Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fatih Terim’in topa tutulduğu yenilgiler sırasında “ben hocaya güveniyorum, toparlayacak olan da o’dur” mesajını veren bir yazı yazmıştım.
Sadece Fenerbahçe’nin kendi sahasındaki bu 3-1’lik galibiyet değil.
Son 6 maçlık galibiyetler dizisi olarak bakıyorum.
Fatih Terim faktörü gene ağırlığını koydu.
Maçın yıldızı Onyekuru’ydu.
Hem penaltı yaptırdı, hem 3’üncü golü attırarak galibiyeti perçinledi.
Galatasaray taraftarına nefes aldırttı.
Donk’un kafa golü hem zamanlamasıyla, hem yapılışıyla güzeldi.
Falcao adına yaraşır bir penaltı vuruşu yaptı.
Takım 1-0 geriye düşmesine rağmen hiç bozulmadan oynayabildi.
20 yıl sonra Fenerbahçe’nin kendi sahasında galibiyet hoş duygular veriyor.
Ve bundan sonrası için de özgüven dopingidir.
Önemli bir tarih yaprağı olarak hafızalarda kalacak.
Tıpkı yıllar önce Galatasaray’ın küçümsendiği bir Fenerbahçe maçında beraberlik sonucuyla birlikte sarı-kırmızılıların İngiliz antrenörü Souness’in, elinde bayrakla koşup Saracoğlu Stadı’nın santra noktasına o bayrağı dikmesi gibi hep hafızalarda kalacak. Tabii bir de 6-0’ın acısını hâlâ taşıyoruz. O’nun da rövanşını almamız gerekiyor...
Galatasaray’ı yürekten kutluyorum.
Şampiyonluk yolunun deparı olarak da görülebilir bu sonuç.
Beşiktaş, Başakşehir, Trabzon maçlarının sonuçları için ihtiyat kaydı koyarak yazıyorum bunu.
Fenerbahçe ve Beşiktaş ise Avrupa Kupası için yarışacaklar.
***
Acaba Gustavo ve özellikle Emre, Rodrigues Fenerbahçe 11’inde sahada olabilselerdi sonuç ne olurdu?
40 yaşına merdiven dayayan Emre’nin orkestra şefi gibi yönettiği bir Fenerbahçe sol açıkta Rodrigues’in süratiyle birleşince Fenerbahçe çok farklı oluyor.
Galatasaray için Onyekuru neyse Fenerbahçe için Rodrigues o.
Ben böyle tarihi bir galibiyette Emre Akbaba’yı da sahada görmek isterdim.
Sarı kırmızı renklere bu denli tutkulu bir Emre tarihi günde sahada olmalıydı.
Tabii…
Hissi olarak Belhanda’dan hiç hoşlanmadım.
Dün yaptıkları da benim gibi düşünenlere hak verdirtti.
***
Ali Koç için ayrıca yazmak istiyorum.
Sanırım ilk evladının doğduğu gün Galatasaray şampiyon olmuştu.
O gece karşılaşmıştık.
‘Fenerbahçe için bir şeyler yapmaya karar verdim’ demişti.
Gerçekten bunu yaptı.
Ali Koç genç, bilgili, dürüst ve kulüp başkanlığından kendisine yarar beklemeyen sadece “vermek” için o koltuğa oturan bir yürekli insandır.
Bir Galatasaraylı olmama rağmen onun açtırdığı Fenerbahçe’ye yardım kampanyasına çok mütevazı de olsa katkıda bulunmuştum.
Ali Koç’un gelişi başka genç başkanlara da yol açan bir psikoloji yaratmıştı.
Ona küfür etmek çok çirkin.
Kınıyorum.
Genç ve kendisi için çıkar gözetmeyen - tekrar vurguluyorum- sadece “vermek” için hizmete talip olan başka insanlarımız üzerinde psikolojik yılgınlık caydırıcılık etkisi yapar.