Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray ilk 5 dakikayı Başakşehir’e bıraktı, sonraki dakikaları kendine aldı… Bu dakikalarda kaleci Okan‘ın kendi hatasından kaynaklanan tehlikeyi, yine kendisi önledikten sonra özellikle ilk yarı sonuna kadar neredeyse yere yatmadı…
Galatasaray maçın her dakikasında çok olgun ataklarla Başakşehir kalesine geldi… Kenarlardan gelen toplar orta sahadan ileri çıkan futbolcularla buluşunca Başakşehir defansif anlamda sıkıntı çekti… Bu dakikalarda önce Emre Akbaba sonra Saracchi‘nin uzaktan şutu Mert duvarına çarptı…
Galatasaray kenarlardan iyi bindirdi… Ömer Bayram’ın ortaları genellikle Caiçara‘dan dönse bile arkadan bindiren Saracchi’yi iyi toplara kaldırdı… Sağdan Feghouli, hatta gerilerden gelen Linnes merkeze etkili toplar attılar… Ama “bu golcü yokluğunun gözü çıksın”… Kim derdi ki gün gelecek, Galatasaray oynatacak santrfor bulamayacak…
Aslında santrforları konuşuyoruz ama, stoper yokluğunda zorunluluktan bu görevi yapan Donk ile Lemina‘nın özellikle ilk yarıdaki kusursuz oyununu söylemeliyiz… Ne Luyindama‘yı arattılar, ne Marcao‘yu, Aslan gibi oynadılar… Ama kadersizin işi; Lemina da sakatlanıp çıktı… Yetmedi, ardından Linnes… Meraktayım bu sakatlıklar nereye kadar...
Galatasaray savunmadan hücuma çıkarken oyunun merkezinde Seri vardı… Neredeyse lig bitecek, Seri yeni uyandı ve güzel oyununu seriye bindirdi… Açıkcası Emre Akbaba‘nın artık kendini bulması gerekiyor… Bunları attığı gole rağmen söylüyorum… Öyle yetenekleri var ki, Galatasaray‘ın oyun lideri olmalı...
Başakşehir‘i soracak olursanız, başlangıçta söylediğimiz ilk 5 dakika dışında oyunu hiç kontrolünde tutamadı… Galatasaray karşısında adeta hep mahkum oynadı ve dakikaları Galatasaray hücumlarını karşılamak için kullandı… Okan Hoca’nın maça Demba Ba’yı kesip, Robinho ile başlaması kötü değildi… Tek tehlikeyi de Robinho ile yarattı… Ancak aynı Robinho, rakip ataklarda Clichy’yi ciddi anlamda yalnız bıraktı…
Hayret, devre arası ne oldu acaba… Sahaya bu defa Aslan gibi kükreyen bir Başakşehir çıktı… İlk yarıdaki ürkekliğinden, korkaklığından eser kalmamıştı… Robinho’nun yerine giren Demba Ba’nın, biri Okan‘da kalan, diğeri saç - baş yolduran çok önemli iki pozisyonundan sonra İrfan Can‘ın arka direği kaldırdığı topa Aleksiç’in kafayı çakmasıyla golü buldu… Aleksiç fotoğraf çektirir gibi gol atarken, Saracchi ortada yoktu…
Galatasaray gol sonrası kendine geldi… Ancak Demba Ba ile direkten geri dönen ve neredeyse mucize gibi gol olmayan pozisyon Galatasaray’ı ipten aldı… Galatasaray bu pozisyon sonrasında travmayı çabuk atlattı, ilk yarıdaki kadar olmasa bile etkili oyununa dönmeye başladı… Hatta döndü... Belki beraberlik daha da önce gelebilirdi, kaleci Mert iyi direndi… Hele son dakikalarda Onyekuru’nun tehlikesini önleyişi... Ama bir yere kadar… Galatasaray golünde fırsatçı Emre‘ye alkış da, bu Mahmut‘un hücuma çıkarken kaçıncı top kaptırışı, Başakşehir‘in başını kaçıncı belaya sokuşu…
Başakşehir‘in şampiyonluk yolunda bu üçüncü sezonu… Finale doğru daha bir maç kazandığını görmedim… Bir kader maçında takımın en önemli adamları Visca, Crivelli dahil bu kadar etkisiz olur mu? Hafta arası “Başakşehir kollanıyor“ algısı yapılması da açıkcası işe yaramış göründü… Ali Palabıyık, üç Başakşehirli oyuncuyu bir hafta sonrası için çürüğe çıkarttı... Galatasaray için de “son ümidim de bitti“ karamsarlığından, “bir ihtimal daha var“ aşamasına geçiş maçıydı… Daha iyi oynadı, çok önemli fırsatlar yakaladı ama çok hak ettiği maçı kazanamadı… Maç berabere bitti… Cumartesi günü kendi sahasında puan kaybedip karaları bağlayan Trabzonspor bu maçın berabere bitmesinden sonra zil takıp oynadı… Maç berabere bitti ama kazanan Trabzonspor oldu...