Galatasaray’ın kulislerinde kongre sırasında, “Dursun Özbek seçilse de ne yapabilir? Kulübün borcu çok fazla. Ağustos ayında bankalara faiz ödenecek, futbolcuların alacakları da bir servet tutuyor. Takım ligi 13. bitirmiş. Bu kadro yetersiz. Doğru dürüst transfer yapmazsa bu sezon küme düşer” diye konuşuluyordu.
Bugün ise o karamsarlığa kapılan insanlar göğsünü şişirip çok mutlu şekilde sokaklarda dolaşıyor. İdari, mali ve sportif alanda başkan ve yönetimi resmen tarih yazıyor.
Buna rağmen daha hala eleştirenler var. Bu eleştirenler eminim kulübün iyi bir noktaya gelmesini istemiyorlar ve dünyadan haberleri yok. Sokağa çıkmazlar, maça gitmezler. Sonra da ‘neden bu kadar transfer yaptın’ diyerek başkanı eleştirirler.
Önce şunu söyleyeyim bu takım 14 hafta yenilmedi. Uzun bir aradan sonra gelen ilk mağlubiyet olan Konyaspor maçını ise ‘kaza’ olarak kabul edip abartmamak lazım.
Deprem felaketinden sonra ilk maçını kazandı, ikincisinde yenildi ama yine lider durumda. Stada her maç 47 bin taraftar geliyor. Hepsi de çok mutlu. Şu an takımda oynayan yedi futbolcuya Avrupa’nın önemli kulüplerinden iyi paralarla transfer teklifleri var. Başkan futbolcuları satma kararı verse, sezon başı transfere harcanan paradan yüzde 50 daha fazlasını kasaya koyar.
Yapılan bütün transferlerin hepsi bir değer. Giydikleri formanın hakkını veriyorlar. Florya, Riva, Mecidiyeköy, Kemerburgaz ve stadın arkasındaki 49 yıllığına kiralanan 60 dönümlük arazi iki yıl içerisinde Galatasaray’ın çehresini değiştirecek. Bunu herkes biliyor ve başkanına inanıyor. Bunun için de çıkan çatlak seslere hiç kimsenin tahammülü yok.
Sportif açıdan Okan Buruk çok başarılı. Kulübün bundan sonra izleyeceği yol çizilmiş durumda. Avrupa’dan transfer edilecek problemli, ahlaklı yıldız futbolcular Florya’ya gelecek Okan hoca onları parlatacak, yönetim uygun görürse satıp kulübün kasasını dolduracak.
Baktığınız zaman kulüpte, takımda aksayan hiçbir şey yok. Yöneticilerin hepsi birbirinden değerli. Tamamı canla başla çalışıyorlar. En ufak bir çatlak ses yok. Bu kadar başarıya rağmen Başkan Özbek daha eleştiriliyorsa ‘pes’ demek lazım.
Ne söyleyeyim, Allah insanlara akıl fikir versin. Demek ki bu insanlar özel ilgi bekliyor. Ama maalesef bu çalışma ortamında, bu kadar koşuşturmada hiç kimse onlara özel ilgi göstermez ve taraftarın hedef noktası olup bol bol hakarete uğrarlar, benden söylemesi.
Uzatmalar ve kartlar
Türkiye’de oynanan maçlarda ilk devre ve ikinci yarının sonuna eklenen uzatmaların bir standardı yok mu? Bunu hala çözemedim. Galatasaray-Kasımpaşa maçında ilk yarıya iki, ikinci yarıya 9 dakika ilave ediliyor. Dokuz dakika doluyor, hakem Atilla Karaoğlan 4 dakika daha oynatıyor. Hadi 9 dakika oynattın, bu ekstra oynattığın süre neyin nesi? Birçok maçta böyle oluyor, ben bunu çözemedim.
Çözemediğim ikinci konuysa; Galatasaray-Kasımpaşa maçında Donk’un Zaniolo’ya yaptığı hareket direkt kırmızı kart. Konyaspor maçında da Ahmet Oğuz’un Dubois’in kaval kemiğine darbesi yine kırmızı kart. Bu kartlar neden verilmiyor, gerçekten kafama çok takılıyor.
Milli altyapılar yetersiz
Ümit Milli Takımı’nda Fatih Terim çalıştı, daha sonra Cem Pamiroğlu, Rıza Çalımbay gibi isimler hocalık yaptılar. Ve her sene A Milli Takım’a 3-4 futbolcu kazandırdılar. Şimdi son 10 seneye bakıyorum Ümit Milli Takım’dan A Milli Takım’a çıkan futbolcu yok denecek kadar az.
2013’te Türkiye’de FIFA U-20 Dünya Kupası yapıldı ve Fransa şampiyon oldu. O zaman çok araştırdım. Fransa’nın hocası ülkesinin en iyi teknik adamlarından bir tanesiydi ve aldığı ücret, a milli takımın hocası kadardı. Hatırlayın o Fransa takımından Pogba ve Kondogbia a milli takımlarına yükseldiler.
Neden Türkiye’de Hikmet Karaman, İlhan Palut, Aykut Kocaman gibi altyapıya önem veren bu tecrübeli hocalar, Ümit Milli Takım’ın başına getirilmiyor? Buna aklım, sırrım ermiyor. Milli takımların altyapılarına kim bakıyor? Bakan her kimse, kalitesi, tecrübesi buna uygun mu? Orada da koca bir soru işareti var. Başka ne diyebilirim ki? İnşallah milli takımlarda altyapılara daha çok değer verilir, daha önemli kişiler göreve getirilir.
