Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ayağında daha çok top tutan hatta daha çok koşan takım belki Galatasaray’dı. Ama etkili takım Beşiktaş’tı. En az 7 kesin gol pozisyonuna girdi siyah beyazlılar... Kimi pozisyonları şans önledi. Attıkları diğer şutlar da Muslera’nın kucağında eridi. Rahmetli Metin Oktay dostumuzun bir nasihatını, futbolcular arasından okuyan olur diye buraya iliştirelim:
-Ben şut atarken kale direklerine bakar, direğin bir karış içine vururdum.
Şimdiki futbolcular ise direklere değil kaleciye bakıyor.
Örneğin Beşiktaş forvetleri, Almeida başta olmak üzere kaleciye bakıyor topa vururken...
Beşiktaş seyircisinin 65. dakika şovu güzeldi. Diğer maçlarda diğer seyircilerden de bekliyoruz bu hatırlatmayı... Van’ın hatırlanmaya ihtiyacı var.
Ancak Beşiktaş seyircisinin Van’a gösterdiği şevkati Galatasaraylı Eboue’ye göstermemesini yadırgadık. Sahada görevini hakkıyla yapan futbolculardan biri olan Eboue’nin kafasına madde yağdırmak yakışmadı tribünlere...
Gala’ya gelince (yabancı basın son zamanlarda Gala diye söz ediyor sarı-kırmızılılardan) henüz ham bir görüntüsü var. Takımın oyun planı yok. Gol planı yok. Usta ayakları ahenge sokacak bir orkestra şefi yok. En önemlisi o ünlü Galatasaray ruhu yok ortalıkta. Galatasaray malum, “ruh”la oynayan takımdır. O ruhu kulübü ve seyircisiyle bütünleşen, enerjisini son gramına kadar sahada harcayan futbolcular oluşturur. Yabancılara tamamlayıcı, gelip geçici renkler diye bakmalı, takımın iskeletini kalıcı, nitelikli Türk futbolculardan oluşturmalı... UEFA şampiyonluğunu kazanan GS öyle bir takımdı.