07.04.2014 - 05:37 | Son Güncellenme:
İkinci sarı kartla atıldığı 87. dakikada alkışlandı iyi mi?!..Yahu bunları yöneten birileri yok mu kulübelerde, tribün için her şey “çıkar sağlamakta” mı başlayıp biter, derbisi buysa bu futbol nereye gider?***Oysa nasıl bilirdik biz derbileri?İyi ya da kötü anıların masaldaki sihirli fasulye hızıyla boy verdiği münbit bir topraktı derbilerin oynandığı zeminler...Destanlar burada yazılır... Kahramanlar buradan çıkar. Hayal kırıklığının tribünlerden taşıp memleket sokaklarını sarmasına 90 dakika yeter de artardı.İster Süper Lig şampiyonluğuna abone ol, ister Avrupa’yı komşu kapısı yap, yılda en az iki kere futbolun büyük bilek güreşinde üstün değilsen hiçbir şeyin tadı yoktu...İki şey yasaktı derbilerde:Sorumsuzluk ile terbiyesizlik.İkisi de tavan yaptı dün gece.***Yine de Galatasaray’ın galibiyeti kutlu olsun.Bu maça Mancini’nin antrenmansız Drogba’yı koymaktan ve Selçuk’u yok etmeye çalışmaktan başka katkısı varsa ona da helal olsun.Başta Drogba ve Sneijder, tüm yabancılar giderayak anlamışlar Fenerbahçe derbilerinin önemini...Ama yanlış anlamışlar ki, yanlış tepki verdiler ve Fenerbahçe 10 kişi kalana kadar sindirmeyi, tahrik etmeyi tercih ettiler.Centilmence değilse de işe yaradı.Ondan sonrası çorap söküğü zaten.Derbi hafızamıza gelince; ona karanlık bir sayfa daha eklendi sadece.Milliyet
Kardeş derbisi (Uğur Meleke)Galatasaray yetenekli oyunculardan kurulu ama fazla tecrübeli bir takım. Semih-Telles hariç dün 11’de çıkan saha içi oyuncuları ya 30 üstü, ya da Selçuk-Burak gibi 30’un kıyısında. Bu tecrübedeki oyuncuların üç cephede çok az alternatifle Nisan’a gelmelerinin de sonucu istikrarsızlık. Galatasaray ligde tepe performansıyla dip performansı arasında en fazla mesafe olan takım. Dün özellikle maçın ilk bölümünde yine tepe performanslarından kesitler sundular. Ama bu performansları sezonun geneline yayamadıkları için lider Fenerbahçe’nin 10 puan gerisindeler.Dünkü maçın kırılma anı, şüphesiz Emre’nin kırmızı kartı. Kahramanı, büyük maçların golcüsü Sneijder... Ama kilit adamı yine Fenerbahçe savunmasını, özellikle Bekir’i zor durumlara düşüren Drogba... Neredeyse üç sene önce, Chelsea’deki son sezonunda (Şampiyonlar Ligi finalinin kahramanı olup kupayı da getirdiği halde) ligde sadece 16 maça 11’de başlamıştı Drogba. Çünkü artık 33 yaşındaydı ve Londralılar ondan ekonomik faydalanmaları gerektiğini biliyorlardı. Fildişili şimdi 36 yaşında. Ve Mancini maalesef ondan en efektif biçimde faydalanmayı bilemedi. Drogba’nın bu sezon en üst düzey oynayacağı 15-20 maç olmalıydı, 35 değil. Dün de onlardan birini oynadı ama kupada Elazığ deplasmanında da ondan aynı performans beklendiği için sezonun bütününde herkesi memnun edemedi.***Tabii dünkü derbiyi de diğer birçok GS-FB derbisi gibi sadece futbol enstrumanlarıyla açıklamak mümkün değil. Dün maça iki keskin sirke sinir harbiyle başladı, Emre ve Melo. Her iki tecrübeli oyuncu, 40 dakika boyunca oyunu ziyadesiyle gerdiler ve sonunda küpüne ilk zarar veren Emre oldu. Ama belki onların bu bıktıran rahatsız edici davranışlarından daha da üzücü olan sakinliğiyle tanıdığımız oyuncuların bile garip bir şekilde bu ekosistemde nefes almayı başaramamaları. İki beyefendi, Gökhan’la Sneijder bile birbirlerine girdiler dün gece. Oysa hep söylüyorum: Bu derbi, dünyada aynı aileden iki kardeşin iki farklı takımı tuttuğu belki de tek derbi. Galatasaray-Fenerbahçe arasında ne Celtic-Rangers gibi mezhepsel, ne ManU-Liverpool gibi sınıfsal, ne de Inter-Milan gibi siyasal bir görüş farklılığı var. Çoğumuzun ailesinde bir kardeş Galatasaraylı, bir kardeş Fenerbahçeli değil midir Allah aşkına? Dün eminim sahadaki futbolcuların da yüzde 90’ının ailesinde onun takımını tutmayan bir kardeşleri, ya da bir ebeveynleri var. Sen şu derbilerde rakibine küfrederken, aslında kardeşine, aslında anana-babana küfrediyorsun be adam. Yazık...Milliyet
Pirus zaferi (Atilla Gökçe)Maaşallah (!) yerel seçim kampanyasındaki liderleri hiç de aratmayan “gergin” ve “çirkin” bir derbi izledik.Sarı kartlar havada uçuştu. Sorumsuzluk sınırı aştı, “kırmızı”ya ulaştı.Lig’in en kaliteli, en iddialı iki takımından futbol beklerken kavgaya tanık olduk.Maçı izlerken aklıma geldi söyleyeyim: Bir futbol maçında takımlardan beklenen elbette iyi futboldur. Güzel oyunu süsleyecek goldür, galibiyettir. Ama anlaşılan o ki hafta boyunca sosyal paylaşımlarla, mesajlarla, medya programlarıyla yaratılan hava gol ve futbolun ötesinde başka beklentilere de yol açmış.Taraftarların bir bölümü, ezeli rakiplerini düşman olarak görüyor. Düşmanla kavgaya tutuşup onları kavgada yenecek kahramanları bekliyor. Şampiyonluk yarışında ara açıldı ya, hınç, öfke ve nefret (bazılarına) golden, galibiyetten ve puandan daha anlamlı geliyor.Örneğin dünkü Melo’yu ele alalım... Sert, kırıcı ve kıyıcı bir mücadele sergiledi. Oyun içinde oyun oynadı. Futbolla tiyatroyu birbirine karıştırdı. Selçuk’un kullandığı duran topta, Sneijder’in golüne yaptığı asist harikaydı. Ne var ki futbolcu olarak ortaya koyduğu kalite ile davranışları uymadı. Sert fauller yaptı, itti - kaktı. Emre’ye karşı adeta savaş açtı. Hakemin ilk uyarılarına centilmence elini uzatan Brezilyalı, sonradan hak ederek gördüğü kartta bu defa elini “hadi be” anlamında protesto için kullandı. Emre’ye kırmızı kart doğru karar. Kışkırtıcı Melo, amacına ulaşmış sayılır. Ama o da ne? Rakibi sahayı terkederken yılışık ve şımarık bir çocuk gibi dilini çıkarıyor, alay ediyor. Bir meslektaşının en zayıf anında onu aşağılamaktan geri kalmıyor.Şimdi sormak gerekiyor: Dün geceki galibiyetin tek golüne asist yapan, rakibini attıran, sonra kendi atılan Melo bir kahraman olabilir mi? Tribünlerin alkışıyla duşa gittiğini gördük. Sorumuzun yanıtını aldık.Dev (!) derbinin futbol seviyesi oldukça düşüktü. Galatasaray golden sonra fişi çekti. Fenerbahçe 10 kişi kalınca kontrolsuz, plansız oyunla sonuca razı bir havaya girdi. Böyle olunca itişip kakışmalar, sırnaşmalar, sataşmalar birbirini izledi.Fenerbahçe bir maç kaybetti, zengin stokundan 3 puanı Arena’da bıraktı, yoluna devam etti.Galatasaray hem moral kazandı, hem de ikinci sıra için sağlam bir pozisyon aldı. Ama kaybettikleri de var.Mancini ile Selçuk’un anlaşmazlığından, kulübeye bırakılan formadan anlıyoruz ki...Bu bir Pirus zaferi! Bedeli pahalıya patlayacak bir zafer!Milliyet
Maçın galibi Melo (Sinan Engin)Dünya Derbisi deniliyor, hangi dünyanın derbisi bu? Bizim küçük dünyamızın derbisi... Bir hakem düşünün, herkes birbirine vuruyor, göz yumuyor. Saha içinde futbolcular düşünün, tekme, yumruk, dirsek atıp birbirlerinin üstüne yürüyorlar; koskoca derbide bir tane gol oluyor, pozisyon, atak, paslaşma, futbol yok... Sonra biz buna Dünya Derbisi diyoruz... Hangi dünya bu? Bu bizim küçük dünyamızın derbisi.Emre Belözoğlu’nu çok eleştirip yerden yere vurduğumuz zamanlar oldu. Ama dün ona yapılanlar çok üzücüydü. Resmen dayak yedi. Melo’nun oyununa geldi ve atıldı. Daha doğrusu Melo onu attırdı. Ama Bülent Yıldırım, Melo’nun yaptıklarına göz yumdu. Bu ağır tahrik Emre’nin atılmasına neden oldu.Bu maçın teknik analizini yapmak çok zor. Orta sahada zaman zaman iyi paslaşmalar yaptı her iki takım da ama sonuca gidilecek paslar atılamadı. G.Saray istediğini aldı. Zaten F.Bahçe şampiyonluk ipini neredeyse göğüsledi. F.Bahçe bu maçı G.Saray’dan daha az kazanmak istedi. Bu maç G.Saray’da bir çok sıkıntının üstünü örttü. Bu galibiyet Mancini’yi kurtardı. Belki Ünal Aysal’a gelecek tepkiler Wesley Sneijder’in golüyle savuşturuldu.Ancak Melo ortamı gerdi, rakibi 10 kişi bıraktı. Gol atmasa da, gol pası vermese de ‘maçın adamı’ oldu. Melo’nun hareketleri G.Saraylılar’a hoş gelebilir ama futbolseverlere hiç hoş gelmiyor.3 PUAN İÇİN HER ŞEY MÜBAH!Kazanmak için dün akşam her şey mübahtı. G.Saray önemli bir 3 puan aldı. F.Bahçe sadece prestij kaybetti. Ama dün gece bu derbide gerginlik bir daha arttı.Uzun zamandır oynamayan Drogba dün oynadı. Bir oyuncu için uzun zaman sakat denildikten sonra nasıl 90 dakika sahada kalıyor anlamıyorum. Selçuk İnan’ın Mancini ile yaşadığı kavga ortada. Oyundan alınırken yaptığı hareketle ‘Alın formanızı, artık istemiyorum’ der gibiydi.Bu galibiyet bir şeylerin üstünü örtmesin. G.Saray’da büyük sorunlar var. Bu galibiyet Mancini’nin kellesini kurtardı ama Ünal Aysal’ın bu sorunları bir an önce bitirmesi lazım.Vatan
Derbi değil kaos! (Güntekin Onay)Futbol değil 'Rugby' maçı gibi başladı. G.Saray ilk düdükle sert, agresif ve kararlı göründü. 9. dakikada gelen şık gol ilk yarıda bize sahada oynanan oyunun 'Futbol" olduğunu hatırlatan tek enstantaneydi. Felipe Melo'nun tekte verdiği öldürücü pası Wesley Sneijder çok klas bir vuruşla ağlara gönderdi. 1-0'dan sonra sertliğe fazlası ile cevap veren bir F.Bahçe vardı.İlk 7 dakikada Selçuk ve Melo'ya çıkmayan kartlar ile başlayan kavga daha sonra Emre'nin cevabı ile şiddetlendi. Emre sert oyununu sürdürünce 2. sarıdan atıldı. Hatta açık konuşalım: Emenike'nin Selçuk'a, Topal'ın Melo'ya ve Alves'in Sneijder'e hareketleri de kırmızı kart olabilirdi. Keza ilk 45 dakikada Melo'nun sahada kalması da hakem toleransıydı. Ortamı geren, tüm fitilleri ateşleyen Melo'ydu.DÜŞMANCA DAVRANIŞLAR!Dünyanın her tarafında maç izliyoruz. Ben bu kadar oyun kuralları dışında oynanan bir maç daha görmedim.Yazık değil mi ligdeki diğer takımlara? Bu ayrıcalık neden?Kurallar mı farklı?FIFA kokartlı, formda ve yetenekli hakem olarak nitelendirdiğimiz Bülent Yıldırım hadi derbinin ruhuna uygun hareket etti ve oyuncuları sahada tutmak istedi diyelim. Peki, uluslararası düzeye gelmiş 2 takım futbolcularının birbirlerine olan düşmanca davranışlarına ne demek lazım ? İkinci yarıda ortam daha sakindi. Maçın başından itibaren hücumda hiçbir varlık gösteremeyen F.Bahçe 10 kişiyle G.Saray'ı zorlayamadı.YA FARK 3 PUAN OLSAYDI?Futbol kalitesinin son derece düşük olduğu derbi sertliklerinin yanında çıkan ve çıkmayan kartları ile hatırlanacak. Şık gol ve Drogba'nın direkten dönen topu ile Burak'ın 2. yarıda karşı karşıya kaldığı pozisyonlar dışında futbol heyecanından uzak kaldık. Ancak yine de sadece futbol penceresinden bakarsak hak eden kazandı.Yabancı bir futbol adamına dünkü maçı izlettirseniz sahada yaşananlara ve tek bir pozisyon bile bulamayan F.Bahçe'nin bu ligde açık farkla lider olduğuna inanmazdı. İşin bir başka boyutu da şu: Dünkü maç 13 puan değil de 3 puan fark ile oynanmış olsa bugün işin içinden çıkılmaz kaos ile dolu bir futbol girdabına girmiştik.Vatan
Derbiye yakışmadı (Osman Şenher)Türkiye’nin en iyi takımlarından iki tanesi Galatasaray ve Fenerbahçe. Hepimiz heyecanlanmıştık. Futbol keyfi yaşatırlar diye düşündük. Her zaman olduğu gibi gene hevesimiz kursağımızda kaldı. 13 sarı, 2 kırmızı kart ve bu kartların çoğu pozisyon harici sertlikten. Düşünebiliyor musunuz? Sarı-lacivertliler Arena’ya 13 puan farkla geliyor. Şampiyonluğu garanti gibi. Sormak lazım Fenerbahçeli futbolculara, ‘Bu stresiniz ve gerginliğinizin sebebi ne’ diye?Geliyorum Galatasaray’a. İlk yarı iyi mücadele ettiler. Gol de buldular. Rakip, Emre atılınca 10 kişi kaldı. Siz olsanız ikinci yarı nasıl bir Galatasaray sahada beklersiniz. İnanın Mancini’nin talebeleri öyle bir el frenini çektiler ki Fenerbahçe mi 10 kişi, iki takım mı 10 kişi anlayamadık. Rezalet bir futbola döndü görüntü. Herkes birbirine tekme atıyor, yere düşen kalkmıyor, gol pozisyonu yok denecek kadar az. Hakem ipin ucunu elinden kaçırmış, sahada zavallı durumlara düşüyor. Bütün futbolcular kendisini kandırmak için uğraşıyor. İşin özeti sarı-kırmızılılar üç gol pozisyonuna girdi, birini gole çevirdi. Sarı-lacivertliler ise hiç gol pozisyonuna girmeden maçı bitirdi. İşte bizim yılda 3.5 milyon euro alan yıldızlarımızın, taraftarlarına gösterdiği futbol bu kadar!Selçuk’un sakatlanıp sahadan çıkarken, Mancini’nin kendisini sahanın içine itmesi, daha sonra Selçuk’un formasını çıkarıp soyunma odasına gitmesi dün gecenin sarı-kırmızılılar adına kötü görüntülerindendi. Maçı izleyen herkes Selçuk Galatasaray’dan ayrılıyor mu diye düşündü?Galatasaray, bu galibiyetle aldığı 3 puanla ikincilik şansını devam ettiriyor. Ama görüntü o ki bundan sonraki maçlarında gene sorun yaşayacak.Sahaya baktığımız zaman Galatasaray’ın gene en iyisi bu maçın galibiyetinin en büyük kahramanı Melo’ydu. Rakip oyuncuların sinirini bozdu, Emre’ye kart göstertti. Ve sahada basmadık yer bırakmadı. Bir tek Melo’nun bu performansıyla Galatasaray nereye gider? Orda koca bir soru işareti var. Haftaya Melo yok büyük bir ihtimalle Selçuk sakat. Anlayacağınız bu galibiyetin Galatasaray’ı düzlüğe çıkardığını düşünmüyorum.Milliyet
Futboldan başka her şeye benziyor (Serhat Ulueren)14 sarı kart, 2 kırmızı kart, 1 gol, 1 direkten dönen top, 1 tane de kaçan net fırsat... Kısacası tam bir horoz dövüşü, kavga, küfür ve alabildiğince çirkinlik. İnanın tribünde bulunan taraftarlar futbolculardan çok daha iyi niyetiydi.2 takım oyuncuları bu maçın kasetini alıp izlesinler, şayet utanmazlarsa, yüzleri kızarmazsa alsınlar çocuklarına izletsinler. Oynadıklarına futbol diyebiliyorlarsa helal olsun(!) onlara.Dün 30 saniye doğru dürüst futbol oynanmadı. Bir ara 3 kişi yerde yatıyordu. Lig TV kameraları futbolculara yakın çekim yapmaya çekindi. Çünkü kimi yakından gösterse küfür ediyordu.Selçuk İnan 2 sezon önce takımın en önemli oyuncusuydu, sonra düştü ve dün pası zamanında atmadığı için tepki aldı, anında arka adalesini tuttu. Yani sakata yattı. Trip yaptı, formayı, bandı çıkardı. Böyle trip yapacağına Selçuk önce neden kötü oynadığına bakacak. Başarılıyken alkışlanıyordun, eleştirilmen normal değil mi? Senede 3 milyon Euro kazan, sonra taraftara hava yap.Büyük hayal kırıklığı oldu derbi. Dünyada zaten bizden başka izleyen yok bu maçı. Açık konuşalım, dünkü derbiyi İspanya, İngiltere, Almanya’da yayınlasalar, izleyenler bir yerleriyle güler. Bir daha Türkiye’nin T’sini ağızlarına almazlar. Yakın tarihte Real Madrid-Barcelona ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finallerini izledik. O maçlarda da gerginlik oluyor ama böyle değil.FELIPE MELO’NUN KREDiSi HiÇ YOKDün Bülent Yıldırım cesur olsa Alves, Eboue, Sneijder, Caner kırmızı görürdü. Emre Belözoğlu 34 yaşına gelmişin hala çocukça atılıyorsun. Bu ne öfke? Melo’ya ne demeli? Harika oynuyor, gol attırıyor ama rakibi kızdırmak için her şeyi yapıyor. Tahrik ediyor, gülüyor ve hiç olmayacak bir anda atılıyor. Yıldırım’a “Neden avantaj uygulamadın” dedi, atıldı. Haksız atıldı ama kredisi o kadar az ki...F.Bahçe 4-5 atardı!F.Bahçe; G.Saray’ı Şükrü Saracoğlu’ndaböyle yakalasa 4-5 golden aşağı atmıyor ama G.Saray 1-0’dan fazlasını bulamıyor. Sonuç olarak F.Bahçe çok üzülmedi, G.Saraylılar da 1-0’dan keyif alamadı. Çünkü ortada futboldan başka her türlü çirkinlik vardı.Vatan
Gerilim imparatoru! (Mustafa Anıklı)Ne puan farkının kapanma olasılığı var (En azından bu derbinin sonucuyla), ne de Galatasaray'ın şimdilik şampiyonluk şansına ulaşma (aldığı bu galibiyetle) ihtimali... Gelgelelim, Galatasaray ile Fenerbahçe, gazozuna bile oynasa, derbinin heyecanı bir başka...Daha ilk dakikadan itibaren öyle bir sinir harbi, öyle bir elektrik vardı ki, iki takım oyuncuları da gerginlik için elinden geleni esirgemedi! Örnek mi? Eboue... Diğer misal; Emre... Biraz Sneijder, biraz Gökhan derken, istenen gergin atmosfer daha ilk dakikadan itibaren oluşuverdi. Melo'nun çaktırmadan yaptıklarına profesyonelce(!) diyen çıkabilir ama futbolun güzelliğini, bu oyunun özelliğini kaybettiriyor.Galatasaray sahaya bir tek Drogba'sını monte ederek çıkarken, Fildişi Sahilli oyuncu, ilk yarı bir kez ortaya çıktı, pir çıktı. Direkten dönen şutu, Fenerbahçe açısından büyük şanstı. Sahadaki varlığı bile rakibi tedirgin etmeye yetiyor.Cim-Bom'un orta sahasındaki "yaratıcı futbolcu" fazlalığı işini kolaylaştırırken, Fenerbahçe'de ise Emre'nin "gerilim imparatorluğu" hiç de sağlıklı bir ortam hazırlayamadı. Belözoğlu, belli ki hırsından ne yaptığını bilmiyor. Ama Ersun hocanın da bu gelişmeyi görmesi gerekmez miydi? Sonunda olan oldu, kırmızıyı buldu.* * *Belli ki ikinci yarı iki takım oyuncuları da tembihlenmiş. O ilk 45 dakikadaki ağır tahrikler, yerini biraz olsun futbola bıraktı. Ama oyuncular, "Sakinleşin" uyarısını yanlış anlamış! Ne doğru dürüst bir pozisyon, ne de dişini gösteren bir takım vardı. Küçük küçük yoklamalar; o kadar...Hatta, 10 kişi kalan Fenerbahçe, ikinci yarının başlarında daha bir arzulu gibiydi. Ancak Emenike'nin forvette tek görünmesi, "Yalnız adam" olması değildi ki... Tek başına ne yapsın? Kuyt zaman zaman yardıma gitmeye çalıştı; o kadar...İkinci devredeki "gerilim politikası"nda bu kez roller, Sneijder ile Volkan'daydı. Ama kırmızı kart Melo'ya nasip oldu! Eğer Bülent Yıldırım, tartışmalarda futbolcuların söylediklerini duysa, ya da duymak istese, iki takımdan da birkaç oyuncu atılırdı. Şimdi işin yoksa, "Dudak okumadan ceza verilir mi?" sorusuna cevap ara!Galatasaray'ın aldığı bu galibiyet, ligin kaderini ne kadar değiştirir? Kaybedilen puanlar değil ama Fenerbahçe'nin cezaya ulaşan oyuncularının çokluğu ve bunların yokluğu, büyük önem taşıyor.Milliyet
Resmen kandırıldı! (Ersin Düzen)Milyonlarca futbolsever, günlerdir bu derbiyi izlemek için mi bekledi! Değeri milyonlarca Euro eden futbolculardan kurulu ve ligin ilk iki sırasındaki takımın dün akşam oynadığına ‘futbol’ mu diyeceğiz şimdi! Otursunlar ve maçın tekrarını izlesinler. Yaşananlardan ekran başında ben utandım, eminim bir çok taraftar da utanmıştır.Eğer bizim hissettiklerimizi, onlar da hissederse çıksınlar özür dilesinler, ‘sizi kandırdık’ desinler.Felipe Melo ve Eboue bir hafta boyunca F.Bahçe’nin ‘psikolojik’ olarak en zayıf, orta sahadaki ise en güçlü ve stratejik adamı Emre’nin üzerine oynamak için kafa yormuşlar.Bunda da başarılı oldular. Emre onlara uyum sağlayınca, gereksiz 2 kartla kırmızı kart gördü.O ana kadar, G.Saray beklenen baskı ve müthiş presle rakibini sahasından çıkarmamış ve istediği golü de erkenden bulmuştu. Emre’nin atılmasından sonra da ibre tamamen sarı kırmızılılara döndü. Devre bittiğinde, Sneijder’in golü ve Drogba’nın direkten dönen şutu dışında ‘futbol’ adına tek kelime etmek mümkün değildi.Hakem çok kötüydüİkinci yarı, F.Bahçe fizik gücüyle ayakta kalmaya çalıştı. G.Saray ise adeta tek golü yeterli görerek ve rakibinin 10 kişi oynadığını unutarak tempoyu arttırmadı; açıkçası maçı riske atmak istemedi. Çünkü rakibinin elinde Emenike ve Sow gibi kontrataklarda cezayı kesecek silahlar vardı.Ersun Yanal, Mehmet Topuz ve Pierre Webo hamlesini daha erken yapmalıydı. Fazla hücumcu, bol pozisyon ve gol anlamına gelmiyor.En azından orta sahayı güçlendirip, Emenike’yi tek bırakarak soğukkanlı hücum edebilirdi. Her atakta panik vardı, her top uzun oynandı. Sonuç; neredeyse sıfır pozisyon!Hakem Bülent Yıldırım çok kötü maç yönetti. Emre’nin atıldığı an, Melo’nun da 2. sarı kartı görmesi gerekirdi. Mehmet Topal, Emenike, Eboue derbiyi tamamladılarsa Yıldırım’a teşekkür etsinler. Kalite, pozisyonlar ve goller beklediğimiz derbiden 8 cezalı futbolcu çıkıyorsa; başta dediğim gibi maalesef ‘KANDIRILDIK’!Vatan
Bu maçı niye yayınlansın ki! (Mehmet Ayan)Adına ısrarla ‘dünya derbisi’ etiketini yapıştırarak, rezilliğimizi alay konusu haline getirdiğimiz maç için futbol namına bir şeyler yazmak elbetteki her spor yazarının temennisidir! Çoğu kez olduğu gibi yine sadece bizim yayınladığımız, dünyada kimsenin iplemediği, kendi kendimize yaptığımız Türk’ün Türk’e propogandası dışında bir numaranın olmadığı aptalca bir kör dövüşü!Sayıları iki takımda en az 2-3’ü bulan futbol karakteri mahrumu oyuncular, eyyamcılığı meslek haline getirmiş hakemler! İlk yarı sahada öyle bir harp vardı ki, ikinci yarıda savaşacak takadleri kalmadı! Kavga etmekten yorulunca akıllarına top oynamak geldi.İşin futbol kısmına gelirsek. G.Saray baskıyla başladı. Burada hocanın Yekta tercihinin etkisi büyüktü. Çünkü Selçuk ile Melo’nun etkili olabilmesinin ilacı her daim Yekta. Onlara alan, zaman kazandırıyor. Dün gece bir de kendi ön alanda olumlu işler yaptı. F.Bahçe özellikle ilk yarı hiç gelemeyince öne çıkabilmek için olanağı da çok oldu. Sarı-lacivertlilerin orta sahası temposuz, topla oynamayı daha çok seven ‘Kocamanvari oyunun’ elemanlarıyla kurulu olunca, maç boyu G.Saray bu durağanlıktan faydalandı.SELÇUK-MANCINI GERİLDİ2. yarıda bir 15 dakika 10’a 11 iyi bir performans gösteren F.Bahçe, sonrasında fren yapmak zorunda kaldı. Caner ile Gökhan çıkamayınca işin rengi belli olmuştu. Gerçi G.Saray defansı 46’da Hakan, 63 ve 82’de Semih ile gole davetiyeler bastırdı ancak Emenike yararlanamadı.Selçuk-Melo ikilisinin organizasyonunda Sneijder’in nefis vuruşuyla gelen galibiyet golü, bu pusun kirin arasında kardelen misaliydi. 32’de Drogba’nın direkten dönen topu ve 72’de Burak’ın vuruşları farkı arttırabilirdi. Galibiyetin dahi gölgeleyemeyeceği Mancini-Selçuk gerginliğini önümüzdeki günlerde çok konuşuruz!En başta da belirttiğim gibi karşılaşmanın içindeki futbolu samanlıkta iğne ararcasına bulma çabasında olduğumuz bu şebelekliği, dünyadaki hangi televizyon ne diye yayınlasın ki!Vatan