Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu tuhaf sorunun yanıtı da en az soru kadar tuhaftır ve “evet”dir maalesef... Kanserin nedenleri başında “stres” geliyorsa, yapar.
Hele Ali Sami Yen tribünleri söz konusuysa, bal gibi yapar! Kanserojen bir atmosfer var Galatasaray tribünlerinde.
“İyi hücreleri” yiyen “kötü hücreler”... “Faydalı” olanı “faydasız” hatta “zararlı” hale getirmeye çalışan bir devinim. İçinde yer aldığı organizmayı iflas ettirmeye çalışıp o canlıyla birlikte yok olma girişimleri...
Tipik kanser stratejileri!
Rahmetli Özhan Canaydın’ın rahatsızlığı nasıl tetiklendi sanıyorsunuz?
Örnek mi istiyorsunuz? Mesela Mart 2007... Galatasaray Trabzonspor’la çok kritik bir maç oynuyor, tribünde bir pankart:
“Dışımızdaki biri Özhan Canaydın” !
Ve büyük uğultu:
“Başkan istifa”.
Oysa, “bir önceki” ve “bir sonraki” sezon, şampiyon Galatasaray.
Örnekler uzar.
Sadede gelelim ve “sebeplere” akıl yürütelim:
Sadece “sevgi” motivasyonu ile taraftar olan veya öyle varsayılan- bir seyirci neden takımının önünü kesecek tavırlara girer?
Neden kırk yılda bir yetişen, üstelik kendi ocağından yetişen Arda gibi bir futbolcuyu, futbola küsecek hale getirir?
Neden kalecisini ıslıklar, santraforundan nefret eder?
Neden cılız motivasyon tezahüratlarını susturmaya çalışır?
Her şeyden önce, sahip olması beklenen “özleme”, “niyete” aykırı değil midir?
Tamam... Takım ruhunun göz göre uçup gitmesine kızmış olabilirler.
Mesela Eskişehir maçında topu elle indirip gol atan rakibe, hakeme, haksızlığa itiraz bile etmeyenler, cız ettirmiş olabilir yüreklerini... Atletico Madrid maçında bariz penaltıyı vermeyen hakeme dönüp dik dik bile bakmayan Galatasaray yabancılarının, tribünlerde “yabancılaştırma” yaratmış olması muhtemeldir.
“Bir ders verelim şunlara” diyebilirler.
Bu kadar mı acaba?
Yoksa, Galatasaray tribünlerinin “özel” bir durumu mu var! Daha doğrusu Galatasaray tribünlerini bu hale getiren “özel” durum...
Galiba...
Bir kulübün üyelik profilini doğaya ve konjonktüre aykırı olarak “belirli bir zümrenin” elinde tutmaya çalışırsanız, o kulübe “Lise’nin malı” gibi bakarsanız, taraftarların yönetime demokratik müdahale yollarını tıkarsanız, o taraftarın takımı evladı gibi görmesini sağlayamazsınız.
“Müşteri” olurlar. “Tüketici” olurlar.
Sevgi değil “piyasa kuralları” işler artık.
Beğenmezler, yerin dibine sokarlar.
Kendi malları değil ki.
İşte o zaman “rakiplerin tribünü takımını bağrına basıp düştüğü yerden kaldırırken” Galatasaray tribünü takımın ayağına taş koyar ve Galatasaray’ı böyle tuhaf dengeler içinde yürütmeye çalışan yönetimdekiler daha çook kanser olur.
Çözüm “gen”lerdedir.
Galatasaray’ın genindeki o tuhaflığı gidermek gerekir.