Cadde ‘Her işin toplumsal geri dönüşü olmalı’

‘Her işin toplumsal geri dönüşü olmalı’

28.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Misyonumuz, değer yaratarak sosyal vatandaş olabilmek” diyen Sinem Güven-Semih Yalman çifti, Markalar Dolap Beklemez adlı mağazalarında mesajlar veriyor

‘Her işin toplumsal geri dönüşü olmalı’

Sinem Güven-Semih Yalman’ın hikayesi filmlere konu olacak cinsten... Hayatın akışında aşklarını işiyle birleştiren çift, el ele çıktıkları yolda yaşadıklarını ilk kez Milliyet CADDE’ye anlattı.

Haberin Devamı

Markalar Dolap Beklemez’in doğuşu nasıl oldu?

Sinem Güven: Semih’le dolaplarımıza baktığımızda şoke olduk. Ne çok hayatları, ‘aldım koydum’ları, gelen hediyeleri hapsetmişiz... “Akış lazım, hafifleyelim. Rotasyonu ve bizim iyi duygularımızı başkalarına geçirelim” diyerek yola çıktık.
Semih Yalman: Markalar Dolap Beklemez, bir ileri dönüşüm platformu. Dolaplara ve evlere sıkışmış eşyaların rotasyonunu hedeflerken, hayatlarımızdaki sıkışık enerjinin özgürleşmesi için yeni bir dönemi başlatmayı amaç edindik.

‘Her işin toplumsal geri dönüşü olmalı’

Mağazanın konseptinden kısaca bahseder misiniz?

S.Y.: Burası sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda derleyen, toplayan ve sunan bir dolap. Sinem, burayı o muhteşem tasarım gözü ve sevgi dolu ruhuyla 10 günde tasarladı. Sonuç, herkesin “Dolabım” diyebileceği bir tasarım oldu. Abartısız ve dozunda herkese lüks bütçelerini yormadan gardıroplarını, evlerini istedikleri gibi kurgulayabilecekleri bir imkan yaratıyoruz.
Ayrıca gelirin yüzde 5’i, www.dreamstalk.org aracılığıyla gençlerin hayallerine köprü oluyor.

Haberin Devamı

Mağazanın geliriyle sosyal yardım projesine de yer ayırmanız gerçekten takdire şayan...

S.Y.: Her işin bir toplumsal dönüşü olmalı. Dünyada ‘cause marketing’ adında bir sistem var. Kazandığınızı nasıl paylaşıyor veya nasıl toplumsal katkı sağlıyorsunuz? Bizim de sosyal misyonumuz değer yaratarak sosyal vatandaş olabilmek.
Akımlar başlar ve biter, mühim olan sürdürebilir değer yaratmak diye düşünüyoruz. Dreamstalk’un 18 ayrı üniversitede kulübü var. İhtiyaç listesini oluşturuyorlar. Biz de bu iş için ayrı bir ürün toplama sistematiği kurguluyor olacağız.

‘Her işin toplumsal geri dönüşü olmalı’

‘İnsan yaptıklarından beslenmeli’

Bu tempoda hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz?

S.G.: Denge, sihirli kelime. Semih’e bakıp, “Aynı anda onca şeyi nasıl yapıyor?” dediğim oluyordu. Ancak hayata ritimle aktığınızda, olay bir dansa dönüşüyor. Öncelikler elbette önemli ancak verimli hayata uyanmak, huzur içinde o günü kapatmak, insanı ertesi güne farklı kaldırıyor.

S.Y.: Hayatın farklı noktalarının kesişmesi ve bütünlük yaratıyor olması önemli. İnsan yaptıklarından beslenmeli.
O zaman tempo ritme dönüşüyor. Ritim de denge sağlıyor.

Haberin Devamı

Kızınız Defne artık büyüdü. Aranızdaki iletişimden bahseder misiniz?

S.G.: Ben her şeyden önce bir anneyim. Semih, anneliği hep şöyle tanımlar: “Yaradan’ın yaratma gücünü paylaştığı tek varlık kadın.” Kızım, benim için hayattaki en önemli varoluş. Defne, üreten, kıpır kıpır ve muhteşem sevgi içeren bir ruh. Onu doğru gözlemlemek, bana emanet edilen bu ruhu kabiliyetleri dahilinde hayata doğru hazırlamak çok önemli. Biz eğlenerek öğrenen, birbirimizden keyif alan ekibiz kızımla.

‘Semih’in bilgisi ve mütevazılığına aşık oldum’

Uyumlu bir ilişkiniz var. Sizin için aşkın tanımı nedir?

S.G.: Semih, benim yol arkadaşım. Bizde hakim olan, birlikte değer yaratmak. Onun bilgisi ve mütevazı kişiliğine aşık oldum. Hayat basit, hafif, keyifli ve akış içinde olmalı. Birliktelik yük, kelepçe, sömürüden uzak, değer katarken aşk enerjisini yayarak yol almalı. Biz ruhlarımızın harmonisini, dünyada en temel varoluş sebebi aşkı kutlayan cinsten olarak betimliyoruz.

Haberin Devamı

S.Y.: Benim için aşk, öz duyguda olurken farazi bir kişiliğe ya da umuda değil, olduğu bütünlükten dolayı karşındakine duyduğun hisler bütünü. Kişi kendinden vazgeçmemeli. Çünkü ona aşık olan da can verdiği duyguları yok edebilir. Herkes, aşk da kendiyle var olmalı. Böylece aşk derinleşip, gerçeğe hayat veriyor. Ve bu yüzden Sinem benim için aşk...