Doğan’ın vefat haberini Sivasspor-Grbalj maçının devre arasında almıştık ve ilk aklımıza gelen şey, müsabakanın ikinci yarısının tatil edilerek acımızın bütün dünya ile paylaşılması idi. Bu, mümkün olmadı. Ya akla gelmedi, ya da uygulanamadı, bilemiyorum... Yine haberin Reuters, AP, AFP gibi uluslar arası ajanslara düşmesi de 12 ile 24 saat arası sürdü, yalnızca UEFA.com hadiseyi aynı gün içinde dünyaya duyurabildi, o sitenin de Türkiye’den her türlü küçük/büyük haberi merkezlerine hızlıca ulaştıran Türk editörleri olduğunu biliyoruz...Hasan Doğan Kupası 2
***
Acımızın ve Doğan’ın kalbimizde bıraktığı boşluğun dünya ile paylaşımının yetersiz kaldığını hissettiğim için, ben de 8 Temmuz Salı günü bu köşede, Avrupa Şampiyonası’nda eşiyle birlikte sergilediği sevgi sahneleriyle bütün Türk milletinin hafızasına kazınmış merhum federasyon başkanının adının yalnızca bu yılki Türkiye Kupası’na (ya da sadece bu sene yetersiz bulunursa bundan sonrakilerin hepsine) verilmesi önerisinde bulundum.
Bu yılki finalde Doğan’ın protokoldeki yerinde muhterem eşi Aysel Hanım’ın oturması... Finalde bütün protokol sakinlerinin eşleriyle bulunması... Taraftarın maça ailesiyle gelmesi için teşvik edilmesi, gol sevinçlerini herkesin eşlerine çocuklarına sarılarak yapması... Bu kupa finalinin Türk futbolunda bir sevgi gününe dönüşmesi... Önerimin özeti bu idi...
***
Hıncal Uluç, 10 Temmuz Perşembe günkü köşesinde, Türkiye Kupası’nın isminin “Hasan Doğan Kupası” olarak değiştirilmesinin teklif dahi edilmesinin geçmişteki başkanlara saygısızlık ve inkâr olacağını düşündüğünü yazmış... Benim yazımdaki “yalnızca bu yıl ya da bundan sonraki kupaların hepsi” şeklindeki iki şıkkı da sanırım gözden kaçırmış ve yalnızca bir şık için tepkisini dile getirmiş Hıncal Ağbi: “Eğer bu kupaya Doğan’ın adını verirsek, 1950’ler ve 60’larda dört dönem federasyon başkanlığı yapmış Orhan Şeref Apak’ın adını nereye verebiliriz?”
Bendeniz o yıllara yetişemediğim için, Sayın Apak’ın vefat ettiği 70’lerde isminin bir kupaya verilmesi teklifinde bulunma şansım yoktu. Üstelik de bu öneriyi yaparken Doğan’ın Türk futboluna devasa hizmetleri olduğu iddiasında değilim, yalnızca oluşturduğu sevgi atmosferinin ölümsüzleştirilmesi tarafındayım...
Ama Doğan’ın adının Türkiye Kupası’na verilmesi çok ekstrem bir teklif ise, bu sevgi gününün başka bir kupa yoluyla Türk futboluna kazandırılması da mümkün olabilir görüşündeyim...
Zaten geçtiğimiz günlerde Star Gazetesinde çıkan bir haber de, bu ihtimalin varlığını doğrular nitelikte... Önümüzdeki sezon başında “Kulüpler Birliği Kupası” adıyla yapılması planlanan ve bir anlamda geçmişteki TSYD Kupası’nın yerini tutacak organizasyonun adının “Hasan Doğan Kupası” olması gündemde!
Sabah Gazetesi yazarı Levent Tüzemen de, 12 Temmuz Cumartesi günkü köşesinde böyle bir turnuva düzenlenmesi halinde gelirinin Hasan Doğan’ın ekibinin projelendirdiği “Futbolu kucaklıyoruz” platformuna aktarılmasını öneriyor...
***
Hasan Doğan vefat edeli yalnızca 10 gün geçti ve bu kısa süre veremediği hizmetleri “Türk futboluna yeni bir kupa” ve “Bu kupanın gelirinin Türk çocuklarına kazandırılması” şeklinde tamamlanıyor galiba... Evet masa başında sadece 143 gün federasyon başkanlığı yapabildi, ama bugün sanki görevinin 153’üncü gününde de çalışıyor, didiniyor, çabalıyor...
Kimileri sadece güzel yaşamıyor galiba, güzel de ölüyorlar... Ruhu şâd olsun...

Haberin Devamı

Erhan ŞentürkHasan Doğan Kupası 2
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın (son derece zayıf rakiplere karşı da olsa) ilk hazırlık maçlarını D Smart’tan izledik. Fenerbahçe, İngiltere 3. Ligi ekibi Swindon Town’a karşı özellikle ikinci 45 dakikada fiziksel olarak çöktü, ama Roberto Carlos ve Alex’in isteği, zaman zaman hücumda yaptıkları organize hareketler dikkat çekiciydi.
Gürhan ve Burak istekli oynadılar, Ali Bilgin için aynı şeyleri söylemek güç. Fenerbahçe, kulübede İlhan Parlak’a sahip olmasına rağmen tek santrforla oynamayı tercih etti. İkinci yarının başında da Aragones, Kezman/İlhan değişikliği ile tek santrforlu düzenini bozmadı. Yani herkesin merak ettiği, “Fenerbahçe, İspanya Milli Takımı gibi mi oynayacak?” sorusunun cevabı galiba evet, ama daha çok finaldeki İspanya gibi...
***
Galatasaray’ın rakibi de son derece zayıftı, ama sarı-kırmızılılar sanki Fenerbahçe’ye göre daha diriydiler. Şu an kadrodaki 3 stoper de Euro 2008 gazisi olduğu için savunmanın göbeğinde M.Güven-Barış ikilisinin oynaması dikkat çekiciydi. Galatasaray’ın herhalde alacağı o 3-4 yabancıdan en az biri stoper olacaktır... 
Takımın en iyilerinden biri, PAF Takımının santrforu ama A takımda sağ bekte şans bulan Erhan Şentürk’tü. Görevini kusursuz yaptığı gibi önündeki Aydın’la hücumlarda da çizgiyi çok iyi kullandılar. Yasir her hareketiyle çok etkiliydi, ama rakibin onun geçen sene Bank Asya 1.Lig’de karşılaştıklarından daha da kötü olduğunu hesaba katmak gerek... Lincoln’se yine durgun ve biraz da isteksizdi...
Bu maçlardan bir değerlendirme yapmak sağlıksız, çünkü rakipler gerçekten ölçü olamayacak kadar zayıflar, ama Galatasaray’ın handikapı da takımın iki parça görüntüsü içinde olması gibi gözüktü.
4 savunmacı artı Linderoth gerideki beşli takım; Lincoln, Ferdi, Aydın, Yasir ve Ü.Karan ilerideki beşli takım gibi idiler.

Haberin Devamı