Transfer döneminin en rahat takımı Galatasaray. Harika bir kadrosu var. Üç sene üst üste şampiyon olmuş. Başkan Dursun Özbek, “Bizim bu sene hedefimiz Şampiyonlar Ligi” diyor. Sezonun ilk transferini de Bayern Münihli yıldız Leroy Sane ile yapıyor. Bu transfer, taraftara verilen en büyük teminat. Başkan, “Sabırlı olun, Sane gibi dört tane daha yıldız gelecek” diye konuşuyor.
Şu an herkes rahat. Kulüpte para var. Yönetim, Osimhen transferine kilitlenmiş durumda. Oldu, oldu, olmazsa da, Nijeryalı golcünün ayarında başka bir santrfor alacaklar. Bunun da ötesinde bir tane daha genç forvet transfer edecekler. Hatta anlaşmışlar diye haberler geliyor.
Kale için de bir hafta, 10 gün içerisinde çok kaliteli bir ismin transferine şahit olacağız.
Defansa bakıyorsun; Sanchez-Abdülkerim ikisi de mükemmel. Biri Kolombiya Milli Takımı, diğeri Türk Milli Takımı’nda oynuyor. Sağ bek diye devamlı konuşmalar oluyor. Şu an Sallai ve Kaan var. Bilhassa Sallai, temposuyla 5-6 maç oynasın, Sacha Boey’in futbolunun üzerine
Galatasaray her dönem yıldız futbolcu almıştır. İki sezon Icardi rüzgarı esti. Bu sezon da Osimhen. Şimdi de Sane rüzgarı esecek...
Bu futbolcunun Almanya’daki lakabı ‘Beton Delici’. Duran toplarda, çektiği şutlarda ve rakibini geçerken müthiş bir hırsı var... Bu sezon taraftarlar Sane’yi seyrederken büyük heyecan duyacaklar. Burada önemli olan transfer başlamadan bu kadar büyük bir yıldızı gecenin birinde uçağa bindirip İstanbul’a getirmekti. Bunu Başkan Dursun Özbek başardı. Şu an herkes bu transferlerin devam edeceğini düşünüyor.
On beş gündür Bernardo Silva rüzgarı esiyordu. En sonunda futbolcu bile bıktı, ‘Bir sene daha City’de kalıyorum’ dedi. O bitti, Hakan Çalhanoğlu rüzgarı başladı. Hakan’ın Inter ile iki sene daha sözleşmesi var ve aynı zamanda takım kaptanı. Hayatından çok memnun, İtalya’yı çok seviyor. Maalesef hala ‘Hakan, Galatasaray’a gelecek’ diye yazanlar yorulmadı, aynı hızla devam ediyorlar.
İşin garip tarafı, Galatasaray böyle bir istekte bulunmadı,
Leroy Sane dünya yıldızı... Bayern Münih, Arsenal, Al Hilal iyi paralar teklif etti ama Sane, Galatasaray’ı seçti.
Önce şunu söyleyeyim; Galatasaray’da futbol oynayan başta Icardi, bu transferde büyük rol oynadı. Mesut Özil, Nuri Şahin, Lukas Podolski gibi isimler Sane’nin sarı-kırmızılılara gelmesinde bir hayli etkili oldular. Türk futbolseverler bu sezon büyük bir yıldız seyredecekler.
Bu Alman futbolcu şayet arkadaşlarıyla o uyumu ve bağı yakalar, kardeşlik ortamına çabuk adapte olursa çok büyük işler yapar. Yönetim ve menajer Gardi’yi alkışlamak lazım. Bu transfer Türkiye’yi ve Avrupa’yı ayağa kaldırdı. Düşünebiliyor musunuz gecenin birinde Youtube’da 3 milyon 200 bin kişi Sane’yi İstanbul’a getiren uçağı takip etti. Daha ne olsun?
Gelelim Osimhen’e... Bir sürü şeyler yazılıyor, söyleniyor. İçinde doğrular da var, uydurma haberler de var. Osimhen, Galatasaray’a 70 milyon euro bonservis parası verdirmek istemiyor. ‘Ben 6 ay sonra FIFA kurallarına göre hiç bonservis
Galatasaray'da denetim mekanizması doğruyu bulma adına taraftardan başlıyor. Kulübüne zarar vermediğin müddetçe eleştirinin her kulüpte olması lazım. Maalesef Türkiye'de eleştiri yapanlar düşman ilan ediliyor. Bir tek sarı-kırmızılı kulüpte normal karşılanıyor.
Taraftar yeri geldi Muslera'yı eleştirdi, Kerem Aktürkoğlu'nu eleştirdi... Bu eleştiriler futbolcunun kendini bulması adına hep doğru sonuçlar getirdi. Devre arası, 'Lemina'yı istiyoruz' dediler, 'Eren'i istiyoruz' dediler, 'Osimhen'i istiyoruz' dediler. Başkan Dursun Özbek de düşündü, taşındı 'OK' mührünü bastı. Ve neticede iki kupayla sezon bitirildi.
Özbek'in en büyük özelliği karar verirken, eleştirilirken kimseye kızıp gücenmiyor. Mantığıyla hareket ediyor. Düşünebiliyor musunuz; Icardi ve Batshuayi varken Osimhen'i aldı. Arjantinli forvet sakatlandı, devre arası Morata'yı transfer etti. Hiçbir kulüp bunu yapmaz. Başkanın da özelliği bu, kulübün menfaatine olan her türlü işe onay veriyor.
Lig oynanırken bir ara Okan Buruk sallandı hatta gönderin hocayı
Kazanılan iki kupa, oynanan futbol, oyuncuların, yöneticilerin, Okan hocanın ve taraftarların birbirlerine bağlılığı kulübü başka bir yerlere götürmüş. Hata yapmadan sezonu başarıyla bitirmesini sağlamış.
Önce şunu söyleyeyim, arkadaşlarına bağlılığı olmayan futbolcuları barındırmıyorlar. Burada en büyük pay Okan hocanın. Yerlisi, yabancısı, yedeği, ası kadroda kim varsa hepsi tek vücut. Yenikapı’daki seremonide bunu hepimiz gördük ve zaman zaman da gözyaşlarımızı tutamadık. Hangi futbolcu podyuma çıkıyorsa yanında ya eşi, ya çocukları ya da sevgilisi var. Mertens ve ailesi bizi zaten kopardı. Bu nasıl kulübe bağlılıktır ilk defa gördüm. Arkadan Muslera ağlayarak ve ağlatarak yüz binlere veda etti.
Sallai sevgilisiyle çıktı podyuma. Belli ki, arkadaşı ilk defa böyle bir kalabalığın önüne çıkıyor. Kızın ayakları titriyor. Macar futbolcu heyecandan mosmor oldu. Lemina, Barış Alper, Sanchez, Abdülkerim başka bir atmosfer yarattılar. Evet o gün oraya eğlenceye gelenlere yağmur sürprizi vardı. Taraftarlar çok eziyet
Galatasaray artık sezonu kapadı. Bu oynanan maçlar formaliteden öteye geçemez. Zor bir sezon, iki kupa, hem de bir sürü türbülanslara rağmen. En yakın rakibine sekiz puan da fark atmışsın. Futbolcular, teknik adam, yöneticiler, taraftar hepsi görevlerini kusursuz yapmış. Şimdi de keyfini çıkartıyorlar.
Göztepe Süper Lig’in iyi ve renkli bir takımı. Okan Buruk bir çok futbolcusunu İzmir’e götürmemesine rağmen, büyük rotasyonlu bir kadroyla da olsa, bu deplasmandan yine istediğini aldı. Dün geceki maçın bir tek artısı oldu. Hoca önümüzdeki sezonun kadrosunu kurarken, hangi futbolcuların üstünü çizeceğini çok net bir şekilde gördü. Bu kadar futbol çıtası yükselmiş bir takımda Kerem Demirbay’ın, Ahmet Kutucu’nun ve Cuesta’nın ne işi var? Bu bizim düşüncemiz ama ben hocanın da farklı düşüneceğini sanmıyorum. Madem büyük hedefler kondu, Avrupa’da başarı gelecek deniyor, kulübenin de kaliteli olması gerekir. Berkan’a saygılıyım, çocuğu
Galatasaray bu sezon çok başarılı oldu. İki kupa aldı, taraftar, camia herkes mutlu. Önümüzdeki sezon içinse herkes farklı düşünüyor, ‘Tamam beşinci yıldız takıldı, üç sene üst üste şampiyon olundu ama biz Avrupa’da başarılı olan bir takım istiyoruz’ söylemleri her geçen gün artıyor...
Önceki gece Tottenham ile Manchester United arasında UEFA Avrupa Ligi finali oynandı. Galatasaray sezon içinde bu turnuvada Tottenham’ı yenmesine rağmen, sıradan takımlara takılıp Avrupa’ya veda etti. Tabii ki bu herkesin canını yaktı. Yeni sezonda beklenti çok büyük. ‘Okan hoca sen bu takımı üç sezon şampiyon yaptın. Avrupa’da başarısız olma kredin var’ diye bir tek Galatasaraylı böyle bir tolerans tanımaz, hocayı yıpratırlar.
Evet geçen sezon transferler geç geldi, takım tam olarak oturmadı. Bir sürü sorun vardı ama şimdi bu sorunlar bitti. Geriye bir tek Osimhen kaldı. Galatasaray yönetiminin, Icardi ve Morata ile bu işi götürürüm deme şansı yok, daha doğrusu
Rams Park’ta 50 bin taraftar ve müthiş bir tezahürat... Önce “Osimhen’i istiyoruz”, daha sonra “Şampiyon Galatasaray” sesleri hiç durmadı.
Bir gerçeği söylemek mecburiyetindeyiz; futbolcular birbirlerini tanımışlar, paslaşırken hata yapmıyorlar. Birbirlerinin kademesine çok çabuk giriyorlar. Bilhassa gol varyasyonlarında çok başarılılar. Sakın 3-0’lık skor sizi aldatmasın... Kayseri de pozisyona girdi ama Galatasaray’ın çok net 7 pozisyonu vardı. Futbolcular kendilerini fazla yormadılar. Özellikle Barış Alper, Yunus ve Sara rölantide oynadı. Bu bile yetti. Rakibe baskı yaparsan, iyi de paslaşırsan haliyle karşısındaki ekip kim olursa olsun eziyorsun... Sana karşı “eller yukarı” diyor.
Osimhen, çok farklı bir futbolcu... “Ben 18 içinin kralıyım” diyor... Ayağını pergel gibi kullanıyor. İnanın karşısındaki rakip futbolcu Osimhen’i karşılarken panik yapıyor. Çok büyük bir güç... Bunun için sarı-kırmızılı takım çok şanslı... Taraftar “Osimhen” diyor başka bir şey demiyor.