24.09.2021 - 08:04 | Son Güncellenme:
Beşiktaş'ın Adana Demirspor'la 3-3 berabere kaldığı, Galatasaray'ın Kayserispor'a 3-0 yenildiği haftada Fenerbahçe evinde Giresunspor'u konuk etti. Mücadeleyi 2-1 kazanan sarı-lacivertli ekip kritik bir 3 puanı cebine koydu. Spor yazarları da bu karşılaşmayı köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o yazılar...
Nasılı/nedeni/kalitesi” sonra… Asıl “getirisi” önemli… Giresunspor galibiyetinin “piyasa değeri” tam on puandır ve Fenerbahçe açısından “bir taşla dört” kuş anlamındadır. Üç puan Giresunspor’dan, gerisi şampiyonluktaki 3 rakibinin 6. Hafta kaybettiği puanlardan.Tam da moraller düşmüşken ilaç gibi bir hafta!Maça bakınca; puanı kadar coşkulu değil.Pereira dört gün önce Başakşehir’e forvet yüzünden yenildiklerini düşünüyor olmalıydı ki, takımın ön tarafını değiştirmiş, Berisha-Muhammed-Meyer-Pelkas yerine Valencia, Mesut, Rossi ve Mert Hakan’ı monte etmişti.Ama pek değişen bir şey yoktu. Fenerbahçe agresif bir antrenör takımı olacağına, gittikçe yavaşlayan, zaman zaman “edilgen” ve “lite” bir takıma dönüşüyordu. Hala rakipler karar veriyordu Fenerbahçe’nin başarısına veya başarısızlığına.
Hızlı başlayıp üçüncü dakikada öne geçen Fenerbahçe ilk devre boyunca her dakika sönen bir balon gibi küçüldü pörsüdü. Çünkü Pereira sisteminin temel taşı önde baskı ve atletik kanatlardı. Agresif futboldu. Ama düşük ritimle top gezdiren, adeta yorgun gibi oynayan, kendini değil rakibi motive eden bir Fenerbahçe vardı ilk yarıda. Ne savunma arkası koşular ne hücum geçişleri ne de sistemi esnetecek kenar akıl…Bir tek Rossi mücadele ediyordu rakiple ama o da Mesut’un “al da at” diye önüne bıraktığı asisti Onurcan’a teslim ederek golden uzak bir adam olduğunu hatırlattı. Gustavo hücum katkısı için öne çıktığında savunmaya yardım etmek ve oyun kurmak işi Mert Hakan’a kalmıştı ve bu sırada aldığı sarı kart yüzünden ikinci yarı yerini ilk kez forma giyen Crespo’ya bıraktı. Oysa Gustavo’yu tamamlayıp topu öndekilere taşıyacak bir eşleşme lazımdı.
Yarım saat dolarken iki dakika içinde gelen Giresunspor pozisyonlarından biri veya 39. Dakikada kazandığı penaltı gole dönse Fenerbahçe’nin aynı oyun ve tempoyla maçı kazanması neredeyse imkansız hale gelirdi.Giresunspor ise aynen Başakşehir gibi oynamaya çalıştı Kadıköy’de… Baskıya orta sahadan başladı, hücum için kazanılan topları veya savunma arkasına pasları bekledi. Top kaybedince tüm futbolcular hemen savunma duvarını takviye etti.Ancak penaltıyı bile gole çeviremeyen bir Giresunspor vardı Kadıköy’de. Karşısında Mesut Özil gibi evrensel futbolculu Fenerbahçe… Giresunspor savunması hata yapıp kısa bir pas gönderince top Mesut’un ayağına geçti ve ondan sonraki durağı tabi Giresunspor kalesi oldu.Fenerbahçe Berisha ve Novak girdikten sonra daha baskılı oynar görünüyordu ama bunun asıl sebebi Mesut-Valencia-Berisha üçgenin verimi değil Giresunspor’un maçı çeviremeyeceğini veya bir puan alamayacağını anlamış olmasıydı. Yoksa yine takım boyu uzun, biraz dağınık, biraz yavaş, temposu, mücadelesi az ve en büyük ümidi Mesut Özil’in mükemmel pasları olan bir Fenerbahçe vardı.
Ferdi-Muhammed ve Valencia-Pelkas değişikliklerinin sebebi, faydası, Allah ile Pereira arasında! Nitekim Doukara’nın attığı skoru 2-1 yapan gol bu değişiklikten sonra. Başakşehir’in ilk galibiyeti ardından Giresunspor’un ilk golü de Fenerbahçe’ye nasip oldu yani.Maçta kazanılan puanların özgül ağırlığı o kadar büyük ki, Fenerbahçe’nin oynadığı futbolu, sisteminin ne kadar çalıştığını değerlendirmek başka bir maça kaldı mecburen.Tatsız tuzsuz bir maç olduğunu söyleyip bitirelim.
Zirve takımları birbiri ardına puanlar kaybedince, Fenerbahçe, Kadıköy'de "final" maçına çıktı.Böyle haftalar "kolay" gibi görünen rakiplere karşı oynayanlar için "tuzaklarla" doludur. Zaten kazanılması gereken bir maçın, "kayıpları telafi" haline gelmesiyle baskı artar. Normal oyun "stres" fırtınasına dönüşür. Ancak ikinci dakikada Ferdi'nin attığı golle sahadakiler de, tribündekiler de bir anda "huzur" ile doldular. Fenerbahçe'nin agresif beklenen tarzı, bekleyen oyuna dönüştü. Anlamadılar belki ama bahsettiğimiz "tuzak" buydu. Mert Hakan'ın acemiliğiyle penaltı geldi. Aynı senaryo Sivas maçında yaşandı. Giresunlu oyuncunun penaltı atışını direğe nişanlaması Fenerbahçe'nin şansıydı.
Pereira, Frankfurt maçı 11'i ile sahaya çıktı. Başakşehir dersi, alınacak risk bırakmamıştı. Skoru koruma temposunda oynamaları ise hayatın gerçeği. 10. günde dördüncü maçtaydılar. Güçlerini ekonomik kullanmak istemeleri doğal. Ancak defansif konsantrasyon sorunları vardı, özellikle ilk yarıda defans arkası koşularıyla da yıprandılar. Bir başka not ise Rossi ve Berisha'nın asistleri. Yeni gençler forma savaşındalar. İkinci yarıda da Crespo şans buldu. Ama bizim Ümit Millimiz Burak Kapacak bu fırsat maçlarında kenarda bekliyor. İdmanları izlemiyoruz, kendini merak bile (!) ettiremiyor demek ki…
Sonunda Mesut için tabelanın kalkmadığı bir maç da yaşandı. Başkalarının ayaklarının birbirine karıştığı bir pozisyonda "buz" gibi kaldı, golünü attı. Tempoyu düşüren, hücumlara kalabalık gelinmeyen dakikalardı. Maçı bitirdiler kafalarında ama futbol cezayı keser. Son beş dakika, bire inen farkı korumak adına "endişe" şıkkına geçtiler. Sıkışık maç trafiğinde "o iyi-bu kötü" demek abes. Kazanarak gitmek önemliydi, Fenerbahçe başardı. Sezon her hafta yeni bir hikâye yazacak, öyle gözüküyor.
enerbahçe maça golle başladı. Bu gol bundan sonrasının çok daha rahat geçeceğinin göstergesi gibiydi. Ama Giresunspor skor dezavantajına düşmesine rağmen doğru oynayınca işler zorlaştı. Fenerbahçe 30. dakikaya kadar oyunu domine etti. Ama tek net pozisyonu Rossi'nin kalecide kalan vuruşuydu. Devrenin son 15 dakikasında Giresunspor öne çıkmaya başladı, bir de penaltı kaçırdı. Pereira ikinci yarıya Mert Hakan'ın yerine Crespo ile başladı. Ancak Crespo hakkında fikir sahibi olamadım.
Bu yarıda hücum zenginliği azdı. Bu tempoda giden oyunda hatalı bir geri pasını değerlendiren F.Bahçe, Mesut ile rahatladı. Son beş dakikaya girilirken de Giresunspor'dan sürpriz çok güzel bir gol geldi ve son bölüm zorlaştı. Ben Pereira'yı ve diğer teknik direktörleri de bir konuda çok eleştiriyorum. 5 değişiklik hakkı çıktı diye mecbur musunuz bunları kullanmaya? Faydadan çok zarar getiriyor. Berisha oyuna girerken Rossi'nin çıkması yanlıştı. İleride en hareketli isimdi, golün de asistini yaptı. Valencia çıkmalıydı. Mert Hakan'ı oyundan alması doğruydu. Çünkü Mert Hakan topla adeta kavga ediyor. Sarı kartı varken bir de penaltı yaptı. Bunlar başa iş açacak hatalar.
Osayi çalışıyor ama ofansif katkısı çok yetersiz. Ferdi de koşuyor, mücadele ediyor, alanını kapatıyor, gol de attı ama yine de hücumda daha fazla iş yapması gerekiyor. Üç stoper ve Gustavo iyi oynadılar. Mesut ise yine koşmadan, kalitesiyle nasıl olsa ben bu ligde iş yaparım düşüncesinde. Dün de boş pozisyonda golünü attı. Ama Başakşehir ve bu maçı incelediğimizde F.Bahçe'nin hâlâ istenilen kıvamda olmadığı görülüyor. Bakalım zorlu Hatay deplasmanında ne yapacaklar?
MİSLİ.COM'DA CANLI İZLE VE OYNA Hemen oynamak için buraya tıklayın!