Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Pazar günü Schuster’in kader maçına çıkacağı yönünde önemli bir düşünce birliği var. Muhtemel bir yenilgi sonrasında Alman teknik adama duyulan güven duygusu yok olacak, camia içinde kurban arayışında olan kişilerin önüne atılacaktır.

Kazanırsa nereden bakılırsa bakılsın kupa süreci boyunca kendisine yeni bir bonus yüklemesi yapılacağı bir başka realitedir.

Her iki tavrında doğru olmadığı ortadadır.

Bugün Galatasaray, Bucaspor ile mücadele ediyor. Sezonun ilk yarısında Galatasaray Bucaspor ile oynadığı karşılaşmayı kazanmıştı. O gün Galatasaray’ın golüne ve maçın sonucuna Rijkaard’ın çocuklar gibi sevindiğini hatırlıyorum.

Haberin Devamı

Rijkaard tek değildi. Yanında Neeskens gibi çok önemli bir futbol adamı vardı. Neeskens’in ismi Rijkaard’dan asla aşağı kalır değildir. Çok da doğru bir yapılanmadan söz edebiliriz. Ancak bu iki teknik adamı futbol kamuoyumuz çırak yerine koydu.

Amigonun önde gideni tarafından futbol bilmemekle suçlandı. Oysa o amigo bir takım erkek, kadın dergilerinin editörlüklerini yaparken ve hafta sonlarında tuttuğu takımın maçlarını yazarak köşesinde ismini cilalatırken bu kişiler futbolu nasıl daha iyi oynarım ya da oynatırım bunun kaygısı ile nefes alıp veriyorlardı. Tek bildiği iki taktik, iki teknik adam ve üç dört futbolcu üzerine kurulmuş küçük futbol dünyasının bunu anlaması zaten mümkün değildi.

Zaten Galatasaray en büyük başarıların yaşandığı tarihte dahi kötü bir futbolcu merkezli yapı ile yönetiliyordu. Bu yönetim anlayışı yaşlı futbolcudan gencine geleneksel bir devir teslimle iletildi. Galatasaray’ın 2006 ve 2008 yılındaki şampiyonluklarının geri planında yer alan bu anlayış doğru bir model değildi. Bu Gerets’i, Feldkamp’ı, Rijkaard’ı öğüten, dışlayan bir modeldi. Hagi bu modelin futbolcu olarak taşıyıcısıydı. Teknik anlamda da yine benzer bir geleneği kendi hükümranlığı altında kurma gayretinde olduğu izliyoruz.

Bu model, Lincoln’ü, Elano’yu, Misimoviç’i yok etti.

Geçen sene Trabzonspor’da Broos-Metin Diyadin projesi söz konusuydu. Bunun da kendi içinde bir takım mantığı olduğunu düşünüyordum. Ancak bu projeyi de derin Trabzonspor yapısı sekteye uğratmıştır. O tarihte Trabzonspor aynen bugünkü Beşiktaş gibi futbol oynamaya çalışıyor ancak futbol takımının 11 kişilik oyun şablonunu sahaya yansıtamıyordu.

Haberin Devamı

Şenol Güneş o doğru kadroyu alıp, bizim şartlarımıza uydurarak Türkiye Kupasına uzandı. O süreç Trabzonspor’u bugünlere taşıdı.

Aynı şeyi Ertuğrul Sağlam’ın bıraktığı yerden Mustafa Denizli yaptı. Biz hep Ertuğrul Sağlam’ın Liverpool’a 8-0 yenildiği o talihsiz karşılaşmaya odaklandık; 2-1 yendiği maçı unuttuk.

Bu örnekler ve yapılar futbolumuzu kendi kendisine istikrarsızlaştırıyor.

Başa dönersek Schuster her anlamda başarısız bir teknik adam olarak görünüyor olabilir. Ancak bu adamın bir şeyler yapmaya çalıştığını görmemiz gerekiyor.

Sporun her noktasında başarının yolu “devamlılıktan” geçiyor. Anahtar kelime devamlılıktır. Vazgeçmemek, yılmamak; her kim olursa olsun sporcusunun, teknik adamının, yöneticisinin sonuna kadar arkasında durmak çok önemli bir kararlılık olmalı.

Haberin Devamı

Her ne olursa olsun sporun içinde kalabilme felsefesiyle elbette…

http://twitter.com/uzaygokerman