İstanbul’dan yola çıkarken Manisaspor maçının Beşiktaş için zor olacağı ortak kanıydı. Niye mi?
Manisaspor, ligin iyi takımlarından, dokuz haftadır yenilgi yüzü görmemiş, ligin en az gol yiyen takımı.
Beşiktaş’ın, Manisaspor defansını aşmada zorlanacağı baştan belliydi.
Nitekim öyle de oldu.
Maç başladı. Manisa, dörtlü defans, önünde bir üçlü defans daha yaptı. Yani Beşiktaş’ın ataklarını 7 kişiyle karşıladı.
Beşiktaş sağ tarafa gitti, sola gitti, ortada top çevirdi. Ama bir türlü hücum organize edemedi. Topu Quaresma ve Mustafa Pektemek’le buluşturamadı. Bir ara oyun sıkışıp kaldı.
Beşiktaş’ın gol atması, oyunun açılması için üç şeyden birinin olması gerekiyordu.
Ya Manisaspor çıkarken, akıl almaz bir hata yaparak topu kaptıracak. Ya, yan topu iyi değerlendirecek. Ya da Quaresma akıl almaz çalımlarıyla kendi pozisyonunu kendi yaratacaktı.
Bu söylediklerimin ikisi bir arada oldu. Duran topla Quaresma buluştu. Bu top kaleye ulaşmaz denilirken, öyle bir vurdu ki, barajı yardı geçti.
Beşiktaş, ilk golü elde etmişti. Bundan sonrası kolaydı.
Çünkü, Manisaspor çıkmak zorunda kalacak, Beşiktaş hızlı adamlarıyla daha rahat gol arayacaktı.
Aynen böyle oldu.
Bu kez Mustafa Pektemek, kendi topunu götürdü, Beşiktaş’ı rahatlattı.
Beşiktaş ilk golden sonra kendi oyun anlayışını Manisaspor’a kabul ettirdi. Zor gözüken maçı kolay bitirdi. Hele son golde Holosko’nun inanılmaz deparı, Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki oyun anlayışının simgesi oldu.