Galatasaray’ın oynadığı futbol, dün gece beni şaşırttı. Hele öyle bir 45 dakika yaşadık ki, sanki sahada Galatasaray yoktu. Rakip Hatayspor zayıf bir takım, üzerine de fazla gelemiyor. Bu şartlarda bile ilk golü sarı-kırmızılılar yiyor. Komedi gibi...
Top Kaan ve Abdülkerim’in ayakları arasında dolaşıyor, arkasında da Osimhen var. O topa nasıl orada vurdurulur benim aklım almıyor. Hadi bunu da geçtim, girilen öyle gol pozisyonları var ki pes dedirtecek kadar. Barış Alper’in 3 net pozisyonu var. Ama kardeşim geçen hafta maçın yıldızıydın ama dün gece de hiç kusura bakma takımına 3 puanı aldırmayan futbolcu oldun.
Osimhen de kaçırdı ama adam öyle gollük paslar veriyor ki, artık o topları değerlendireceksin. Değerlendirmezsen de ligin en zayıf takımına karşı iki puan kaybedersin.
Tamam, tek taraflı maç oldu, kabul ediyorum. Karşılaşma Galatasaray’ın kontrolündeydi. Rakip 3 kere geldi, neredeyse 3 gol atacaktı. Defans kurgusu bir türlü orta sahayla birleşemiyor. Kanatlardan gelen ya da kornerden gelen her topa rakip kafayı vuruyor. Savunma seyrediyor. Her
Futbolumuzda yaşananlar inanın herkesi, kulüp ayırmadan söylüyorum ki canından bezdirdi. Dünyanın en güzel oyunu futbol. Bizim haricimizde herkes bunun tadını çıkartıyor. Bizde ise insanlar birbirleriyle savaşıyor. Daha doğrusu futbolumuz alev alev yanıyor.
Bu ateşi kim söndürecek? Teknik direktörlere, yöneticilere kim dur diyecek? TFF başkanı bütün kulüplere eşit davranmıyorsa, Kulüpler Birliği’ndeki toplantıya katılıp buna bir çare bulamıyorsa o zaman o görevinde de oturmayacak. Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu olmak üzere hepimizin evinde ve ailesinde fertler bulunuyor. Artık hepimiz bir araya gelip maç seyredemeyecek duruma geldik. Herkes birbirinin gözünü oymaya başladı. İş bu noktaya geldi.
Önceki gün hakem seminerine TFF başkanı katıldı. Hakemlere herkesin içinde diyor ki: ‘Yunus’u, Barış Alper’i neden oyundan atmadın?’.
Peki oyundan atılacak sadece bu iki futbolcu mu vardı? Size 20 futbolcu ismi verebilirim. Neden TFF başkanı cımbızla çekip bu ikisinin ismini telaffuz
Üst üste gelen maçlar, Sara’nın sakatlığı, takım da yorgun ama futbolcuların hırsı öyle ya da böyle kazanmayı sağlıyor. Başakşehir gerçekten iyi bir takım, bunu kabul etmek lazım. İyi kontratağa çıkıyorlar. Defans ve merkez orta saha zor pozisyon veriyor. Maçın ilk 20 dakikasında son adam Opoku’nun Osimhen’i düşürmesi ve Sanchez’in yüzüne yediği dirseği hakem Atilla Karaoğlan’ın cezasız bırakması eklenince maçın zorluk seviyesi yükseldi.
Ama buna rağmen Barış Alper ve Osimhen sahneye çıktı. Barış iki güzel gol attı. Osimhen mükemmel gol pası verdi. Yunus ve Mertens’in gününde olmayışlarına rağmen rakibinden daha çok gol pozisyonuna girdi Galatasaray. Kaleci Muhammed yerinde kurtarışlarıyla farkın artmasını önledi.
Galatasaray’ın en büyük handikapı; Yunus ayağındaki topla iki kişinin arasına giriyor, kaybediyor, o top Galatasaray kalesinde gol pozisyonu oluyor. Aynı şekilde Kerem Demirbay... Rakibine çalım atmaya çalışıyor, o da kaptırıyor. Ve o top dönüp tehlikeli pozisyona
Galatasaray'ın güçlü bir kadrosu var. Bunun için zaten hem Süper Lig'de hem de Avrupa Ligi'nde hiç mağlup olmadan buralara geldi. Kupa maçında başta Okan hoca herkes gördü ki; 15 futbolcuyla üç kulvarda oynayan bir takım için sürprizleri de düşünmek gerekir. Cezalar, sakatlıklar, bunlar futbolun içinde olan şeyler. Böyle sorunlar yaşandığı zaman bir anda bütün motivasyon kaybolur büyük sıkıntı yaşanır.
Galatasaray'ın kadrosu belli. Yedeklere bakıyoruz; Berkan, Kerem, Batshuayi, Sallai, Nelsson kıran kırana maçlarda bu beş yedekle sezonu zirvede kapamak çok zor. Bu üç kulvarda da iddiayı sürdürmek istiyorsan mutlaka en az 4 nokta transfer yapılması gerekir. Sıradan futbolcular veya ileriye dönük yapılan transferler şu an için takıma bir katkı sağlamıyor. Jelert'in gerçekten iyi oynamasını çok isterdim. Danimarka patentli, alt yapısı sağlam ama defansı hiç olmayan bir futbolcu. Hamleleri doğru yapamıyor. Yapamayınca da takımı gol yiyor. Bunun için yapılacak olan transferler kesinlikle
Okan hocanın yedek kulübesinde ilk 11'de oynatacağı futbolcu sayısı çok az. Dün Başakşehir karşısında rotasyonlu bir kadroyu sahaya sürdü. İlk 25 dakika iyi de mücadele ettiler. Jelert'in hatasından yenilen gol, bir anda takımı oyundan düşürdü. Okan Buruk'a hak veriyorum bütün futbolcuları kazanmak istiyor. Ama şu an o konumda olan oyuncu sayısı çok az. Jelert diyorsun, oynaya oynaya daha iyi olur diye düşünüyorsun. Peki hangi maçta oynayacak? Dün gece yenen iki golde de Danimarkalı bekin imzası var. Tamam belki hücum oynayabilir ama defansif yönü sıfır. Aynı şekilde Metehan da, zamanla iyi futbolcu olacak. Ne var ki böyle zor maçlarda o da kaybolup hata yapıyor.
Yusuf Demir büyük ümitlerle alındı. Tamam hep yedekte oturuyor ama böyle kupa maçlarını fırsat olarak görüp daha iyi oynaması, daha çok mücadele etmesi gerekir. Yusuf çıktı, Mertens girdi, oyun bir anda değişti. Galatasaray Mertens'in paslarıyla iki gol buldu. Bilemiyorum herhalde Yusuf'u, Jelert'i kiraya vermeyi düşünüyorlardır.
Herkes
Lige verilen ara Galatasaray’ın futbol olarak hızını kesmiş. Bunun için de Göztepe karşısında çok zorlandılar. Bilhassa ilk yarı oldukça sarsıldılar. Sanchez ve Muslera’nın ortak hatasından gol de yiyince biraz da paniklediler.
Göztepe’nin hakkını yemeyelim. Taş gibi bir takım. Atletik, fizik gücü çok iyi, merkezi mükemmel kapatıyorlar. Osimhen’e nefes aldırmadılar. Mertens’i sahneye çıkarmadılar. Bir kere çıktı, Yunus’a golü attırdı. Orta saha ile forvet beraber hücuma çıkıp, defansa yardım ediyorlar. Böyle bir futbol olunca da Galatasaray’ı gol pozisyonuna sokmadılar. Osimhen’in yanında devamlı iki stoper vardı. Arkadaşları da yardıma gelmeyince Nijeryalı futbolcunun da etkisi kayboldu, topla buluşamadı. Sağdan, soldan gelen ortalar da Göztepe defansı tarafından kesildi. Ama buna rağmen Yunus’un yine sahneye çıkması, mükemmel bir gol vuruşu yapması takımına üç puanı kazandırdı.
Galatasaray’ın olmazsa olması Sanchez iyi gününde değildi. Goldeki hatasını bir kenara koyuyorum, çok pas hatası
Kulüpler Birliği, TFF’nin de desteğiyle 5 kişilik MHK Üst Danışma Kurulu kuruyor. Ne diyelim, hayırlısı olsun! Bütün kulüpler hakemlerden şikayet ediyor. Keşke başarılı olsalar. Hakemler bu kadar kötü maç idare ediyorlarsa, hatalar yapıyorlarsa, bunun sorumlusu kim? MHK değil mi? Önce MHK’nin değişip tekrar yapılanması gerekmez mi?
Aynı ekip orada oturduğu müddetçe 50 tane danışma kurulu kursan, başarılı olman mümkün mü? MHK Başkanı ‘Hakemlerin CEO’su benim’ diye avaz, avaz bağırıyor. Peki danışmanlar nerenin CEO’su olacak? Maçları yönetmek üzere tayin edilen hakemler aynı kişiler değil mi? Bunlarda bir değişiklik olacak mı, olmayacak. Bu şartlarda üst kurul kursan veya aynı MHK ile devam etsen değişen hiçbir şey olmayacak, kaos büyüyerek devam edecek.
MHK’nin elinde zaten kısıtlı sayıda hakem var. Bunun için hiç kimse çıkıp da ‘devrim oluyor, artık her şey düzelecek, adalet dağıtılacak’ gibi laflarla ortaya çıkmasın. Evet Avrupa’da da bu şekilde hakem komitelerinde
Okan Buruk hoca şu anda elindeki kadroyla Süper Lig’in lideri, UEFA Avrupa Ligi’nde de ilk 8 için çok büyük şansı var. Bu takım bu sezon ne Süper Lig’de ne Avrupa’da hiç yenilmedi. Futbolcular, Galatasaray’ı öyle bir benimsemişler ki ne kadar güçleri varsa sahaya koyuyorlar.
Bir bakıyorsunuz maçın ilk yarısı çok kötü futbol oynuyorlar. Ama ikinci devre iki oyuncu biraz kıpırdıyor, bütün takımın temposu artıyor, çok değil 15-20 dakika içerisinde skoru bulup rakibi sarsıyorlar. Taraftar, hoca, yönetim, futbolcular hepsi bütünleşmişler ve müthiş bir hava yakaladılar. Şimdi hiç sevmediğim ara transfer dönemine girdik. Duyuyoruz, okuyoruz, birçok oyuncunun ismi geçiyor Galatasaray için.
Size soruyorum, Barış Alper’i, Yunus’u, Mertens’i, Osimhen’i, Batshuayi’yi, Sara’yı, Torreira’yı, son olarak da Sallai’yi... Hangi ismi alıp bu oyuncuları kesebilirsin? Öncelikle dışarıdan yıldız futbolcu getirip, bu oyuncuların motivasyonunu bir anda sıfırlamak