Güven-performans ilişkisi
Kocaman, sıkça sarı-lacivertlilerde 6-7 yıllık birikmiş “oyuncu odaklı düzen problemi” ile uğraştığından söz ediyor. Bu düzeni kırmak kolay olmuyor, önce Şampiyonlar Ligi’ne, sonra Avrupa Ligi’ne veda ediliyor. Hocanın ismi defalarca tartışmaya açılıyor, bu güvensiz ortamda Alex “hocanın bütün görüşlerini paylaşmadığını” beyan ediyor. Hatta internet sitesinden Fenerbahçe’den ayrılmayı ilk kez bu kadar ciddi düşündüğünü de deklare etmekten geri durmuyor... Neyse ki alınan iyi sonuçların ardından Kocaman kritik eşiği atlatıyor, bazı futbolcularla aşılamayan güven köprüsü meselesi birinci sayfadan mecburen düşüyor. Alex de eski mutlu ve iyi günlerine bir u dönüşü yapıyor.
* * *
G.Birliği geçen sezonu saygı duyulan bir futbol ve fena olmayan bir puanla bitiriyor. Doll Almanya’dan gelen teklifler ve yönetimle yaşadığı uyumsuzluklara rağmen Ankara’da çalışmaya devam ediyor, ama belli ki onun Başkent’te kalmasından herkes mutlu değil... 2010-11’in ilk 8 haftasında takımın performansı bir türlü düzelmiyor, kulaktan kulağa hocayla oyuncular arasında sorun olduğu yayılıyor. Bu arada Bilal de kadro dışı kalıyor. Söylenenlere göre disiplin ağır, futbolcular mutsuz... Hoca nihayet gönderiliyor; yardımcısı Zumdick aynı düzen, aynı on bir ve aynı taktikle göreve devam ediyor. Sonuç garip: Manisa karşısında şahane bir galibiyet, Kayseri’ye karşı inanılmaz bir fizik kalite. Sanki ilk 8 hafta oynayan oyuncular gitmiş, yerlerine çok daha fazla koşan, çok daha fazla mücadele eden ikizleri gelmiş!
* * *
G.Saray, Ankaragücü’ne kaybediyor; maç sonunda Servet kendisine ne kadar güvenilirse o kadar oynadığını açıkça beyan ediyor. Hafta içinde Rijkaard gönderiliyor, Hagi geliyor... F.Bahçe ve Antalya maçlarında inanılmaz bir mücadele, ekstra efor... Ama futbolda sadece arzu ve efora değil, kaliteye de ihtiyaç duyulduğundan olsa gerek; 3 maç sonunda atılan 2 gol ve kazanılan 4 puan var!
Şimdi merak ediyorum... Servet, Trabzon maçı performansını neye borçlu, Hagi’nin güvenine mi? Eğer öyleyse, Galatasaray yine hoca mı değiştirecek? Futbolcu performanslarıyla güven arasında bu denli yüksek bir korelasyon olabilir mi? Tabii ki futbolda hoca-oyuncu arasındaki güven köprüsü performansı belirleyen önemli faktörlerden biridir, ama birincisi sayılabilir mi? Güveni azalan oyuncu kötü koşabilir mi? Eforunun yüzde ellisini vermeye hakkı olabilir mi?
Servet-Rijkaard meselesi, bir Türk futbolu meselesidir... Ve buna benzer onlarca öykü daha yaşanmadan üstünde bolca konuşulmalıdır, tartışılmalıdır.
Kayseri Stadı nasıl dolar?
Gençlerbirliği müsabakası sonrası kamuoyunun ortak görüşü şu: Kayseri şampiyonluğa oynuyor, ama şehirliler takımlarına ilgi göstermiyorlar. Hava alanında karşılaştığımız iki Kayserili futbolcu, Beşiktaş maçında bile tribünlerin dolmadığından şikayet ediyor. Kayserili oyuncular, zirve yarışı yaptıkları diğer beşliye göre en büyük dezavantajlarının bu olduğunu söylüyorlar.
Kayseri Kadir Has Stadı, uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapabilecek düzeyde inşa edilmiş mükemmel bir spor kompleksi... Ama, mesela bir Euro 2020 müsabakası için yeterli sayılabilecek 32 bin kapasite, bir Süper Lig maçı için fazla geliyor.
Kayseri’nin sıradan sayılabilecek bir iç saha maçında, Gençlerbirliği önünde tribünler yarı yarıya dolu. Yani içeride 15 bin civarında taraftar var. On beş bin kişiyi küçümsememek lazım, bu sayı aslında Galatasaray ya da Beşiktaş’ın ortalama taraftar sayısı civarında... Ama bu 15 bin kişi Kadir Has’ta çeşitli tribünlere ve katlara dağıldığı için az gözüküyor, stadyumu dolduramıyorlar.
Oysa Kadir Has Stadı inşa edilirken üst tribünler sempatik bir mekanizmayla açılır/kapanır yapılabilseydi; stadın kapasitesi (isteğe bağlı) 16 bine düşürülebilir olacak, bu sayı da lig maçları için yeterli gelecekti... İşin mühendislik detayını bilmiyorum, belki halen o tribünleri açılır/kapanır yapma ihtimali vardır. İsviçre’de, Avusturya’da böyle statlar var, kentin takımı oynadığında kapasite 20 binlere düşürülüyor, bir uluslar arası müsabakada 40 binlere çıkarılıyor.
Şimdi Kayseri’ye yeni bir stat inşası gündemde... Kadir Has’ın minimize edilmiş hali olarak tanımlanan, kompakt bir stat bu. Belli ki Erciyesspor ve Kayserispor’un yerleri ayrılacak, (şu anda gayet bozuk olan) zemin de daha az yorulmuş olacak.
Belki bu yeni projenin yapımı sırasında Kayseri’nin âkil adamları, Kadir Has Stadı tribünleri üzerinde de küçük bir oynama yaparlar.