Haberin Devamı

Galatasaray için Icardi varken 3-4-1-2 ile oynamak ya da maçlara bu şekilde başlamak adeta bir zorunluluktu. Ancak Icardi’nin sakatlanıp sezonu kapatmasının ardından hâlâ bu sistemde ısrar etmek çok doğru değil. Sarı- kırmızılıların üçlü savunma ile oynadıklarında yaşadıkları savunma zafiyetleri ve ne kadar fazla gol yedikleri herkesin malumu.
Buna rağmen yine aynı sistem ve de performansı hiç güven vermeyen Nelsson ile başladı son derece önemli Az Alkmaar mücadelesine Okan Buruk. Henüz 2. dakikada da hem sistemin hem de Nelsson’un defosu, gol olarak Galatasaray kalesine yansıdı.
Bu golden sonra da hem defansta sorun yaşamaya devam etti Galatasaray hem de ofansta üretemedi. Muslera ile birlikte takım omurgasının belkemiği olan Davinson Sanchez’in sağ stoperde oynatılıp merkezin Nelsson’a bırakılması, oyunun iki yönünde de sorunlar yarattı. Takım halinde topun arkasına geçen rakibi ortadan delme girişimleri her defansında hüsranla sonuçlandı. Üstelik ikinci ve üçüncü bölgede özellikle Sara ve Batshuayi’nin kaptırdıkları toplar, sarı- kırmızılı futbolcuların sürekli geri koşmalarına neden olduğu gibi rakibin çok ciddi gol pozisyonları yakalamasını da sağladı. Kanatlar ise neredeyse hiç efektif bir şekilde kullanılamadı.
Galatasaray’a hayat veren, ilk yarının sonunda Osimhen ile gelen gol oldu. Sarı- kırmızılıların, bu golün getireceği ivme ile doğru oyuncu ve sistem değişikliğiyle ikinci yarıda oyun ve skor üstünlüğünü eline alacağını düşünüyordu pek çok futbolsever. Bu anlamda yapılması gereken, Nelsson- Jelert değişikliği ile dörtlü savunmaya geçmekti. Ancak Okan Buruk, Nelsson’un yerine bir diğer stoper Metehan Baltacı’yı oyuna alıp saha içerisinde de Davinson Sanchez’i savunmanın ortasına alarak üçlü defans anlayışını devam ettirdi. Sanchez’in ortaya geçmesi ve Metehan’ın yaptığı iki kritik müdahale, ikinci yarının defansif anlamda akılda kalan artıları olsa da ofanstaki verimsizlik devam etti.
Batshuayi’nin 65’te yerini Kerem Demirbay’a bırakmasının ardından özellikle Barış Alper Yılmaz’ın bulunduğu sol kanat ivme kazandı. Nitekim Galatasaray, soldan gelen ortalarla rakip kalede özellikle Osimhen ile tehlikeler yarattı. Abdülkerim Bardakcı’nın bir kafa vuruşu da direkten döndü.
Sonuç olarak Galatasaray, kadro kalitesi açısından kazanması gereken ve de kazanabileceği bir karşılaşmadan beraberlikle ayrılmak zorunda kaldı. Okan Buruk’un sistem ve oyuncu tercihlerinin hatalı olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor. İlk on birde formsuz Nelsson kadar Batshuayi tercihi de doğru değildi. Belçikalı futbolcunun ilk on birde başladığı maçlarda çok verimli olamadığı ama sonradan oyuna dahil olduğu karşılaşmalarda genellikle skor katkısı yaptığı bilinen bir gerçek. Diğer taraftan iki santraforu aynı anda sahaya sürmek, zaten Icardi’yi sakatlık yüzünden kaybetmiş olan takımın diğer iki santraforunu da aynı anda riske atması anlamını taşıyor. Ayrıca Batshuayi’yi ilk on birde başlatmak, işler istenildiği gibi gitmediğinde yapılabilecek bir hamle şansını da ortadan kaldırmış oluyor. Nitekim öyle de oldu! Barış Alper Yılmaz ve Yunus Akgün’ün 3-4-1-2'nin kanat oyuncuları veya kanat bekleri olup olamayacakları da ayrı bir tartışma konusu.
Evet, Galatasaray’ın UEFA Avrupa Ligi puan tablosundaki yerini düşününce deplasmanda alınan bir puan elbette hiç yoktan iyidir. Ama bir kez daha belirtmek gerekir ki, sarı- kırmızılılar bu maçı kazanabilirlerdi ve kadro kaliteleri göz önüne alınınca kazanmaları da gerekirdi. Bakalım Okan Buruk, sistem ve oyuncu tercihleri açısından bu maçtan gereken dersleri çıkartabilecek mi?