23.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
TFF ile Kulüpler Birliği arasında yapılan toplantıda, 18 takım birden “Ligi oynayalım” dedi. Ancak “Ligi oynayalım” diyen 18 takımdan 7’si “Düşme olmasın” diye TFF’ye başvuruda bulundu.Bu teklifi yapan 7 takımın tamamı tehlike bölgesinde... Hem “Oynayalım” dediler, hem “Küme düşmesin” dediler. Orta oyunu mu bu? Küme düşmenin olmadığı bir ligde, diyelim ki, şampiyon adaylarından biriyle, tehlike bölgesindeki takım oynadı. Gene diyelim ki şampiyon adayı maçı haklı olarak kazandı. Bizim gibi “Öküzün altında buzağı arayan” bir ülkede “Bu maç şike”, “Aldılar”, “Sattılar” diye kıyamet kopmaz mı? TFF, bu teklifi görüşür ama uygulamaz, uygulayamaz. Niye?
1-) 2021 Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri gelecek yaz oynanacak. Bu bakımdan UEFA, üye ülkelerden ligleri en geç 15 Mayıs’a kadar bitirmesini isteyecek. 21 takımlı ligde, takvimi ne kadar sıkıştırırsanız sıkıştırın, 15 Mayıs’ta lig bitmez. 2-) Türkiye finallere gidecek. Şenol Güneş haklı olarak, milli takım için uzun süreli kamp isteyecek. Hem sezon içi, hem sezon sonu için en az 2-3 hazırlık maçı yapacak. 21 takımlı ligde milli takıma ve Şenol Hoca’ya bu zamanı tanıyamazsınız.
3-) Süper Lig’de düşme olmazsa, alt liglere, 1. lige, 2. lige, 3. lige bunu anlatamazsınız. Onlar da “Küme düşme olmasın” diye kapınıza dayanırlar. Süper Lig’i emsal gösterirler, mahkeme kapılarına kadar giderler. 4-) Bu “Küme düşme olmasın” uygulamasını bir defa yaparsanız, her sezon sonunda aynı kaos yeniden ortaya çıkar. 5-)Kulüplerin en büyük geliri naklen yayınlar... Kulüpler pastadan daha fazla pay almak isterken, lig 21 takım olursa, bu pasta daha da küçülecek. Bu zaten batık olan kulüpleri çok daha fazla zora sokacak.Biliyorum, TFF’ye siyasi baskı, bölgesel baskı, her türlü pres uygulanacak. Buna rağmen bu karar çıkmaz. Hayal görmeyin.
Küme düşmenin kalkmasını isteyen 7 kulüp büyük ihtimalle, siyasi güçlerini, bölgesel etkilerini TFF üstünde bir baskı unsuru olarak kullanacaklardır. Ama şu unutulmasın;Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakan’dı, doğduğu yer olan Rize, yetiştiği semt Kasımpaşa, Süper Lig’den düştü. Kasımpaşa, bir Play-off finalini kaybedip Süper Lig’e çıkamadı. Sayın Erdoğan’ın Divan Kurulu üyesi olduğu Fenerbahçe iki sezon son haftada şampiyonluğu kaybetti. Diyeceğim o ki, bu işe siyaseti falan karıştırmayın, olmaz. Bırakın futbol kendi doğal mecrasında aksın...
TFF Başkanı Nihat Özdemir, 7 kulübün “Küme düşmesin” müracaatını gündeme aldıklarını söyledi ya, kamuoyunda bu sanki küme düşme kalkıyor gibi algılandı.Nihat Özdemir, Kulüpler Birliği toplantısında birkaç arkadaşıyla birlikteydi. Kendi başına karar verme yetkisi yok. Elbette bunu yönetim kurulu toplantısına götürecek. “Gündeme aldık” ifadesi bunun içindi.Ayrıca Nihat Başkan, kendine gelen her topu önce göğsünde yumuşatır, ayağına indirir, sonra kontrollü biçimde pasını verir. Nihat Başkan’ın bu “Uzlaşıcı” tavrı, bu konudaki kararlılığı ile karıştırılmasın. Kulüpler Birliği toplantısından sızanları okudukça anlıyoruz ki, çoğu kulüp salgın felaketini, kendi çıkarı adına fırsata çevirmek istiyor. Herkes puan cetvelindeki durumuna göre pozisyon alıyor. Yazık, yayıncıdan para tahsilatı dışında, neredeyse kulüplerin hiç ortak bir yanı yok. Bu anlayış doğru değil...
Fenerbahçe taraftarı iki eski beki Gökhan Gönül ile Caner Erkin’in transferine sıcak bakmıyormuş. Benim bildiğim, bu iki oyuncu Fenerbahçe’den gönüllü ayrılmadılar. Ayrılmak zorunda kaldılar.Üstelik özellikle Gökhan Gönül’ün gittikten sonra, Fenerbahçe’ye karşı en ufak bir saygısızlık yaptığını görmedim, en azından hatırlamıyorum. Kaldı ki, Gökhan, üstüne atılan sahte dolarlar dahil, büyük hakaretler yedi. Allah’ı var, buna rağmen sesi soluğu çıkmadı, efendi ve saygılı duruşunu bozmadı. Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim...
Gazetelerde okuyorum; Fenerbahçe, Alper Potuk’u transferde takas için kullanacakmış. Hey gidi Alper Potuk... Neydin, nerelere düştün... Fenerbahçe ile Galatasaray’ın seni kapmak için nasıl mücadele verdikleri dün gibi aklımda...Bu ülkenin en büyük futbolcusu olurdun. Çok büyük paralar ve sevgiler kazanırdın. Ama bu yolu seçmedin... Seni parlatan, sana inanan, senin uğruna seyirciyi karşısına alan Ersun Yanal’ın elinde bile bir hamle yapamadın, hatta Eskişehir’deki mevcut halini bile koruyamadın. Yanlış yaptın... Kendine yazık ettin, futboluna yazık ettin, bize yazık ettin... Allah vergisi süper yeteneklerine ihanet ettin...
Trabzonsporlu Sosa için özellikle son günlerde Arjantin kaynaklı transfer haberleri okuyorum. Ne kadar doğru bilemem. Ama şunu biliyorum: Sosa, Trabzonspor’daki parayı, sevgiyi ve huzuru bir başka kulüpte bulamaz.Sosa, ilerleyen yaşına rağmen, Trabzon’da adeta “İkinci bahar”ı yaşıyor. Sosa’nın ülkesine giderek yazını kışa çevireceğini beklemem. Buna rağmen Trabzonspor dikkatli olmalı... “Kaçan balık büyük olur” diyeceğim ama, zaten Sosa “Büyük balık”...
Almanya’da lig başladı. Üstelik bu kadar araya rağmen çatır çatır oynadılar. Öyle kaçak güreşmediler... İlk hafta maçları sonunda merakla bekledim. Acaba bir koronavirüs vakasına rastlanır mı diye... Neyse ki bugüne kadar öyle bir haber gelmedi. Şimdi, aradan sonra ikinci hafta maçları oynanıyor. Umarım bu hafta da kazasız belasız geçer.Çünkü futbol dünyasının gözü Almanya’da... Lige başlamak için ölçü ve örnek Almanya... Aman bir tatsızlık, bir olay, bir vaka çıkmasın. Umutlar kırılmasın, moraller bozulmasın.
Sözcü’de okudum, Beşiktaş taraftarı ile yıldızı bir türlü barışmayan ve Feyenoord’a kiralık olan giden Oğuzhan, aldığı ücretten fedakârlık yaparak Kartal Yuvası’na dönmek istiyormuş. Şuna inanıyorum: Sergen Yalçın Hoca, topa hükmeden oyuncuları sever. Sergen Hoca’nın elinde bir başka Oğuzhan izleriz. Dilerim bu büyük buluşma gerçekleşir.
Galatasaray bir öncesi sezon başında Onyekuru’yu alamamıştı. Devre arası “Yandım Allah” diye Onyekuru’yu kiraladı. Şimdi bakıyorum, Onyekuru’ya Komşu’dan talip var... Olympiakos istiyor.Galatasaray’ın yerinde olsam, geçen sezon yaptığım hataya düşmem, transferde bütün gücümü öncelikle Onyekuru için harcarım. Takımı bu kadar hızlı hücuma taşıyan, golleri ve asistleri ıskalamayan Onyekuru’ya ciddi anlamda ihtiyacı var...Üstelik Onyekuru’nun Galatasaray aşkı bilinirken...
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, daha yeni, Divan Kurulu toplantısında açıkladı. Pahalı ve sınırsız transfer yapma şanslarının olmadığını çok açık söyledi. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi aylardır, “Küçüleceğiz, gençleşeceğiz” diye yırtınıyor. Galatasaray 2. Başkanı Abdurrahim Albayrak maaşları indirmedikleri taktirde batacaklarını söyledi.Bu çok açık ifadelere rağmen bakıyorum, transfer rüzgârı, fırtına gibi esiyor... Kasıp, kavuruyor. Başkanların söyledikleri ile transfer haberleri arasında müthiş bir uçurum var. Aman bu uçurumdan aşağıya düşmeyelim.
Galatasaray 2. Başkanı Abdurrahim Albayrak, başkan Mustafa Cengiz’in ameliyatından sonra operasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Dursun Buğra için, “İyi ki Dursun Buğra hocamız var, elleri dert görmesin” diye bir açıklama yaptı.Dursun Hoca’mı Çapa Tıp Fakültesi’nden, efsane Prof. Kaya Çilingiroğlu’nun asistanı olduğu dönemden beri tanıma şansım oldu. Samimi söylüyorum, Dursun Hoca, titizliğiyle, duruşuyla, araştırmalarıyla daha o günlerden kariyer merdivenlerinden zirveye çıkacağını belli etmişti. Dursun Buğra Hocamız, bugün çoğu hocamız gibi dünyada saygı gören, önerileri dikkate alınan, hatta paylaşılamayan bir konumda... Şu salgın günlerine kadar dünya çapındaki hocalarımızın değerini bilemedik, gerekli saygıyı gösteremedik.Varlıklarından onur duyduğum ve güç aldığım birbirinden değerli dünya çapındaki hocalarımıza selam olsun. Elleri dert görmesin...
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Amerikan Hastanesi’nde ağır bir mide ameliyatı geçirdikten bir gün sonra aynı hastanede ikinci torunu doğdu. Hayat böyle bir şey... Aynı anda üzüntü de var, sevinç de... İnsanlar hayatı programladıklarını sanıyorlar ama, hayat insanları programlıyor. İyiye kötüye, her şeye hazırlıklı olmak lazım...
Bu günler salgın günleri... Dünya canının derdine düştü. Ama bu günlerde gördük ki, biz şimdiye kadar sağlık sektörüne ve çalışanlarına gerekli ilgiyi ve desteği gösterememişiz.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir Hastanesi’nin açılışında İstanbul’un bütün dünya için bir sağlık merkezi olacağını söyledi. Ülkemizde gerçekten birbirinden önemli üniversite hastaneleri, özel hastaneler var. Hekimler var, teknik ve yardımcı personel var.Her hastaneye büyük saygı duymakla birlikte benim için Çapa Tıp Fakültesi’nin yeri ayrıdır. Çapa Tıp Fakültesi dünya çapında hocalar yetiştirdi, o hocaların büyük bir bölümü ayrılmış olsa bile halen genç doktorları yetiştirmeye devam ediyor. Pandemi döneminde çok önemli ve ağır bir görev üstlen. Hepsinin altından başarıyla kalktı.
Çapa Tıp Fakültesi, bu vazgeçilmez rolüne rağmen fiziki olarak çökmek üzere... Fakülte ve hastanesi Çapa’da, şehrin göbeğinde... Bir ara taşınması, hatta bir başka değerli üniversite Cerrahpaşa ile birleştirilmesi bile konuşuldu.Kısa keseyim: Çapa, Türk sağlık sektörü için vazgeçilmezdir. Bulunduğu yerde yeniden inşa edilebilir. Hatta gökdelenlerin yükseldiği bir ortamda biraz daha yükseklik verilerek kapasitesi arttırılabilir.Çapa’yı bulunduğu yerde yenilemeye devletin gücü yeter... Hatta bu konuda güçlü firmalar bile destek verebilir. Çapa, Türk Sağlık sektörünün “kırmızı çizgisi”dir ve mutlaka yenilenip, modern hale getirilmelidir.
CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!