Tayfun Bayındır

Tayfun Bayındır

tayfun.bayindir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe Yönetimi’nin yerinde olsam bugün ilk iş olarak federasyonun kapısını çalar, “Ligde bundan sonra kalan bütün maçlarımı deplasmanda oynamak istiyorum. Kadıköy’ü kapatın” talebinde bulunurum... Bu önerimde gerçekten ciddiyim; dünkü Konyaspor maçı da dahil olmak üzere Fenerbahçe bu sezon 14 deplasman maçına çıkmış. 12’sini kazanmış, birinde berabere kalmış, bir tanede nazar boncuğu misali yenilgisi var. Kadıköy’de ise 6 yenilgisi, 2 de beraberliği var, 8 kere kazanmış. Evinde oynadığı iki maçtan 6 puan alsa şimdi bambaşka hesaplar, planlar olurdu... Anlamak zor. Deplasmanda bu kadar rahat oynayan, üreten, iyi savunma yapıp maç kazanan takım evinde neden tarihin en kötü dönemini geçiriyor? Futbolda neredeyse tez olacak konu...
İlk 45 dakika mükemmel bir Fenerbahçe izledik. İleride sürekli baskı yapan, tempoyu hem kontrol eden hem de yükselten, çabuk oynayarak aceleci oynama alışkanlığından uzaklaşan ve doğal olarak iki de gol bulan Fenerbahçe tartışmasız sahanın hakimiydi.
İkinci yarı soyunma odasında Erol Bulut kim bilir neler dedi ki, bambaşka bir Fenerbahçe vardı sahada... 2-0’ı yeterli görmüş olacak ki, Erol hoca takımının topluca geriye yaslanmasına, Konyaspor’un takır takır oynamasına hiç bir reaksiyon göstermedi. Bu bölümde Altay üç tane net golü önledi. Bu anlarda bile Erol Bulut oyunun seyrine müdahalede bulunmadı.
Bulut’un değişiklikleri asla geriye yaslanan takımının yeniden tempo yapmasına, ileride baskı kurmasına yönelik değil, yedek bankındaki 11 oyuncularının gönlünü almaktı. Yoksa oyundan çıkan Sosa da, Mert Hakan da, özellikle Samuel de gayet iyi oynuyorlardı.
Dün Gökhan Gönül, Attila Szalai, Samuel, Pelkas ve Valencia vitesi bir tık yükseltince Fenerbahçe’nin özlenen kimliğine büründüğünü hepimiz gördük. Bundan sonraki dönemde Erol Bulut, el frenini çekmediği sürece daha rahat kazanan ve özellikle keyif veren bir takım izleyeceğimiz kesin... İlk 45 dakika sarı-lacivertlilerin oynaması gereken futbol... Ve bence buna Erol Bulut bile itiraz etmez...
Sezonun başından bugüne kadar yöneticilerden teknik direktörlere, oyunculardan medyaya her kesim “vurun abalıya” misali hakemleri yerden yere vuruyor. Haklı oldukları maçlar var... Böyle bir durumda hakaret olmayan söylemlerini destekliyorum. Ne var ki, dün Fırat Aydınus’un yönettiği gibi çok iyi maç yöneten hakemlerimiz de var. Hem de bir hayli fazla... O zaman da haklarını teslim etsenize... Dayak atmayı, hakemler üzerinden haksızken haklı olmayı beceriyorsunuz. İki kez üst üste VAR olan Cüneyt Çakır’ı idam sehpasına çıkarttınız, hem de VAR protokolünde müdahil olamayacağı pozisyonlar için... Hadi Fırat Aydınus için de bir şey desenize. “Tereyağından kıl çeker” gibi yönetti maçı. En azından tebriği hak ediyor.