Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Konyaspor’un iki stoperi Adil ile Abdülkerim... Duran toplarda, kornerlerde, gelen geçen her hava topunda çıkıp çıkıp vurdular… Galatasaray‘ın iki stoperi Nelsson ile Marcao... Ceza alanına kornerden, duran toptan, sağdan - soldan gelen hiçbir hava topuna çıkamadılar, vuramadılar, kafayı çalıştıramadılar...
Galatasaray‘ın iki stoperi için “iyi oyuncular“ diyoruz... Kafayı çalıştıramadıktan sonra ben ne yapayım böyle iyi stoperleri… Sonucu ortaya koyan çok şey söylenebilir ama, birinci nedeni; iki takım stoperleri arasındaki uçurum gibi farktı...
Futbolda “hamle üstünlüğü“ dediğimiz ve hayati önem taşıyan bir özellik var... Ortada, sahipsiz toplara ilk hamleyi yapabilmek, o topu kapabilmek… Özellikle ilk yarıda bu hamle üstünlüğü ezici şekilde Konyaspor takımındaydı...
Hani deriz ya “rakibe top göstermedi“ diye... Konyalı oyuncular her pozisyonda o kadar çabuk davrandılar ki, hamle üstünlüğünü tek pozisyonda bile Galatasaraylı oyunculara bırakmadılar...
Gerçi “hamle üstünlüğü Konyaspor’da” diyoruz ama Galatasaray‘ın hamle üstünlüğünü kapmaya, futbol oynamaya, maçı kazanmaya niyeti var mıydı? O da tartışılır...
Kardeşim; sezon nasıl geçerse geçsin, istersen “gazozuna maç” yap, senin adın Galatasaray... Yenilsen bile vuruşarak yenileceksin, “beyaz bayrak“ çekip, teslim olarak değil... İlk yarının özetiydi bu...
Galatasaray, Konya‘ya Mevlana Türbesi’ni ziyarete değil, maç yapmaya geldiğini hatırlamış olmalı ki, ikinci yarıya koşmaya ve futbol oynamaya niyetlenerek başladı...
Bu arada ikinci yarıda aynı anda oyundan çıkan Pulgar’ı maç boyu iki defa, Cicaldau’yu ise hiç görmedim... Pulgar ilk golde ıskayı geçerek Ahmed Hassan’ın boş kaleye golü atmasına neden oldu... Bir top daha kaptırdı, dua etsin, kaleci Pena kurtardı... Hani demişler ya “gölge etme, başka ihsan istemem“ diye... Pulgar’ın yararından vazgeçtim, bari zararı dokunmasın...
Ayrıca iki farkla yeniksin, beğen-beğenme, takımın havadan ve yerden topa en iyi vuran adamı Mustafa’yı oyuna almak için niye bu kadar beklersin... Tek santraforla oynamaya mecbur musun? Kalan dakikaları Gomis-Mustafa iklisi ile niye oynamazsın...
Galatasaray’ın biraz kımıldadığı dakikalarda da kaleci Sehiç sahneye çıktı... Önce Berkan‘ın kafasına muazzam uzanıp kornere attı... Sonra Morutan’ın füzesine geçit vermedi...
Konyaspor ikinci yarıyı oynayarak değil, idare ederek geçirdi... Panik yapmadı, nadiren yaşadığı sıkıntılarda bile “buzdolabı“ gibi kalmayı başarıp, kusursuz pas oyunuyla maçı tamamladı... Bu sezonun en iyi stoperlerinden biri olan Abdülkerim, bu maçın da en iyi adamıydı…
İkinci yarı Galatasaray‘ındı, maç Konyaspor’un oldu... Galatasaray ilk yarıyı “yürüyerek“ çöpe atınca, ikinci yarıda “biraz koşarak” makası kapatamadı, maçı kurtaramadı...
Şu kadarını söyleyeyim; tribündeki Konyasporlu taraftarlar her pasta sürekli “oley“ çekmekten, sahadaki Galatasaraylı futbolculardan daha fazla yoruldular... Anlayın Galatasaray’ın halini...