Beşiktaş "Çizgi hakemi konu mankeni"

"Çizgi hakemi konu mankeni"

23.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Penaltıyı Beşiktaşlı oyuncular elli metre geriden görüp ellerini kaldırıyorlar, çizgi hakemi iki metreden görüp maçın hakemini uyaramıyor. Burada çizgi hakemine de gerek yok, maçı yöneten hakemin görüş alanı içinde... Önceden çizgi hakemi mi vardı?

Çizgi hakemi konu mankeni

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Ligde ilk yarının sonuna yaklaşırken, zirvede yer bulmak isteyen üç büyükler kayıpsız yoluna devam etti, 8 ile 9 puanlık fark erimedi. Beşiktaş, Osmanlıspor karşısında son dakikada hem galibiyeti, hem de liderlik koltuğunu kurtardı.

Ankara’nın soğuk havasını, zeminin kötü olmasını bir kenara bırakıp, futbolun kalitesine bakarak konuşalım. Galatasaray derbisindeki Beşiktaş ile Osmanlıspor karşısındaki Beşiktaş’ı kıyaslar mısınız?
Galatasaray maçındaki Beşiktaş ile bir hafta sonraki Osmanlıspor maçındaki Beşiktaş arasında “siyahla beyaz” kadar fark var. Beşiktaş, süper maçlarının ardından ilk yarının son deplasman maçında en kötü futbolunu oynadı. Buna önce rakip, sonra zemin izin vermedi. Ama kötü oynarken kazanıyorsan, bu çok önemli ve değerli... Hele son dakika golleri... Beşiktaş önceki yıllarda kötü oynadı mı çaresiz kalırdı, yetersiz kalırdı. Şimdi kötü günde ortaya çıkıp maçı kurtaracak adamlarla oynuyor. Bir gün Sosa, bir gün Oğuzhan, bir başka gün Gökhan Töre...
Beşiktaş için “deplasman kralı” demeliyiz. İlk yarıda sekiz deplasmanın yedisini kazanıp birinde berabere kaldı. Sadece iki puan kaybetti. Kendi sahasında topladığı puandan daha fazlasını deplasmanda topladı, kendi sahasında attığı golden daha fazlasını deplasmanlarda attı.

Haberin Devamı

Bilal Aziz’in bile kabul ettiği penaltı için Şenol Güneş, “Herkes konuşuyor zaten bana sıra gelmez” dedi. Bir yerlere mesaj verdi herhalde!
Bana göre zaten çizgi hakemleri “konu mankeni”. Penaltıyı Beşiktaşlı oyuncular elli metre geriden görüp ellerini kaldırıyorlar, çizgi hakemi iki metreden görüp maçın hakemini uyaramıyor. Burada çizgi hakemine de gerek yok, maçı yöneten hakemin görüş alanı içinde... Önceden çizgi hakemi mi vardı? Maçı yöneten hakem bunları görüyordu. Hani derler ya “silah çıktı , mertlik bozuldu” diye... Çizgi hakemleri de çıktı, hakemler işin kolayını buldu. Çizgi hakemi kardeşim, gözünün önünde, versene...
Şenol Hoca’nın açıklamalarına gelince... Doğru söylüyor, bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Futbol topuna ayağını sürmemiş adamlar, elli yıldır hayatını futbola adamış insanlardan bu işi daha iyi biliyorlar.

Haberin Devamı

Dramatik durum yok

Beşiktaş’ta dört stoperden ikisi kayıt dışı, diğer ikisi de her maçta oynamaktan bitap düştü. Zaten Ersan gitti gidecek deniyor, Rhodolfo vasatı aşamıyor. Ne olacak bu savunmanın hali!
Beşiktaş savunmasının halinde pek de dramatik bir durum yok. Ancak uzun bir ikinci yarı da düşünülecek olursa, cezaya, sakatlığa, formsuzluğa karşı, kaliteli, mevcut stoperleri zorlayacak bir başka stopere ihtiyaç var. Rhodolfo dengeli bir stoper ama şimdi değil, geldiği günden beri ağır ve teke tek kaldı mı çalımı yiyebiliyor, rakibini kaçırabiliyor.

Beşiktaş için son sözümüzü Gökhan Töre’ye ayıralım. İlk 11’e giremedi, yapılan üç değişiklikte de adını göremedi. Galatasaray derbisinin kurtarıcısı - her ne kadar fiziksel düşüşü olsa da - oynayan 14 kişi arasına giremez miydi?
Buzlu, yer toplarının kontrolünün çok da kolay olmadığı bir zemin... Yani Gökhan Töre’nin yeteneklerini ortaya koyacağı, rakip savunmanın arasına “öldürücü dalışlar” yapacağı bir zemin değil... Şenol Hoca bunu düşünmüş olabilir. Şenol Hoca da söyledi, Gökhan Töre, Beşiktaş’ın vazgeçilmez oyuncusu... Yedek kalması, değersiz olduğu anlamına gelmez. Benim için, herkes için, en önemlisi hocası için Gökhan Töre, Beşiktaş’ın her şeyi...

Haberin Devamı

"Galatasaray maçındaki Beşiktaş ile Osmanlıspor karşısındaki Beşiktaş arasında siyahla beyaz kadar fark var."

Pereira iyi işler çıkardı

Fenerbahçeli tek farklı, savunma planlarının öne çıktığı bir oyun anlayışı ile mutlu olmaz. Ama şunu kabul edelim ki, Pereira bütün eleştirilere rağmen iyi bir iş çıkardı. Fenerbahçe’de sadece istikrar sorunu var.

Fenerbahçe, Gençlerbirliği deplasmanından üç puanı tek golle getirdi. Doğrusu sarı-lacivertliler, “1-0 olsun bizim olsun” felsefesini artık kendilerine düstur edindi.

Sezon başında çok eleştiriliyordu ama sarı-lacivertliler de bu işe alıştı herhalde... Sanırım artık kazanalım da nasıl olursa olsun diyorlar.
Fenerbahçe’ye baktığınızda sonuç olarak, puan olarak, yarışı sürdürme adına bir sorun yok... Tamam, Fenerbahçeli tek farklı, savunma planlarının öne çıktığı bir oyun anlayışı ile mutlu olmaz. Ama şunu kabul edelim ki, Pereira bütün eleştirilere rağmen iyi bir iş çıkarttı. Fenerbahçe’de sadece istikrar sorunu var. Bakıyorsunuz çok iyi oynuyor, bir-iki hafta devam ediyor, sonra bakıyorsunuz, keskin bir düşüş yapıyor. Beşiktaş için de söyledim, Fenerbahçe için de söylüyorum, kötü oynarken kazanmak, şampiyonluk yarışı için çok önemli ve değerli...

Haberin Devamı

Bir golcü lazım ama...

Her hafta soruyorum ama her hafta da farklı pozisyonlar ortaya çıktığı için tekrarlamak zorunda kalıyorum. Fernandao ile Van Persie şimdi de yer değiştirirken iki yabancı gibiydi. Bu durum, sezon sonuna kadar böyle mi devam edecek?
Milliyet’te okudum... Fernandao, “Niye çıkıyorum?”, Van Persie ise “Niye son on dakikada giriyorum” diye bozuluyormuş. Bu konuda hoca haklı... Bir tercih olacaksa Fernandao olmalı... Ancak Fernandao son vuruşların golcüsü... İki-üç hamle arka arkaya yapmak istediğinde, ağırlığından bunu becermekte zorlanıyor.
İlk yarı bitti, daha Van Persie ortada yok... Bu kalitedeki bir yıldızın çoktan hazır olması gerekirdi. Van Persie, ilk on birde oynama hakkını kendinde görüyorsa işte süper fırsat... Sivas maçında Fernandao cezalı, büyük ihtimal Van Persie ilk on birde olacak. Çıkar, oynar ve ilk on birde oynaması gerektiğini herkese kanıtlar. Ama şurası kesin; Fenerbahçe’ye skora direkt katkı yapacak bir golcü, hareketli, çabuk bir santrfor lazım... Ara transferde de böyle bir kalite bulunur mu, o da çok kolay değil...

Geçen hafta Galatasaray Kaptanı Selçuk İnan, “Hakem de haddini bilecek” demişti, şimdi de Nani, “Utanç duydum. Sahada hakem göremedim” açıklamasını yaptı. Bu demeçlere eleştiri gözüyle mi bakacağız, yoksa sportmenliğe aykırı sözler olarak mı?
Nani haklı... Türkiye’de Süper Lig sert... Futbol oynamak yerine, kasap havası oynayan futbolcular var. Nani’den önce de birçok yabancı yıldız bizim ligin sertliğinden çok dert yandı, Avrupa gazetelerine, televizyonlarına bu konuda röportajlar verdi. Avrupa’da da lig sert oynanıyor ama orada topa sertlik var, bu normal... Bizde rakibe, adama sertlik var, bu normal değil... Bizim hakemler topa sertlikle rakibe sertliği ayıramıyorlar.
Nani, maçlarda genellikle ayağında çok top tutunca, ikili-üçlü kalabalıkların arasına girince çoğu kez “kim vurduya” gidiyor. Ayağında daha az top tutsa, o kalabalıklara mümkün olduğunca girmese belki bu kadar sertliğe hedef olmayacak. Nitekim Gençlerbirliği maçının ikinci yarısında kanat değiştirince, o sertlikten kısmen kurtuldu.

Denizli ne desin!

Mustafa Denizli’nin elinde elbette sihirli değnek yok. Ama kendisi de söylüyor, yarışlarda geriden gelip kazanmaya alışkın... Ayrıca ne desin, “Biz bu yılı kaybettik” diye teslim bayrağını mı çeksin?

Galatasaray, Akhisar ile kupa ve ligdeki galibiyetlerle rahata erdi. Kolay mıydı? Tabii ki değildi. Ama sonuçta kazandı ve Beşiktaş derbisinin yaralarını biraz olsun sardı.

Bu sonuçlara bakarak, Mustafa Denizli’nin yavaş yavaş takıma ağırlığını koyduğunu söyleyebilir miyiz?
Galatasaray maçın belli bölümlerinde Galatasaray gibi oynadı... Ama beş, on dakikalık bölümler halinde... Bir diriliş var ama henüz buna “güç uyanıyor” diyemeyiz... Mustafa Denizli’nin Galatasaray’ını görmek için ikinci yarının ilk maçını beklemek zorundayız. Ancak, Galatasaray yarışı sürdürmek istiyorsa, ligin yükselen takımı Kayserispor maçından kayıpsız dönmek zorunda... İlk yarının son haftasında puan farkı daha da açılırsa, Galatasaray’ı bu yarışın içinde tutmaya Mustafa Hoca’nın engin birikimi ve motivasyon gücü de yetmez.

Denizli sürekli olarak puan farkını kapatabileceklerini söylüyor. Elinde sihirli değnek mi var?
Denizli’nin elinde elbette sihirli değnek yok. Ama kendisi de söylüyor, yarışlarda geriden gelip kazanmaya alışkın... Ayrıca ne desin, “Biz bu yılı kaybettik” diye teslim bayrağını mı çeksin? Camianın zaten bozuk olan moralini yerle bir mi etsin? Ama bir Denizli yetmez. Seyirci tribünleri dolduracak. Köstek için değil, destek için dolduracak. Yönetim, hocanın önerdiği transferleri yapacak ve mevcut kadro, Galatasaray’ın “yan gelip yatma yeri” olmadığını anlayacak.

Ara transfer belli ki hareketli geçecek. Buna paralel olarak Donk tercihi sizce nasıl?
Donk iyi bir tercih gibi duruyor. Selçuk’un yanında, hem defansif anlamda, hem gole katkı anlamında iyi işler yapar. Bu transfer gerçekleşmeye çok yakın... Çok aksi bir sürpriz olmazsa kısa bir süre içinde bitebilir. Ayrıca Hoca’nın bir sağ bek, bir orta sol kenar ve bir golcü istediğini biliyoruz.
Galatasaray bu transferleri yapmalı... Unutulmasın, 9 puan önünde Beşiktaş, 8 puan önünde Fenerbahçe var. Rakiplerinin puan kaybetme lüksü var, Galatasaray’ın hiç yok. Görünüşte mevcut kadro her maçı kazanarak gidemeyeceğine göre, transfer kaçınılmaz biçimde şart...

Usta ve ekibine inanıyorum

Trabzonspor’da işler yavaş yavaş düzeliyor. Saha sonuçları da iyi gitmeye başladı. Bordo-mavililerden ümidimizi kesmeye başlamıştık ama en azından Avrupa iddiası taşıyorlar herhalde...
Trabzon’da farklı galibiyeti unutmuştuk, hatırladık... Trabzon’da eski başkanların kol kola birlikte maç izlemesini unutmuştuk, hatırladık... Trabzon’da “kolbastı”yı çok uzun süredir unutmuştuk, hatırladık... Kalesinde mucizeler yaratan Onur’u hatırladık... Trabzon’da ve Trabzonspor’da iyi şeyler olacağına inanıyorum, Muharrem Usta ve ekibine inanıyorum... İkinci yarıda bir seri yakalarlarsa, Avrupa Ligi’ne katılacaklarına da inanıyorum.

Haftanın takımı: Trabzonspor, Medipol Başakşehir
Haftanın teknik direktörü: Sadi Tekelioğlu (Trabzonspor)
Haftanın futbolcusu: Jose Sosa (Beşiktaş), Olcan Adın (Galatasaray), Güray Vural (Akhisar Belediyespor)
Haftanın hakemi: Deniz Ateş Bitnel (Galatasaray-Akhisar Belediyespor)

Yazarlar