz rahat bırakalım yöneticilerin ellerini.
Baskı yapmak istiyorsanız, “Neden bizim gençlerimize eğilmiyorsunuz” cümlesi ne güne duruyor?