Türkiye Kupası "Kimse masum değil"

"Kimse masum değil"

08.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

"Son kupa maçında futbol adına her türlü çirkinliği yaratanlar ve yaşatanlar şimdi kendilerini haklı çıkarmak ve aklamak, rakiplerini karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar... Oysa kimse kendini haklı çıkaracak, aklayacak durumda değil... Kimse masum değil..."

Kimse masum değil

ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Gören gözlerimizle, düşünen aklımızla resmen alay ediyorlar... Son kupa maçında futbol adına her türlü çirkinliği yaratanlar ve yaşatanlar şimdi kendilerini haklı çıkarmak ve aklamak, rakiplerini karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar... Oysa kimse kendini haklı çıkaracak, aklayacak durumda değil... Kimse masum değil...

Tosiç’in kafası, gördüğü kırmızı karttan sonra “zıvanadan çıkması“, Oğuzhan‘ın gerginliği pompalayan tavırları, kendisine Alper‘in eşlik etmesi, tribünlerden küfür ve tehlikeli madde yağması, Fenerbahçe manajeri Hasan Çetinkaya’nın kafasından yaralanması, Fenerbahçeli taraftarların kendilerini maça getiren otobüslerin camını çerçevesini kırması maalesef bizim futbolun yıllardır alışılmış “olağan hallerinden“ sayılabilir...

Haberin Devamı

İki kişi var

Ama bu kadar olayın içinde tavırlarını “olağan“ sayamayacağımız iki kişi var... Biri dünya markası olmuş, göz kamaştıran kariyeri kadar duruşuyla, olgunluğu ile herkesin saygısını kazanmış Robin van Persie, bir diğeri adı “başöğretmen”e çıkmış, haklı bir saygınlık kazanmış, “futbolun filozofu” olarak kabul edilmiş Şenol Güneş...

Robin van Persie’nin kırmızı kart öncesinde Tosiç‘e tekmesi var, itip kakması var, hadi bütün hoşgörü ile bunları da “futbolun içinde olur“ diye geçelim... Ama geçemeyeceğimiz vahim bir durum var... Van Persie’nin dilini çıkarıp maalesef o çok çirkin “yalama“ işaretini yapması... Öfkenin tavan yaptığı yerde elinin - kolunun şortunun içine dalması... Van Persie, şimdi baktığında o dil hareketinin o pırıl pırıl kariyerine önemli bir “gölge“ düşürdüğünü görmüyor mu, bundan üzüntü ve pişmanlık duymuyor mu?

Hepsi olur

Elbette Şenol Güneş’in saha kenarı halleri... Futbolcular sahada dövüşür, vuruşur, birbirinin gırtlağını sıkar... Olmasa iyi ama futbolda bunların hepsi olur... Ama Şenol Güneş’in şartlar ne olursa olsun rakip bir oyuncu ile bu kadar yakın ve sıcak temasa girmesi, eliyle rakip oyuncunun çenesinden kavraması doğru mu? Haklı olarak “Başöğretmen” dediğimiz, “futbolun filozofu” dediğimiz, her konuşmasında futbolun doğruları adına topluma ders veren Şenol Güneş ile bu öfkeli tavırlar örtüşüyor mu, ya da çelişmiyor mu? Yazık... Güvendiğimiz dağlara kar yağıyor...

Haberin Devamı

Cenk değil Oğuzhan

Beşiktaş-Fenerbahçe maçının yorumlarını okuyorum, televizyonda dinliyorum... Fenerbahçe‘nin golü öncesinde topu Cenk‘in kaptırdığı, o pozisyonun gol olduğu konuşuluyor... Oysa Cenk‘in kaptırdığı topla Oğuzhan buluşuyor, Oğuzhan’ın hücumu yenilemek isterken kaptırdığı top Fenerbahçe‘nin gol atağının başlangıcı oluyor... Sonuçta gol öncesi topla oynayan son Beşiktaşlı Cenk değil, Oğuzhan...

Erken infaz

Beşiktaş yönetimi ara transferde Mitroviç‘e çok para verdi diye erken ve yargısız bir infaza uğramıştı... Ama baktık, kupa maçının sonlarına doğru oyuna giren Mitroviç iki hücum çıkışı ile erken ve peşin infaz yapanlara “durun, bekleyin biraz“ dedi...

Sen kaptansın

Yazıyı yazarken haber geldi... Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel için Galatasaray basketbol maçından sonra küfürlü tezahürat yaptırdığı, ya da tezahüratlara katıldığı için savcılık soruşturma açmış... Biraz araştırdım, Volkan‘ı maç sonrası parkeye basket takımının kaptanı Melih Mahmutoğlu davet etmiş. Güzel, olur bunlar... Futbol takımının kaptanı olarak gidersin, basketbolcuları tebrik edersin, baktın küfürlü tezahürat başladı, katılmak yerine dönüp tribünlere geri gidersin... Sen amigo değilsin, Fenerbahçe futbol takımının kaptanısın... Dertsiz başına dert almaya, toplumda kötü bir izlenim bırakmaya ne gerek var...

Haberin Devamı

Yöntem farklı

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım bir açıklamasında “Çok beğendiğiniz basketbolu da biz yönetiyoruz, eleştirdiğiniz futbolu“ da demişti... Bu doğru... Ancak basketbol bu kadar iyi giderken, futbol her sezon hedeflerinin arkasında kalıyorsa, acaba Fenerbahçe yönetimi basketboldaki yöntemi, futbol şubesi için de uygulayamaz mı?

Kimse masum değil

Eli kırmızıya gitmiyor...

Mete Kalkavan kötü bir hakem değil... Ancak buna rağmen gösteremediği, çıkaramadığı kırmızı kartlar nedeniyle haklı olarak çok eleştiriliyor, hatta hırpalanıyor... Nitekim son Başakşehir-Galatasaray maçında Emre‘ye kırmızı kart çıkaramadı diye hâlâ ciddi anlamda tepki çekiyor... Ama bu kırmızı kart korkaklığı sanki Mete Kalkavan‘ın özelliği gibi... Beşiktaş-Trabzon maçında Q7’ye çıkaramadığı kırmızı kart, benzer bir- iki maçta daha kırmızı kart yerine sürekli sarı kartını kullanması, bunun bir özellik, bir alışkanlık haline gelmesi hakemlik kariyerine darbe vurabilir, UEFA yürüyüşünü engelleyebilir... Mete Kalkavan bu konuda biraz daha yüreklenmeli...

Haberin Devamı

Sneijder’siz asla

Başakşehir-Galatasaray maçında bir daha belli oldu... Sneijder yoksa, Galatasaray yok... Sneijder bu sezon çok mu iyi oynuyor, hayır... Ama sahadaki futbol vizyonu yetiyor... Hani sahaya bir iskemle atıp otursa, doksan dakika koşanlardan çok daha başarılı olacak... Yeter ki nefesi, hatta gölgesi sahada olsun... Büyük futbolculuk böyle bir şey...

Bu kadar mı zor!

Futbol dünyasının içinde olup, yönetimlerde görev alıp hariçten gazel okuyanlar var... Maç önleri, maç sonları sürekli tweet atıyorlar... Hayra, güzelliğe, iyiliğe dair tek kelime yok... Gerilimi, öfkeyi, düşmanlığı körükleyen, rakipleri, kişileri aşağılayan ifadeler... Beyler Allah aşkına bir gün de kafanızın içinde güzellikler yeşersin, bir gün de parmaklarınız iyi şeyleri, güzel şeyleri yazmak için klavyenin tuşlarına bassın... İyi bir dilek tutmak bu kadar mı zor geliyor size...

Video hakem YETİŞ...

Hakemler her maçta o kadar can yakan yanlışlar yapıyorlar ki, az kaldı oynatacağız, az kaldı maçları karakolda bitireceğiz... Haklı olarak hakemleri konuşmaktan, tartışmaktan maçları ve futbolu konuşamaz hale geldik... Uygulaması nasıl olur, futbolun akışkanlığını ne kadar etkiler bilemiyorum ama, buna rağmen “yetiş video hakemlik“ diye haykırıyorum...

Gençler dikkat!

Gençlerbirliği ara transferde Ahmet Çalık’ı sattı, İrfan Can Kahveci’yi sattı, Stancu’yu sattı... En önemlisi İlhan Cavcav‘ı sonsuzluğa uğurladı... Neresinden bakarsanız bakın ağır hasar var... En önemlisi gemiyi fırtınalı havalarda limana yanaştıran İlhan Başkan yok... Bırakın Gençlerbirliği’ni, en geniş kadroların bile arayacağı çok önemli üç adam artık aranızda değil... İçimdeki bir his Gençlerbirliği’ne “bundan sonrası için dikkat“ diyor...

ATV’deki arkadaşlara

ATV, Ziraat Türkiye Kupası‘nın yayıncısı... Baktım son maçlarda yayın şartlarının zorluğundan, naklen yayın odalarındaki sıkıntılardan dertleniyorlar... Bu işin çilesini yıllardır çeken bir meslekdaşları olarak o dertlenmelerini en iyi ben anlarım... Sevgili arkadaşlar, bizim ülkede yayıncı; bir ihaleyi yaparken, bir de paraları sayarken hatırlanır... Gerisi hikaye...