Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rijkaard’ın dediği gibi, yetki ve sorumluluk başkasının omuzlarındayken “işkembe-i kübra”dan sallamak kolay.
Olay, sebep/sonuç ilişkisini doğru kurabilmekte:
Dakika sıfırın altı... “Yardımcı hakemin kafası kanamış, maç oynanmamalıymış”!..
Bu ne hiddet bu celal!.. Başlamadan bitirmeye niyetli birileri.
Hani hakemin birinci görevi oynatmaktı?
Derbi tatil edilse, henüz hakemle alıp veremediği olmayan “yaratıkların” attığı taşa Orhun Yazıtları gibi imzasını kazımış olmayacak mıydı hakem?
Neden?..
“Ortaya karışık” atılan bir malzeme hakemi bulmuş... Kazara yani. Atılması suç. Hakeme gelmesi kaza. Niyet hakemin sağlığını, güvenliğini tehdit etmek değil ki.
Futbolcunun şutu hakemin burnuna gelirse de maç tatil edilmeli mi?
Buram buram hakem egosu kokmayacak mıydı “zırt” diye düdük çalıp soyunma odasına giderek yapılacak infaz? Karizmalarını biraz olsun toparlayan hakemler durduk yerde gündeme düşmeyecek miydi?
Ahkam kesen aynı adamlar tam tersini savunmayacak mıydı o zaman?
Sahi... Biz biliyoruz da hakem bilmiyor mu kuralları?
Ama “pozitif” yorum yapıyor işte.
Ya olmasaydı. Gazeteler “Vahşet” başlığı ile dönüp, ekranlar hakemin kafasındaki her dikişe zum yapmayacak mıydı?
Bundan sonra oynanacak herhangi bir Fenerbahçe-Galatasaray maçı, Bilgin’in (Gökberk) tespitiyle “polis hakeme” değil “beş bin” polise emanet edilmeyecek miydi? Tabi oynanabilirse!
Kurallar bazen halkın yararına esnetilebilir. Karar mercii, o kuralları uygulama yetkisindekilerdir. En azından Türkiye’de böyledir!.. (Bakınız; Silopi’de kurulan mobil mahkeme)
* * *
“Derbi öncesi gerginlikten sonra/maçtan önce” iki başkan... İkisinin de yüzünde güller açıyor. Tatlı tatlı muhabbet ediyorlar. Yetmiyor, Başkan Polat şeref tribününe uzanan Fenerbahçeli taraftarlarla tokalaşıyor.
Nerede yapıyor bunu?
Fenerbahçe Başkanı’nı alkışladı diye neredeyse kulüpten aforoz edilmesi düşünülen “selefi” Özhan Canaydın’ın oturduğu koltukta!..
Ya olmasaydı?..
Aziz Yıldırım somurtup otursaydı. Adnan Polat jest ve mimikleriyle tribünleri protesto etseydi?
Bu derbi “mor menekşe” şarkısıyla mı biterdi; cenaze marşıyla mı?
* * *
Bu sorular uzar. Teknik, taktik ve bireysel özverilere kadar uzanır. Hatta sonuç bile sorgulanır:
Mesela Kazım, belki de ilk defa kendine değil takıma oynamasaydı? Türkiye’deki futbol yaşamının en şanlı mücadelesini vermeseydi rakip stoperlerle...
Emre, Galatasaray kimliğinin kompleksiyle, oynayacağına konuşmayı ve oynatmamayı tercih etseydi; böyle mi olurdu tabela?
Baros’un ayağı kırılmasaydı mesela... Keita “manyakları” oynamasaydı?
Maçın hemen başı... Vederson’un dışarıdan aldığı topla Fenerbahçe gol atıp hakem geçerli saymayınca, Fenerbahçeli futbolcular “Nasıl olsa yine atarız” tavrı yerine itiraz için hakemin etrafını sarsaydı.
Skor belki aynı olurdu, ama sadece hakemin mi başı kanardı?
* * *
Açıkça yazmak ve söylemek lazım:
Her türlü olumsuz gelişmeye gebe bir derbi, en az zararla bitti. Hatta kârla... Futbol adına kâr.
Yetkisiz ve sorumsuzların hakemi eleştirmelerine, düşük zekalı taraftarların Adnan Polat ve Aziz Yıldırım’ı beğenmeyecek olmalarına aldırmayın siz.