Skorer Kadının yumruğu var

Kadının yumruğu var

15.03.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kadının yumruğu var

Kadının yumruğu var


Bir kısmı askeriye ve polis okullarına girmek istiyor. Bir kısmı spor akademilerinde okumayı planlıyor. Hepsi de en kestirme yol olarak boksu seçiyor


       Üç yıldır herkes birbirine soruyor:
       "Kadınlar niye boks yapıyor ?..
       Erkeklerle misket yarıştırma uğruna, futbola, haltere, güreşe elense çekmelerine "peki" ama, boks ne anlama geliyor ?
       Sadabad'da göz süzen, Üsküdar'da oyalı mendilini yalancıktan yere düşüren, Akmerkez'deki zerafet, bilmemne center'daki asalet değil miydi onlar...
       Anadolu'da hamur yoğurup, çocuk doğuran ve insan içine çıkması yasaklanan kadın, boks ringinde ne arar ?..
       Nerede kaldı rujlar, allıklar; gıdıklara yapıştırılan ince kıyılmış salatalıklar ?..
       Yoksa kadınlar, "erkek şiddeti"ne "biz birbirimizi daha iyi döveriz" diyerek mi karşı çıkıyorlardı ?
       Şaka bir yana, bu iş feminizmle de pek bağdaşmadığından aklımızda yanıtsız soruları çoğalta çoğalta indik İzmir'e.
       Bayanlar boksta üçüncü kez Türkiye şampiyonası yapıyorlardı.
       Doğal olarak hiç seyirci gelmemişti. Çünkü bu olay, kadınları babalar, ağabeyler ve kocalar tarafından dövülen ülkemizin geleneklerine bir hayli tersti.
       Röportajlara birbirlerine "Allah yarattı" demeyen gencecik kızlarımıza acıyarak başladık... Yanıtlar geldikçe uyandık.
       Bu kızlar cin gibiydi ve boks sporu ile birliktelikleri tam bir "mantık evliliği"ydi.
       Sadece 48 sporcunun eldiven giydiği şampiyonada iki sıkletin kızları rakipsizlikten tek yumruk atmamış ve Türkiye Şampiyonluğu madalyasını boyunlarına takmışlardı. Yani İzmir'e gelen sporcuların yarısından fazlası madalya ile dönüyordu.
       Genç kızlarımız aslında birbirlerini dövmek değil, askeriye ve polis okullarına girmek istiyorlardı. Boks ise bu hedeflerinde şanslarını artırıyordu.
       Büyük bir kısmı ise spor akademilerinde okumayı planlıyor ve en kestirme yolun bokstan geçtiğini biliyordu.
       Bir avuç kızın eldiven giydiği bu bakir branşta milli olmak, Avrupa'da kürsüye çıkıp Spor Akademisi'nden kontenjan kapmak çocuk oyuncağı idi...
       Roma'da ikinci adam olmaktansa köyünde birinci adam olmayı yeğlediğini söyleyen Sezar gibi düşünüyorlardı boksör kızlar. Binlerce tekvandocu, basketbolcu ve atlet arasından sıyrılmak çok zor, ilk çivileri çakılan bayanlar boks köyünde Hanım Ağa olmak ise işten bile değildi.
       Kimseden korkmamak da cabası...
       Bazıları sarkıntılık yapan delikanlıları evire çevire dövmüş, bazıları kız kıza gezmelerde arkadaşlarına göz - kulak olmaktaydı.
       İşte istikbali göklerde değil ringlerde arayan kızlarımız ve hocalarının anlattıkları:

"Kocamın sözünden çıkmam"

       Hülya Ergün: 23 yaşında 45 kilo Türkiye şampiyonu (Samsun bölgesi).
       Evin tek kızı, üç erkek kardeşi spor yapmıyor. Spora sekiz yıl önce tekvandoyla başlamış, sonra kickboks ve boks.
       "Boksa şiddet içeriyor. Ama o amaçla yapmıyorum. Valla tekvandoda çok süper olmak lazım bir yerlere gelmek için. Boksta daha büyük şans olduğu için boksa geçtim. Feminist değilim. Evlenince kocamın sözünden çıkmam. Ne kadar boks yapsam erkekler daha güçlüdür bence. Çok kişi bir bayan için boksun çok saçma olduğunu düşünüyor. Nasıl yapıyorsun diye soruyorlar. Ben seviyorum. Sokakta hiç kavga etmedim hayatımda."

"Hiç dayak yemedim"

       Hasibe Özer: 51 kilo Türkiye Şampiyonu (Ankara bölgesi). Evli, eşi de kickboksta Avrupa Şampiyonu. Birlikte spor salonu işletiyorlar.
       "Spora 91 yılında tekvandoyla başladım. Ben hep severdim boksu. Hem tekvandoda şampiyon olmak çok zor. Ama boks tekvandodan çok zor bir spor. Küçüklüğümde de hiç dayak yemedim. Yolda yürürken bayan olmanın zorlukları, tacizler, insan rahatsız oluyor. Ben kendimi savunma açısından bu spora yöneliyorum. Boksu seçme sebeplerimden biri de bu. Bir bayan nasıl süslenip mini etek giyip sokağa çıkabiliyorsa bunlara da hazırlıklı olmalı. Akşamları bile sokağa rahatça çıkabiliyorum."

Feminist değilim

       Serpil Hayta. 57 kilo, 19 yaşında Türkiye ikincisi. İkinci olunca ağlamayan ender sporculardan.
       "Meslek olarak değil zevk için başladım. Korkacak bir şey yok. Kask var eldiven var. Boks yapmasaydım basketbol oynayacaktım. Ama meslek olarak askeri okulları istediğim için boks daha hoşuma gitti. Feminist değilim. "

Tacizciye dayak

       Nurhayat Hiçyakmazer: 63.5 kilo 98 - 99 Türkiye şampiyonu. Kickboksta da Türkiye şampiyonu oldu. Geçen yıl İsveç'te Avrupa ikincisi. (Bu kez olamadı ve bronz almak için kürsüye çıkmadı, küstü. Rakibi kan içinde kaldığı halde yarı finali 11 - 0 kaybetti)
       "Boksu seviyorum. Amcalarım boksör. Zor şeyleri başarmak hoşuma gidiyor. Ben asker polis olmak istemiyorum. Kadınlar her şeyde başarılı oluyor neden bu ağır ve zor sporda başarılı olmasınlar diye yapıyorum. Yüzüm bozulur diye de korkmuyorum. Adana'da üç kere sokakta tacize yumrukla karşılık vermek zorunda kaldım. Hatta birinden mahkemelik de oldum. Beraat ettim. Sapık ruhlu bir adamı güzelcene dövdüm. Bundan beş ay önce... Sapıklık yaptığından dolayı o suçlandı. Bir defasında otobüste oldu. Bir kere akşam dokuz civarı dersaneden geliyordum. Üç genç laf attı. Birine vurunca ikisi şok oldu çekip gittiler. Her bayana tavsiye ediyorum. Kendilerini savunmak için öğrenmeleri gerekir. Ben spor olarak yapıyorum. Ama gerekirse kendimi korumak için kullanmaktan kaçınmam."

       Mustafa Genç. Gençlik spor kulübü Ordu boks antrenörü: "Kızların boks yapması Dünya'da da yaygın. Bunun yanı sıra polis olmak isterler, spor akademilerine girmek isterler, milli olmak isterler. Milli olup Avrupa ve Dünya'da derece yapınca spor akademisine direk giriyor. Boksta faal sporcu az olduğu için, bayanların yüzde doksanının amacının bu olduğuna inanıyorum. Milli olup akademiye yerleşip, dört yıl sonra beden eğitimi öğretmeni olmak."