Uğur Dündar

Uğur Dündar

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Böyle olacağı, gerilimin doruğa çıkacağı günler öncesinden belliydi. Çünkü sporda şiddeti önlemek amacıyla çıkarılan yasaya meydan okurcasına sürdürülen tahrikler dur durak bilmiyordu.
Güya tüm önlemler alınacak ve tribünlere yanıcı, patlayıcı maddeler kesinlikle sokulmayacaktı. Ama ne gezer! Fenerbahçeli futbolculara tribünlerden kurşun dışında her şey atıldı. Yaşananlar barış, dostluk ve kardeşlik anlamına gelen futbol adına utanç vericiydi. Bu ürkütücü tablo akla ister istemez şiddeti önleyecek yasa yürürlükten kalktı mı, bu kentte vali ve emniyet müdürü yok mu sorusunu getiriyordu.
Kırmızı kartlık pozisyonları görmezden gelen, hele hele ilk yarıda Zokora’nın, Emre’yi sakatlamak amacıyla savurduğu tekmeye kırmızı kart göstermeyen hakem Kamil Abitoğlu için ise söylenecek söz kalmıyordu. Abitoğlu’nun yönetimi bir maçın nasıl çığrından çıkarılacağını gösteren bir ibret belgesi niteliğindeydi.
İlk yarıda Fenerbahçeli oyuncular, futbol oynamaktan çok tribünden yansıyan gerilim ve hakemin berbat yönetimiyle mücadele etmek zorunda kaldılar. Bu maçın Türk futbol tarihine kapkara bir sayfa olarak geçmesini her iki takımın oyuncularının sağduyusu önledi. Özellikle bir-ikisinin dışında tahriklere kapılmayan Trabzonsporlu futbolcular takdiri hak etti.
Fenerbahçe mucizesinin sürdüğü gecenin yıldızı başta büyük çıkışın mimarlarından Baroni olmak üzere tüm futbolculardı. MİLLİYET’teki yazılarıma büyük şair Ziya Osman Saba’nın, “Bütün mucizeler mümkündür” deyişiyle başlamıştım. Fenerbahçe mucizesi bu sözlerimdeki haklılığı kanıtlıyor. Mucize sürüyor...