Beşiktaş Uyuşturucu etkisi!

Uyuşturucu etkisi!

01.02.2015 - 18:10 | Son Güncellenme:

Milliyet Gazetesi Spor Servisi'nden Mustafa Anıklı Beşiktaş-Mersin İdman Yurdu maçını yazdı.

Uyuşturucu etkisi

Mustafa Anıklı'nın maç analizi...

Haberin Devamı

Beşiktaş, ev sahibi olduğunda değil, taraftarıyla birlikte olduğunda çok farklı... Siyah-beyazlılar tribündeyse Fizan'da bile oynasa fark etmiyor. Yener-yenilir hiç önemli değil... Ancak mücadele gücü her zaman bir vites daha ileride...
Ligin en sempatik takımı olarak gösterilen, ne sonuç alırsa alsın, futbolun gereklerini yerine getirmek için çabalayan Beşiktaş için, Mersin İdman Yurdu maçının ilk yarısı hem zor, hem de kolaydı. Kolaydı, gol attı, bol bol pozisyona girdi, sürekli Mersin İdman Yurdu ceza alanı içerisindeydi. Zordu, bunların sadece birini değerlendirdi, zaman zaman kalesinde pozisyon verdi, bu anlarda taraftarına ecel terleri döktürdü.
Atiba'nın yokluğunda tercihini Oğuzhan'dan yana kullanan Bilic, belli ki Tolgay'a "Biraz bekle" demiş! Ama 45 dakikalık süreç o kadar karamboldü ki, orta saha oyuncuları topu görmedi bile! İşin esprisi bir yana, top bir o kalede, bir bu kalede kendini bulurken, son 15 dakikalık bölümde Beşiktaş'ın inanılmaz durgunluğu göze çarptı. Fırsat bulan Mersin İdman Yurdu da bunu iyi kullandı.
Kartal'ın etkili olduğu dönem, kanatların da ayaklandığı zamandı. Gökhan Töre ile Olcay Şahan'ın kalitesi, Beşiktaş için bir avantaj gibi görünürken, Demba Ba'nın Mitroviç'ten kurtulması neredeyse imkansız hal aldı.
* * *
İkinci yarı için Beşiktaş'a tek golün yetmeyeceği apaçık belliydi. Öne geçmenin gururu, siyah-beyazlılar açısından "uyuşturucu" etkisi yapmıştı. Aynı durum, golü attıktan sonra Mersin İdman Yurdu'nun da başına geldi. Sinan Kaloğlu ile gelen beraberlik, sanki maçı bitirdi.
İşte o andan itibaren Kartal, bazı şeyleri hatırladı. Liderlikteki rakibi Fenerbahçe'nin maçı kazandığını, müsabakaların 90 dakikada bittiğini ve her şeyden önce, Beşiktaş olduğunu...
Kaleci Tolga, "futbol oynama" kontenjanını ilk yarıda doldururken, savunmada yer alan Serdar Kurtuluş ise zaman zaman ataklara çıkarak, top kaparak ve ataklara katkı sağlayarak bu takımda her zaman yer alabileceğini gösterdi. Oğuzhan, kredisini yine kötü harcarken, Tolgay da oynadığı süre içerisinde çok da fikir veremedi.
Bilic'in son anda Atınç'ı alması da bir paniğin göstergesiydi. Dakikalar ve haftalar ilerledikçe, stres katsayısı daha da artıyor. Bu da, Hırvat hocada fazlasıyla kendini gösteriyor. Bakınız: Bilic-hakem ilişkilerine...
Hakem derken, Mete Kalkavan ve yardımcıları, eğer Beşiktaş puan kaybetseydi, çok tartışılacaktı. İki takımın futbol güzelliklerine maalesef bu altılı ayak uyduramadı.