Kayseri’ye 65 milyon liraya stat yapıyorsun, Fenerbahçe konuk geliyor, 8 bin 25 seyirci”!..Geçtik futbolu, boşverdik Fenerbahçe’yi, “Kayserili ticareti iyi bilir” lafına yanıyorum ben şimdi.
Ticaret bunun neresinde?..
Alttan ısıtmalı, yandan aydınlatmalı çiçek gibi stat; bir yanda Süper Lig’in en “meşhuru”, diğer tarafta senin kimliğinin kramponlusu... 33 bin koltuğun 4/3’ü boş...
Ya para yok millette, ya da gözünde futbolun değeri.
Seyircinin yarısı en ucuz yerden seyrediyor. 30 liralık bilet alan 4042 kişi.200 liralık lüküs yerlere ancak 33 Kayseri’li kıyıyor. Bir maça 200 lira verdiler diye, yakında o 33 kişinin de ticari hayatı biter Kayseri’de.
“Futbolun iflası” bağıra bağıra geliyor.
Geçelim Diyarbakırspor-Galatasaray maçına...
Diyarbakır halkı hiçbir maçı bu kadar çok konuşmamıştı. Sokaklarda, kahvelerde tartışılmıştı Diyarbakırspor’un çekilip çekilmemesi. O kadar farkındaydı halk. O kadar ilgiliydi.
Ne olması lazımdı?.. Seyirci stada sığmayacak, birbirini çiğneyecek değil mi?
Kel tribünlerde beş bin kişi.
Neden?
Galatasaray gelmiş ya; biletler 30 TL’den başlıyor. En fiyakalısı 200 lirayı buluyor.
Diyarbakır’ın varoşları 200 lirayı bir yılda görmüyor.
İki sonuç çıkar bundan.
Birincisi, halkın futbola ayırdığı bütçe tükendi.
İkincisi ... Halk “yağmurda gidilecek istikameti beğenmeyen, güneşte selektör yapıp kapı açan taksici” gibi idareci istemiyor.
Kendi takımı da olsa cezalandırıyor.
Üçbüyükler gelince 1 liralık koltuğu 30 liraya çıkarmak, sıradan maçlarda seyirciye “Gelin” diye yalvarmakla yürümüyor bu işler.
Hem “kendi kendini inkar etmek” anlamına gelmiyor mu maçına göre fiyat?.. Sen stadı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş için yapmışsın demek ki. Sana 1 lira veren seyircin, üç büyüklere 30 mislini vermek zorunda.
O zaman ağlama... Madem ki, senin taraftarın için bile reyting Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ta; naklen yayın gelirlerinden de “senin otuz katını” alması lazım üç büyüklerin.
O zaman zaten battın. Olmamalısın futbol dünyasında.
Berbat paradokslar içinde yuvarlanıyoruz vesselam:
Bu ülke, bu futbolla ve bu ekonomik koşullarla, bu fiyatları, bu yatırımları kaldıramıyor. İstanbul da tükeniyor. Anadolu topraklarına “futbol ekip para biçerek” oradaki takımları besleyecek hali kalmadı besbelli.
Anadolu çökerse, İstanbul ayakta kalır mı sanıyorsunuz.
Gün gelecek, şampiyonluklara üçer-beşer sene ipotek koymaya çalışmak yerine üç büyükler de “bir Anadolu takımı şampiyon olsa” diyecekler göreceksiniz.
Mecbur olacaklar.
Lüks stat yapıp İstanbul’dan takım gelince seyirciyi söğüşlemek metodu çalışmıyor işte. Rakip yoksa lig de yok. Öyleyse... Anadolu’nun havaya girmesi için şampiyonluk lazım. Hatta İstanbul takımlarının refahını sürdürebilmesi için bile Anadolu’dan şampiyon çıkması lazım.