Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Günde 1 saat yürüyün



Doktorlar özellikle orta yaştakilere haftada en az 3 gün, 1 saat yürüyün diyorlar.
‘Koşmayın, biraz tempolu yürüyün’. Bu yürüyüş temposuyla saatte 6 km. yol alıyorsunuz. 1 buçuk saat yürürseniz 9 km eder. En iyi spor bu: Sağlıklı yaşam için spor.
40-50 yaşlarında sporculuk geçmişi olmayan kalbini çalıştırmak, ciğerlerini açmak, damarlarını esnetmek isteyen için yapılması gereken bu...
O zaman, bir 90 dakika boyunca 10 km mesafe kat etmiş bir profesyonel futbolcuya ‘Vay be! Adam 10 km koşmuş’ demenin manası ne?
Eğer eylem koşmaksa, bir sporcu koştuğunda 90 dakikada 30 km yol yapar.
Pek yanlış nerede?
1-Futbol bir koşu sporu değil...
2-Ne kadar az koşmak zorunda kalırsanız, o kadar iyi takım oyunu oynuyorsunuz demektir.
3-Bu istatistiğin adı koşmak değil mesafe kat etmek olmalıdır. Ve hiç de önemli bir istatistik değildir.
Peki biz (ben dahil) neden bu ‘koşu’ işine taktık?
Bunun ‘taça çıkacağı belli olan topa koşup, kayıp, topa dokunamayıp’ tribünden alkış almaktan bir farkı yok.
Yani ‘top oynadığınız filan yok, koşun kendinizi paralayın da kafanıza birşeyler atmayalım’ın istatistik bilimindeki karşılığı...
Pazar akşamı Cana’nın yaşadıklarında da gördüğümüz bu. Hiç top oynamayan bir takım, arada birkaç kendini paralayan, ordan oraya atan oyuncu. Tribün Fatih Akyel sendromuna tutulup en çok kendini paralayanı alkışlamaya, adını bağırmaya başlıyor. Lorik Cana da gaza gelip, bir daha kayıyor. Cart penaltı...
Sonra da ‘arkası gelmez dertlerimin’
Gelmez tabii.
Mevzuyu bu kadar saçma bir yerinden tutarsak hiç gelmez.
Muhtemelen bir gün sonra antrenmanda kendisini daha çok paraladığı için de sakatlanıyor.
Arkası gelmez...


Maneviyat manipülasyonu
Hagi geleli daha dört hafta oldu (Hikmet Karaman geleli 9 hafta).
Hagi 3 senedir takım çalıştırmıyordu. Ama benim de birçokları gibi olgunlaştığına yönelik beklentilerim vardı. Sebepsiz dayanaksız bir umut. Onun disiplin tutkusu, antrenman ciddiyeti vs. ile işleri değiştirebilirdi.
Yanılmışım. Geçtiğimiz 4 haftada gördük ki, Hagi teknik adamlık kariyerinin başındakinden daha iyi bir noktada değil.
Hâlâ ondan büyük beklentileri olanlar vardır. Olabilir. Tartışmak istediğim bu değil.
Konu maç başına ortalamaya bakıldığında Hagi’nin, Rijkaard’dan daha az puan toplaması da değil.
Konu Polat’ın yönetimin tarzı.
İlk sıkıştığında Bülent Korkmaz kartı, ikinci sıkıştığında Hakan Şükür, Tugay, Hagi.
Bunların rasyonel bir açıklaması yok. Hagi’ye, Galatasaray standardında hangi kulüp iş verir? Üç yıl boştayken. Hiçbir başarısı yokken ve neredeyse erken bir emeklilik halindeyken.
Bunun akılcı hiçbir açıklması yok.
Bu maneviyat manipülasyonudur. İnsanların inançları neredeyse imanları üzerinden iş yapmaktır,
Bu geçmişin hayallerini satmak değil de nedir?



Bugün Alex yarın Guti
Bütün maç yürüyor. Fizik olarak çok yumuşak, hemen topu ayağından çıkarıyor. Hiç geriye yardıma gelmiyor.
Ama Real’de oynuyor. İlk 11 oynuyor. Yeni Zidane olacak diyorlar.
O takımda Mesut’un yerine Alex oynar mı? Misimovic oynar mı? Guti zaten oynadı.
Yukarıdaki cümledeki isimlere takmayın. ‘Takım’a takın. Çünkü ortada takım varsa hepsi oynar...
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Mesut,Türkiye’yi seçse, Türkiye’de oynasa onu oynatamayacaktık belki de.
Samimi olalım ‘Bütün maç yürüyor. Fizik olarak çok yumuşak, hemen topu ayağından çıkarıyor. Hiç geriye yardıma gelmiyor.’ Mesut Türk kalite standartlarına göre işe yaramazdır...
Halbuki geriye gelmesi gerekmiyorsa iyi takım oluyorsunuz. Arkadakiler ona 30-40 metrede oynama şansı veriyorsa, oyunun bir parçası olabiliyorlarsa Mesut oynuyor, işi çözen oluyor.
Bizim Alex’i bu kadar tartışıyor oluşumuz, böyle takımları sık sık kuramıyor oluşumuzdan. Hagi böyle bir takıma denk gelmese onu da tartışacaktık. Ancak o şanslıydı. Bugün Misimovic şanssız.
Bu yüzden Alex’i tartışırız, ama taparız. Real formalı hallerini unutmaya başlayalım sıra Guti’ye de gelir.
Takım mevzuunu tam çözemediğimiz için oluyor tüm bunlar.
Oysa denklem nettir.
Biraz dışardan bakın. Kimliğinizden soyutlayın kendinizi, şunu göreceksiniz:
22 yaşında Zonguldaklı bir çocuk Real’e gidiyor. O ve diğerleri geldi diye emekli edilen Madridli Atatürk Havalimanı’na indiğinde hepimiz sevinçten ağlamaklı oluyoruz.
Yöneticiler de buna oynuyor...
Havaalanı şampiyonluğuna...