En "müsrif" olduğumuz kalem hangisidir size göre?...
Para mı?.. İnsan mı?.. Doğal kaynaklar mı?
Hayır;
"Zaman" ve "zeka"!
Üstümüze yok zamanı ve zekayı boşa harcamakta.
Bakın 1,5 aydır yeryüzü insanlarıyla birlikte gırtlağımıza kadar futbolun içindeyiz. Hani lafa gelince, "endüstri" dediğimiz, "Dünya’ya entegre olmaktan terörü bitirmeye kadar" olmadık görevler yüklediğimiz futbol...
Ne ürettik ülke ve insanlık adına bu kadar zamanda?
Hiç...
Ömer Üründül ile Mesut Özil yetmez
"Niye Güney Afrika’da yokuz" sızlanmasıyla başladık, "niye hakemlerimiz yok" diye yakındık, kapıldık gittik Dünya Şampiyonası'nın peşine.
El şampiyonluğu ile övünmek, elin futbolcusuna niyet etmek dışında var mı bir akıl yürütme?
Yok...
Vuvuzella’dan şikayet edip Ömer Üründül’ün anlatımı ile dalga geçmek ve Mesut Özil’e yas tutup tahminci ahtapotla yarış etmek midir bizim futbola katkımız?
Bu kadar mı çapsızız?
Bugünkü “11” otuz yıl önceki “13”
Bakınız, İsviçre "futbolda" bizim ayarımızda bir ülke. Dünya Şampiyonası'na katıldı ama sonunu getiremedi. Orada da futbol medyası var. Orada da televizyon programları yapılıyor futbol üzerine.
Merak ettim İsviçre'de yaşayan dostum Burak Şengüler’e sordum:
"Konu ne"?..
Sormaz olaydım!..
Mesela, geçen hafta SF1 kanalında yapılan futbol programında, Dünya’daki gelişmelere futbolun ayak uyduramamasıymış masaya yatırılan...
Her geçen yıl futbolda fizik kapasite arttığı için futbolun 10'ar kişilik takımlarla oynanması tartışılmış! Hesap yapmışlar; bugünkü 11 kişilik takımın fizik gücü 1982 dünya kupasında 13 kişiye denk gelirmiş.
Bilimsel analizlere göre, şimdiki İsviçre’nin 1982’deki Brezilya’yı sirkülase etmesi işten bile değilmiş.
Bu fiziksel güce dayanan futboldan dolayı, artık sahada boş alanlar azalması ve defansif oyun tarzının artması daha az gol, dolayısıyla daha az heyecan demek... Kafa patlatıyor adamlar; çare için.
Ceza sahası büyüsün, baraj uzaklaşsın
Kulüp dedikoduları ile başkan polemikleri olmayınca vakit bol... Akla bir sürü şey geliyor:
Ceza sahasının genişletilmesi ile penaltıları artırmak önerisi ileri sürülmüş mesela.
Serbest vuruşlarda baraj yapan oyuncuların 9.15 cm'lik uzaklığının 11 metreye çıkarılması önerilmiş.
Oyuncu değiştirme sayısının 4'e çıkarılması veya 3 oyuncu + kaleci değişikliği tartışılmış.
Uzatmaya giden maçlarda ekstra bir oyuncu değişiklik hakkı tanınması istenmiş.
Uzatma sonrasında kulübedeki oyunculara da penaltı kullanabilme hakkı tanınması fikri ortaya atılmış.
Uzatmaların 90 dakika sonunda 5'er penaltı kullanılmasından sonra, o skorla oynanması teklif edilmiş.
Ofsayt kuralının sadece ceza sahası içinde geçerli olması istenmiş.
Bir de “bizden” öneri
Hani nerede "Dünya Yıldızları peşindeki İsviçre takımları" asparagasları? Nerede kulüplerin transfer politikaları ile transfer sorumluları eleştirileri? Nerede teknik direktörlerden daha bilgiç yorumcular? Günlük ve yerel dedikodular yapılmadan, şike ihbarları yapılmadan spor programı mı olur ekranda?
Sakın "Halkımız öyle istiyor" demesin kimse. İsviçre’deki dostum Burak Şengüler de bizden... Ama orada kala kala, mantıklı ve bilgi yüklü programlara baka baka, bakın nasıl düşünüyor futbol hakkında:
"Ercan abi, bunların dışında benim aklıma gelen; (madem ki futbola teknoloji girmesine sıcak bakılmıyor) kale içinin çim yerine Roland Garros Fransa Grand Slam Tenis şampiyonasındaki gibi kırmızı toprak ile kaplanması... Bu şekilde topun çarptığı yerde iz ve topta kırmızı leke olur.”
Olmaz mı?...
Ama Burak kafa yoruyor.
Ne zaman adam olacağız biz? İsviçre’de ikamet edince mi?