Bu “paye” sayın Adnan Polat’a “müessesedendir” naçizane!.. Şimdilik sadece ben... Sezon bitip hesap vakti geldiğinde muhtemelen Galatasaray’ın ezeli/ebedi tüm rakipleri de beni takip edecektir:
“Yılın Başkanı Adnan Polat”!
Onların motivasyonunu bilemem. Ama benimkini açıklayabilirim.
Sayın Polat’ı “yılın başkanı” yapan, “farklı” olmasıdır bence!..
Hiçbir başkana nasip olmamış “rahatlığı, sıra dışılığı, sözünü sakınmaması ve yönetme yeteneği” ile farklı!
Daha önce aynı “meziyetlere” sahip bir başkan varsa bile, bırakın ikinci kez seçilmeyi, her halde mazbatasını alacak kadar dayanamamıştır.
Siz niye başkansınız?
Farkı fark edip hakkını vermek lazım:
Bugüne kadar hiçbir başkan, kalecisinin en büyük rakibinden şikeli gol yediğini ima ederek maddi/manevi ve sportif sorumluluktan sıyrılmaya kalkmadı mesela.
“Hakemler” dedi, Federasyon” dedi, “teşvik” dedi, ama “yatak odama girdiler” demedi.
Sayın Polat’ınki “eşsiz” bir davranış! Müthiş cesaret. Hatta cüret...
Çünkü sorarlar insana; siz niye oradasınız?.. Neden yetki ve sorumluluk aldınız? Çıkan rezaletleri rapor etmek için mi, Galatasaray’ı rezalet çıkamayacak şekilde yönetmek için mi?
Kapını kilitlesene birader!
Bugüne kadar hiçbir başkan “Sözleşmesini feshettik” dediği bir futbolcusunun ertesi gün antrenmanda yerini almasına göz yummamıştır. Feshettiler mi, etmediler mi o da belli değil ya.
Ender görülen bir “rahatlık”. Hatta lakaytlık.
Leo Franco şikeciyse, nasıl girdi kapıdan, nasıl giydi eşofmanlarını da antrenmana çıktı?
Değilse, başkan düzeyinde suçlama nereden çıktı?
Karar versene birader!
Buraya kadar “dahili bedhahlar”. Bir de kulüplerarası “gaflet” var:
Hiçbir başkan, en büyük rakibini “Benim kalecime şike yaptırdın” diye suçlamamıştır bugüne kadar.
Reyting peşindeki yorumcu yapabilir, ama bir başkan asla...
Hiçbir başkan kendi “aczini” bu kadar açıkça ortaya koyamamış, geçip giden rakibini bu kadar ucuz ve çirkin suçlamamış, kendi camiasına bu kadar sorumsuz davranmamıştır.
Başkan marifetiyle şike
Şike bu kadar ucuzsa, alın size birkaç “otoşike”:
Galatasaray yönetimi, en büyük yıldızı Arda’yı rakibin spekülasyonları, tribünlerin sinkafı ve medyanın yıpratıcılığı ile baş başa bırakarak işini yapamaz hale getirmiş ve rakiplerinin kendisini geçmesini sağlamıştır!..
Kaç para aldılar acaba bunun için?
Başkan Adnan Polat, Dos Santos’un gelmesinin ardından “Kewell gitsin” önerisi ile hem kaos yaratmış hem de Kewell’ın ayarını bozmuştur. Ardından Nonda’nın biletini keserek Galatasaray’ı forvetsiz bırakmış ve rakiplerinin yolunu açmıştır. Kimle anlaşıp yaptılar bu şikeyi?
Bu ülkeyi bilmeyen Frank Rijkaard’a bilgi bile vermeyip, Hollandalı çalıştırıcının tanıdığı serbestliklere göz yumarak takımın var olan potansiyelini düşürmek bir tür şike değil mi?
Alemci Jo’ya ses çıkarmamak kimin ayarını bozar?.. Galatasaray’ın.
Kime yarar? Rakiplere...
Al sana şike.
Hem de yönetim eliyle... Başkan marifetiyle.
Geçmiş olsun Galatasaray’a
Ne yapalım şimdi; “Sayın Polat’ın kendi kalesine attığı goller midemizi bulandırıyor” mu diyelim?
Sayın Polat’ın “Bizim yediğimiz ve Fenerbahçe’nin attığı goller yüzünden içim rahat değil” açıklamasından sonra düşündüm, sordum. “Sayın Polat’a, Galatasaray’a zerre kadar faydası olur” fikrine ulaşamadım.
Olsa olsa, futbolu kemiren şike dedikodularını köpürtür, husumeti arttırır, bu ülkeye gelecek yabancı futbolcuların gözünü korkutur, çıtayı düşürür sonucuna vardım.
Kolay değil bunları göze almak.
İşte bu yüzden “yılın başkanı” adayım, sayın Adnan Polat.
Geçmiş olsun Galatasaray’a.