19.04.2021 - 07:30 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de Başakşehir-Fenerbahçe karşılaşmasında yaşananlar geceye damgasını vurdu. Düşme hattından çıkmak için Fenerbahçe karşısında mutlak galibiyet arayan Başakşehir, ikinci yarıda 10 kişi kalmasına rağmen Fenerbahçe'ye zor anlar yaşattı.
Şampiyonluk yarışında maç eksiği ile lider olan Beşiktaş'ın puan kaybettiği haftada hata lüksü olmayan Fenerbahçe, Attila Szalai ve Pelkas'ın attığı gollerle karşılaşmadan 2-1'lik galibiyetle ayrılmayı başardı.
Beşiktaş ile olan puan farkını 2'ye düşürmeyi başaran Fenerbahçe'da karşılaşmaya damga vuran anları spor yazarları bugünkü köşelerine taşıdı. İşte Başakşehir-Fenerbahçe karşılaşmasının ardından spor yazarlarının görüşleri...
Futbolda mümkün olduğunca ayrıntıya özen göstermeye çalışırım. Dikkatimi çekti: Szalai beraberlik golünü attı, kenara koştu, elinde kırık olan kaleci Altay’ın formasını kaptı, golü O’na armağan etti.
Uzaktan bir İrfan Can göründü. Gelen ikinci bir oyuncu yok. Takımdaşlık böyle mi olur, takım ruhu böyle mi oluşur, bir takımın duygusu, coşkusu böyle mi pekişir? Bu kaleci Altay sizin takım arkadaşınız değil mi? Az mı maç kurtardı, az mı puan topladı? Altay’ın inanılmaz maçlarıyla az mı prim aldınız? Fenerbahçe’nin takım ruhu, dayanışması buysa, buralara kadar gene iyi geldi.
Fenerbahçe’de Emre Belözoğlu, İrfan Can... Başakşehir’de başta Aykut Hoca, Tolga, Giuliano, kaleci Volkan Babacan, Mehmet Topal... Daha takımda olmayan kaleci Mert Günok, Deniz Türünç, Hasan Ali... Say say bitmiyor. İki akrabanın maçı gibiydi.
Ancak Başakşehir “can”, Fenerbahçe “mal” derdine düşünce ortada akrabalık falan kalmadı. Maçın bir başka özelliği de, Süper Lig’in en yavaş hücuma çıkan, en fazla yan pas yapan iki takımın maçıydı. İlginçtir, ligin en ağır hücuma çıkan takımı Başakşehir “hızlı hücumla” ve mükemmel bir Ömer Ali vuruşuyla öne geçti. Fenerbahçe savunmasının yerinde olsam; kornerlerde, yan toplarda ailece rakip ceza alanı üstüne gitmem. Dönemiyorlar... Son maçta Gaziantep’den böyle bir gol yediler; aynı golü bu defa Başakşehir’den yediler.
Fenerbahçe gol öncesi, “faul var” diye uzun süre itiraz etti. Pelkas’a kalkan ayağa faul verilir miydi? Elbette verilebilirdi, çok maçta da veriliyor. Cüneyt Çakır bu pozisyonu ısrarla normal gördü. Ama bu gol için hakeme yüklendiğiniz kadar kendi özleştirinizi yapmak zorundasınız. Niye geri dönemiyorsunuz, kornerlere, yan toplara giderken niye savunma önlemi almıyorsunuz?
Valencia- Mahmut itiş kakışında iki futbolcu da sarı kartı hak etti. Ancak zaten sarı kartla oynayan Mahmut‘un bunu düşünmesi ve tahrik varsa bile kendini frenlemesi gerekirdi. Penaltıda topa uzanan Harun, topa değil, Gulbrandsen’in ayaklarına dokundu. Ama “penaltı canavarı”, kurtarışıyla bunu telafi etti.
Anlamakta gerçekten zorlandığım şu: Fenerbahçe son yarım saati bir eksik oynayan Başakşehir karşısında nasıl oluyor da bu kadar zorlanıyor? Harun iki metreden Chadli‘nin topunu çıkarmasa, Edin Visca‘nın penaltısını kurtarmasa, Fenerbahçe üç puanı asla kurtaramazdı. Hatırlayın; Gaziantep maçının son 20 dakikası da Fenerbahçe için büyük sıkıntılar içinde geçmişti.
Son dakika penaltısını bile atamayan, halen işin dramatik boyutunu anlamayan Başakşehir için işin şakası yok. Geçen yıl şampiyon olup tarih yazdılar, bu sezon küme düşüp tersten yeni bir tarih yazabilirler. Fenerbahçe’nin bu kadar etkisiz futboluna gerçekten şaşkınım: Ama bu sezon “kötü futbol, iyi sonuç”u alışkanlık haline getirdiler. Bu anlayışla ve bir maç fazlasıyla lider Beşiktaş‘la aradaki puan farkını ikiye indirdiler. Sanki “yürü ya kulum” durumu var.
Başakşehir galibiyeti ortaya koydu ki, Fenerbahçe henüz “uçmuyor” ama “Kartal’ın” peşini bırakmaya hiç niyetli değil. Çünkü “can derdindeki” Başakşehir’i kendi sahasında devirmek her takımın harcı değil. “Güzel futbol” da cabası.
Sahadan talepleri “muhafazakar” ile “radikal” kadar zıt kutuplarda olsa da Aykut Kocaman ve Emre Belözoğlu’nun yöntemi aynıydı. Her iki hoca, ayıp olmasa sahadan alıp eve götürecek kadar “topa sahip olma” arzusundaydı ve maç aynen öyle başladı. Bir ipte iki cambaz olunca maçın ilk çeyrek saati futbol yerine “şahane” geri paslar, “mükemmel” yan paslarla geçti.
Lakin daha istekli, daha organize olan, savunması kötü, forveti iyi sayılan Başakşehirdi. Daha doğrusu Fenerbahçe’nin aynı tarz rakip karşısındaki durgunluğu ev sahibini üstün gösteriyordu. Belözoğlu’nun Altay ve Gökhan gibi iki zorunlu değişiklik dışında kazanan takımı bozmamak için sahaya sürdüğü “orta saha ağırlıklı futbolcular” makine gibi oynayan Başakşehir orta sahası Tolga/Mahmut ikilisi yüzünden ileride çoğalamadı. Valencia yalnız kaldı. Hızlı Başakşehir kanatları Fenerbahçe beklerinin çıkmasına izin vermedi.
Topu ayağına alınca oyunu soğutan Başakşehir, Fenerbahçe’de ne tempo bıraktı ne organizasyon.Topu kazandığında şimşek gibi ileri çıkan Başakşehir 18. dakikadaki kontratakla Harun’u avladı. Kaleci Altay hastanede değil de Ömer Ali’nin şutunu kapattığı köşenin doksanından yiyen Harun’un yerinde olsaydı belki de mağlup duruma düşmezdi Fenerbahçe. Ama o zaman da silkinip kendine gelemezdi belki!
Evet… Golden sonra ve özellikle sakatlanıp çıkan Başakşehir sol beki Cemali’nin yerine Uğur’u alıp Ömer Ali ile kanat değiştirten Aykut Kocaman hamlesinden sonra Fenerbahçe reaksiyon vermeye başladı İrfan Can dar alandaki becerileri, Pelkas takipçiliği, Valencia ara toplardaki hızıyla Fenerbahçe’yi ileri taşıdı. Baskı pozisyon, pozisyon duran top kazandırınca, beraberlik 40. dakikada kornerden geldi. Caner’in kullanıp, Ozan’ın indirip Szalai’nin ağlara yolladığı top Emre Belözoğlu dönemi “yeniliklerinden” biriydi.
Bu kadar değil tabi… Belözoğlu’nun üçlü orta sahaya dönüş, Gustavo’yu skor alınana kadar kulübede bekletme, çizgide değil içeri kat eden orta saha kimlikli kanatlar gibi yenilikleri de var ve işe yarıyor işte. İkinci devre Antep maçının 2-1’e kadarki sürecindeki gibiydi Fenerbahçe. Pas oyunu oynayan sahip olduğu topla pozisyon sonlandıran, topsuz alanda da oynayan bir takım…
Ödülü Pelkas’ın Başakşehir golünün kopyasını atmasıyla geldi. Skor Fenerbahçe lehine 2-1 olunca Başakşehir yapabileceklerinin en kötüsünü denedi ve sinirlendi. Valencia’yı yere iten Başakşehir orta sahasının beyni Mahmut kırmızı kartla oyundan atılınca 60. dakikada on kişi kalan mağlup durumdaki Başakşehir’in hiç kazanma şansı kalmadı.
Artık Emre Belözoğlu için Gustavo zamanıydı… Mert Hakan çıktı Gustavo girdi ve Fenerbahçe savunmasına bir düğüm de o attı. Elinden sakatlık yaşayan Caner ise yerine Novak’a bıraktı. Aykut Kocaman ise Mahmut’un boşluğunu kapatabilmek için Mehmet Topal’ı sahaya sürdü. Fenerbahçe Sinan Gümüş ile yanıt verdi.Taktik savaşları iyi de… Bir anlık konsantrasyon eksikliği yetiyordu az daha! Emre Belözoğlu 84’de “maç bitti” değişiklerini yaparken kaleci Harun’un garanti golü kurtarmak için yaptığı penaltı ve penaltıyı bir kurtarışı var ki, Fenerbahçe için “kaderin değiştiği” andı.
İstediği kadar oynasın, istediği kadar üstün olsun, beraberlik bile bitirirdi Fenerbahçe’yi. 1-0 geriden başlayıp Başakşehir’den üç puan almak, “galibiyetten fazlası”… Belki de şampiyonluk habercisi Fenerbahçe için. İşin açıkçası, boş tribünlü bol virüslü hızlandırılmış sezonda puan cetvelinden önemli bir şey yok artık.
Fenerbahçe farkı 2'ye indirdi, bu hafta içi ligin kırılma noktası. Galatasaray ile Beşiktaş'ın, ligin zirvesindeki iki takımın, rakiplerinin maçlarının olmadığı haftaları kayıpsız geçmesi lazım ki, oynamadığı haftada Fenerbahçe'ye zarar verebilsinler.
Başakşehir maçı çok önemliydi, kazanamasa büyük darbe almış olacaktı. Bunu kazanınca maçsız haftada bir beklenti koyuyor ortaya. Beşiktaş, Sivas deplasmanında, Galatasaray ise Trabzonspor ile oynayacak. İki takım da puan kaybedebileceği rakiplere karşı çıkıyor, bu 2-1'in anlamı çok büyük.
Emre Belözoğlu'nun 4. maçı, 3 galibiyet ve 1 beraberlik, beraberlik de Malatya maçıydı. Penaltı verilse belki 4'te 4 ile gidecekti. Oynanan oyun kalitesine baktığımızda istekli, aidiyet duygusu yüksek bir takım.
Son 2 maça 7 yerli ile çıktı Emre Belözoğlu, sorumluğu daha çok isteyen bir takım. Pas kalitesinde ve oyunda eskisinden çok farklı değil. Eskiden bir şeyler yapmaya çalışmıyorlardı sadece, şimdi bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.
Harun Tekin için 23'te 10 penaltı kurtarmak önemlidir, sadece şansla anlatılamaz. Harun'un burada önemli bir duruşu vardır. Başakşehir kupa maçında ne oynadıysa, aynısını oynadı. Kupa maçında da korner sonrasında gol yemişti Fenerbahçe, bu maçta da yedi.
10 Bin TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!