Açın internet’i bakın!.. Olay “aşiret kavgası”na dönmüş. Hani bilye oynayan çocukların sokak dalaşı, önce ebeveynlerin sonra abla/ağabeylerin, nihayet aşiretin karışmasıyla meydan muharebesine evrilip bir dizi cenazeyle sonuçlanır ve geride nesiller sürecek “kan davaları” bırakır ya...
İşte öyle.
Bilyeleri mermi çekirdeklerine, çekilen kulakları kesilen uzuvlara dönüştürme hazırlıkları yapılıyor elektronik alemde...
* * *
Yangın var yangın!
Masum bir futbol maçında Fenerbahçeli futbolculara dayak atan magandalar, kendi ağırlıkları kadar odundan daha büyük bir ateş yaktılar.
Şartlar da yardım ediyor tabi...
Çünkü mağdurlar çocuk yaşında. Racon belli. Fırsat mükemmel.
“Aman işi büyütmeyin” diyenlere yanıt ortada:
“Yok mu bunların ağabeyleri” derler adama!
* * *
Ne alakaysa Fenerbahçe - Pendikspor maçına veriliyor adres:
“Geçmiş olsun çocuklar. Yanınızdayız.
2 Ocak 2011 Pazar saat 14.00’de Dereağzındayız”
İmza: Facebook’taki Fenerbahçe Cumhuriyeti.
“2 Ocak 2011 Pazar saat 12.30’da Kızıltoprak’ta bulunan dernek binamızda buluşacağız”.
İmza: Genç Fenerbahçeliler
Florya’daki dayak olayından sorumlu tutulan Ultraslan ne yapıyor peki?
En iyi savunma hücum diyor:
“Abdi İpekçiyi yıkmaya geliyoruz”.
Ne için?..
29 Aralık’ta Galatasaray - Fenerbahçe Ülker maçı var.
* * *
Rota açık. Kargo uçuk. Kaptan kaçık...
Beklenen; kan ve acı...
Ardından sezonlar boyu sürecek kan davası.
En sonunda kuzu pilav sofrası.
Yani barış.
Tabi ortada barışmaya değer bir spor ortamı kalmışsa.
* * *
Şimdi açıkça yazayım:
Kimse ümitlerini “Sporda Şiddet Yasasına” bağlamasın. O yasa ortalığı düzeltmek için değil, daha berbat olmasını önlemek için.
Yasayla birkaç yeni yetmenin gözünü korkutabilirsiniz, ama sporda şiddetin profesyoneli olmuş adama daha çok ceza verirseniz, kariyerini yükseltip gelirlerini arttırırsınız bir yandan.
Ayrıca her yasa, “yasanın kenarından dolaşacak kurnazlarla birlikte gelir” unutmayın.
Yani sporda şiddet artmaz, ama durmaz.
Çünkü toplumsal şiddetin bir parçasıdır ve çözüm eğitimdedir.
Gülmeyin. Eğitim şart.
* * *
Eğitim dediysek, ilköğretim müfredatına sloganlar eklemek sadece göz boyamaktır. İnatla, karınca kararlılığıyla, iyiyi güzeli teşvik ederek yapılır sosyal sorunların eğitimi.
Okulda olmaz. Sonunda sınav yoksa hiçbir öğrenci hiçbir programı ciddiye almaz.
Eğitim yaşamın içinde olmalı. En az çocukları berbat eden sokak eğitimi kadar gündelik yaşamın içinde ve en az onun kadar çekici...
Nasıl mı?..
Yapıldı, yapılıyor, kimse sahip çıkmadı.
Sporda şiddetin kendi medyası var. Şiddete karşı gibi görünen medyanın şiddet karşıtı pırıltılardan haberi bile yok. Olsa da umurunda mı?
Olumlu çabaları küçümseyip görmezden gelen, her olumsuzu ve dehşeti reyting malzemesi gören medya, bugüne kadar sporda şiddete körük tutan olmadı mı zaten?
Bitmedi, daha yazacağım. Lakin şu ana kadar yazdıklarıma kimse itiraz etmesin; bir dahaki ters köşede ispatlayacağım.