Sezon içindeki “taktik ve stratejik” şikayetleri bir yana koyarsak, “kusursuz” değil, ama “adil” sınırları içinde kaldı Süper Ligimiz.
İlla sorun aranacaksa, mesele hakemlerimizin standardı ve performansı ile başlayıp yine onunla bitti bildiğiniz gibi.
Günümüzün ve geleceğin sorunu futbol terörü öyle ağır cezalandırıldı ki, bunun olumlu sonuçları yaşanacaktır önümüzdeki süreçte.
Şike mikrobu da kontrol altındaydı. Ölmedi, ama bulaşma gücünden çok şey kaybetti son yediği şamarla.
Yani, hiçbirimiz memnun olmasak da “durum fena değil” misak-ı milli sınırlarında.
* * *
Esas problem Milli Takım.
Kritik bir dönüm noktasındaki Milli Takım’ın yurtdışındaki futbolcu nesillerimizle halledilmesi gereken sorunları var.
Malum, Süper Ligimiz’deki takımlar yabancılara zimmetlendiğinden bizi kurtaracak olan Avrupa’daki çocuklar.
İşte böyle bir dönemde bürokrattan belediyeciye, hatta sağlık sektörü liderine kadar her isim akla gelir de Futbol Dünya’sının ikinci; bilemediniz üçüncü ismi Şenes Erzik niye es geçilir?
Hatta adı bile hatırlanmaz.
HHH
Bakınız, bazı görevler ve isimler vardır ki, el ile eldiven gibidirler. Ya bir aradadırlar ya da nezaket icabı o işin feriştahından “olmaz” alınır.
Mesela, Galatasaray’da seçilen bir başkan ancak Fatih Terim’in “olmaz”ından sonra yeni teknik direktör arar.
Şenes Erzik de Türk Futbolu’nun mihenk taşıdır. Havuzu kurup tüm kulüplere çağ atlatmıştır. Bugün ne varsa birazı onundur. Uluslararası futbol kariyeri ise tavandadır. Kravatlı futbolda ondan öte Türk yoktur.
Neden kimse sormuyor “Federasyon Başkanı olur musun” diye?
* * *
Çok derin bir konu ama kısaca özetleyelim:
Futbol Federasyonu’nun yeni genel kurul oluşumu ile delegelerin ağırlığı Süper Lig kulüplerine kaymış, o kulüpler de “Kulüpler Birliği” kurup dizginleri eline almıştır.
Gündelik şikayetler, sızlanmalar falan hep vitrin.
Hiçbiri, gücü Şenes Erzik gibi bir isme devretmek “gerekirse müdahale etmek fırsatını yitirmek”, “gerçek bir kontrol altına girmek” istemez.
Bu arada Milli Takım ve yurtdışındaki futbolcu neslimiz doğru dürüst kucaklaşamıyorsa, koca Süper Lig’den Milli Takım çıkmıyorsa, pek fark etmez sezonluk yaşayanlar için. Yeter ki, şampiyonluk kaçınca bağırabilecekleri, kızgın taraftarlarına hedef gösterebilecekleri, maniple edemeseler bile “etmiş havalarında” rakiplerin ayarını bozabilecekleri, önüne siyah çelenk koyup caddelerde protesto edebilecekleri federasyonlar, federasyon başkanları olsun.
“Ama ne eskiler ne de adaylar boyun eğecek adamlar değil” mi?!
Sorun değil!
Bakın Mahmut Özgener bıraktı gitti.
Yeni gelecek başkan da ya “uyar” ya “gider”.
Kulüpler Birliği’nde çareler tükenmez.